Babalara Tavsiye
Birkaç günlüğüne de olsa çocuklarınızla baş başa yapacağınız tatil hem size hem onlara iyi gelecektir
Ağustos ayında Olimpiyat Oyunları, Atina'da düzenleneceği için işlerin çok yoğun olacağından bu yaz tatilini bölük pörçük bile olsa temmuz ayında kullananlar arasındayım. Bu yaz tatilini biri 4.5, diğeri 7.5 yaşındaki oğullarımla baş başa geçirmeye karar verdim. Hele hele tatil günlerinde iki azgın oğlanla tatil yapmanın ne denli zor olacağını bile bile yola çıktık. Arabayı trene yükledik ve Selanik yakınlarındaki Halkidiki Yarımadası'na geldik. Sahildeki bir camping'de çadırımızı kurduk ve tatile başladık. 6 gün 3 gece çadırda kaldığımız günlerde oğlanlarla ilk kez "erkek erkeğe" yardımlaşmayı, her şeyi paylaşmayı öğrendik. Ben onlara, biraz da askerliğe benzeyen, çadır hayatını ve kendi kendini yetiştirme "sanatını" öğrettikçe onlar da bana çocuk olmanın ne demek olduğunu hatırlattılar. Böylece bilmediğim ya da unuttuğum birçok şeyi öğrettiler.
MUHALLEBİ ÇOCUKLARI Kent hayatında dadılarla büyüyen, sokak oyunları, mahalle kavgaları, top koşturma nedir bilmeyen, TV, video ve bilgisayarlarla yetişen yeni kuşak çocukların, bizim kuşağın tabiriyle "muhallebi çocukları" olmaya yüz tuttuklarını gözlemledim. Bunun farkına vardığımda, kendi öz çocuklarıma şimdiye kadar ne top koşturmayı ne güreşmeyi ne ağaçlara tırmanmayı ne de içlerindeki "doğal saygıyı" dışa nasıl vuracaklarını öğretemediğim için utandım. "İş" bahanesiyle bir bakıma terk ettiğimiz tomurcuk yaşlarındaki çocuklarımızın, sırf çocuklar üzerine kurulu olan oyuncak sanayii denen canavarın birer kurbanı olduklarını; ancak bizim de aynı canavara "çocuk zırlamasından" kurtulmak için" boyun eğdiğimizi geç de olsa anlama fırsatını buldum. Son yılların en yorucu ancak en zevkli ve "işe yarayan" bu yaz tatilini geçirdiğim günleri unutacağımı sanmıyorum. Ancak çocukların da bir gün olsun TV ya da video "sılası" çekmediklerini görünce mutlu oldum.
DOLU DOLU BİR YAŞAM Çünkü sabah birlikte uyandığımızda daha 5 ve 8 yaşlarını doldurmamalarına rağmen tuvalete kendi başlarına gitmesini, dişlerini fırçalamasını, kendi kendilerine giyinip soyunmasını, mayolarını giymesini, ayakkabılarını, arada sırada ters bile olsa giymelerini, aburcubur da olsa bağlamasını, düğüm atmasını, söylemesi ayıptır, ağaçlara bıçak saplamasını ve rizikosunu bile bile ata binmelerini, go cart kullanmasını, kumsalla deniz arasında freezbe ile "ortada sıçan" oynamasını büyük bir zevkle öğretmeye çalıştım. Ve anladım ki çocuklar TV, video ve bilgisayardaki sanal oyunları sahici oyunları öğretecek birileri olmadığı için istiyor ve müptelası oluyorlar. "Aman çocuğum, sakın şunu yapma, bunu yapma, boğulursun, düşersin, acıtırsın, zehirlenirsin" gibi çocuklara yöneltilen ana-babaların tipik "tavsiyeleri" yerine çocuklarla dolu dolu yaşamasını tekrar hatırlamadıkça, bugünkü küçük çocuklar yetişkin yaşa geldiklerinde ne bizi hatırlayacaklar ne de bizim onlardan "şikayetçi" olmaya hakkımız olacak, diye düşünerek haddim olmadan babalara tavsiyem yaşları ne olursa olsun çocuklarını "birkaç günlüğüne" bile olsa analarının ya da dadılarının kucağından TV ve video'ların ekranından kopararak tatile birlikte çıkmalarıdır. Göreceksiniz yorucu olduğu kadar zevkli olacak ve tekrarını isteyeceksiniz. İyi tatiller.
|