Raylardaki ölüm tuzağının hesabı verilmeli
Büyük depremden sonra, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel "Takdir-i ilahi" demişti. Onlarca yıldır bilinen, asırlardır homurdanan fay hattı üstünde, tescilli bir deprem bölgesinde fabrikalar, çok katlı ve çürük yapılar oturtulmasının "ilahi" bir takdirden çok, "dünyevi bir ihanet" olduğunu unutarak. Şimdi de, başta Meclis Başkanı, kimi bakan "Büyük bir talihsizlik" diyor; hızlandırılmış tren ihanetinin ardından. Oysa, daha 15 gün önce, Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın da bulunduğu konferansta, Yıldız Teknik'ten Prof. Aydın Erel, "Hızlandırılmış trene asla binmem, sevdiklerimi de bindirmem" demişti. Benzeri teknik uyarılar üstüne Devlet Demiryolları, hızlandırılmış seferlerden ancak bir ay sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nden bir araştırma talep etmişti. İTÜ'den profesörler Haluk Gerçek ile Güngör Evren de şaşkınlıklarını açıklamış, "Önce inceleme yapılmalı, seferler sonra başlamalıydı" demişlerdi. Oysa, Başbakan haziran başında sinyali vermiş, gazete haberlerine göre "hızlandırılmış tren ilk seferini başarıyla tamamlamıştı." Şimdi de "Türk milletinin başı sağolsun"du!
*** Tren kazaları, demiryollarını bizim gibi üvey evlat yapmamış ülkelerde de oluyor. Ama şu "hızlandırılmış ihanet ve cinayet"te, 5 saatlik İstanbul-Ankara gösterişi uğruna acele edenler, onlarca insanı da ecele yollamış oldular. İşin uzmanı profesörlerin "Ben asla binmem" derecesinde yaptıkları uyarılar, bu acele işten önce dikkate alınmalı, bu tuzak kurulmamalıydı. Çünkü kurdukları denklem basitti: "Hız rayları bozacak... Bozuk raylar da treni yoldan çıkaracak." Bu kadar basitti ve bu denli bir ihanetti işte.
*** 1950'den sonra 2 bin kilometrenin altında demiryolu yapabilen, demiryolculuğu ihmalden ihmale yuvarlayan hükümetlerin üstüne, AKP anlaşılan bir "şıklık" yapmak istemişti. Ancak, kökten bir yenileme yerine, "maksat tren biraz hızlansın" denerek rötuşlar yapılmış, adeta bu felaketin rayları, traversleri döşenmişti. Avrupa'da demiryollarında çift hat oranı yüzde 99'a varırken, Türkiye'de yüzde 3'te kalması bir yana, uyaran araştırmalar şunu da söylüyordu: Hızlı trende, saatte 100-150 kilometre hızda dingil basıncı 25 tondur. Oysa bizim demiryollarının bir bölümünün 20 ton basınca bile dayanıksız olduğu biliniyor. "Hızlandırılmış tren" hem böyle çürümüş bir demiryolu tarihinin ve politikasızlığının, hem de bu hükümetin aceleciliğinin ve umursamazlığının enkazı olarak, "Yakup Kadri" adıyla orada yatıyor şimdi. Bu çürük hatların "yaban"ı olarak. Bu acılı, kanlı fatura ise hükümetin önünde duruyor. DDY Genel Müdürü ile Ulaştırma Bakanı'nın istifa gerekleri... Başbakan'ın utancı... Ve bir aydır adeta ölüme yolcu edilen binlerce yolcudan dün "tuzağa" düşenlerin yakınlarının tazminat talepleri ile. Hiç kimsenin, "hız fiyakası" uğruna, bile bile yahut cahilce vatandaşına tuzak kurmaya hakkı olamaz!
|