| |
|
|
Kafanızda izdiham olunca hemen bana gelin!
Askerdeyken "Kafanızda bir izdiham olursa bana gelin" diyen arkadaşı hep hatırlıyorum bu günlerde. "İstifham" kelimesini "İzdiham"la karıştırdığı için böyle konuştuğunu bilir ve gülerdik. Ama bugün toplumumuzda bazı yaşanan durumlara bakınca, bunların, kafalarda istifhamdan çok izdiham yarattığını görüyorum. Bir büyükelçinin şaşkınlığını anlattılar geçen gün. Medyada "Jet sosyete dünyanın çeşitli köşelerinden konuk olarak geldi" diye sunulan görkemli düğünlerden birine davet edilmiş bu büyükelçi. Oturtulduğu masada herkes kendisini tanıtmış. İsimlerinin önünde "Von" veya "Sir" gibi asalet unvanları bulunan kişilermiş masadaki yabancılar. Bizim büyükelçi çok etkilenmiş. Bir ara yanındaki Von'a, sormuş: - Siz gelinin mi, damadın mı aile dostusunuz? Adam gülmüş, cevap vermiş: - Biz burada kimseyi tanımıyoruz. Bizi bu düğüne bir ajans gönderdi. Meğer böyle unvanlı ama parasız insanları, dünyada bunlara meraklı olan kişilere, düğünler ve davetler için kiralayıp gönderen ajanslar varmış Batı'da. Nasıl bizde de, bir yeni mağaza açılırken medya ilgi göstersin diye mankenler kiralanır ya... Bu asiller de o şekilde, dünyadaki düğünleri, davetleri dolaşır, geçimlerini sağlarlarmış. Bu durumu anlayan büyükelçinin onuru zedelenmiş. Kendini "Konu Mankeni" gibi hissetmiş gerçek mankenlerin yanında. Bir grup arkadaş buna benzer durumları konuşup tartışıyorduk. Aramızdan biri, "Böyle şeylere alışkın olmamız gerekir. Toplumun her katında böyle durumlar var" dedi. Sonra gazetelere de yansıyan bazı durumları hatırlattı. Örneğin yasal sınırın ötesinde yolcu alan minibüsler, trafik kontrolünde yakalanıp ceza almak ihtimaline karşı, yan aynalarına havlu bağlarmış. Trafik polisi bunları çevirince de, teyplerine oyun havası koyup, yolcularına el çırptırır ve "Bunlar yolcu değil, biz düğüne gidiyoruz" derlermiş. Bir başka arkadaş da, alkollü araç kullanırken trafik kontrolüne yakalanan bir kişinin kurtulmak için bulduğu yolu anlattı. Bu kişi alkollü olarak Boğaz'dan kente dönerken, galiba Beylerbeyi'nde trafik ekipleri tarafından alkol kontrolü için araç kuyruğuna sokulmuş. Sırasının gelmesini beklemeden motoru stop edip inmiş, arka koltuğa geçmiş... Derken öndeki araç gitmiş. Trafik polisi gelip, arka koltukta oturan bizimkine, "Beyefendi, şoförünüz nerede? Aracınızı ilerletin" demiş. Bizimki de şaşkın ve üzgün bir ifade ile cevap vermiş: - Memur bey, ben de şaşkınım. Siz bizi alkol kontrolü kuyruğuna sokunca, benim şoför aracı bırakıp kaçtı. Demek alkollüymüş. Trafik polisi şaşırmış. - Siz geçin direksiyona. Aracınız yolu tıkıyor, demiş. Bizimki, "Olmaz, ben alkollüyüm. Araç kullanamam" diye direnince, polis "Ziyan yok. Bu defalık görmezden geliriz" diye zorlamış. Zorla direksiyon başına geçirmişler. Trafiği açtığı için teşekkür de etmişler. Demek toplumda herkes olduğundan farklı bir rolü oynadığı zaman, sayısız sorun çözüme kavuşuyor. Kiralık asiller düğüne hava katıyor, yolcular düğün davetlisi olunca minibüs cezadan kurtuluyor. Sarhoş şoför yolcu olunca, alkollü araç kullanabiliyor. Şimdi sizin de kafanızda izdiham yok mu yani?
|