|
|
Ortadoğu'nun küçük kopyası
İç savaşın izleri hala silinmedi ama şimdi Lübnan'da hoşgörü hakim
Lübnanlılar eğlencenin tadını çıkarıyor. Kulüpleri tercih eden Müslümanlar, Hıristiyan Mahallesi'ne; Akdeniz'e dalmak isteyen Hıristiyanlar ise Müslüman plajlarına akın ediyor.
*** Büyük Ortadoğu'nun küçük kopyası LÜBNAN
Lübnan'da Müslümanlar Hıristiyan mahallesine, Hıristiyanlar Müslüman mahallesi plajına gidiyor
Ben Ortodoks Hıristiyanım, kız arkadaşım Sünni Müslüman... Lübnan'da yeni neslin zihniyeti çok farklı. Ailelerimizin ödediği bedeller, bizlere iki dinin halkının birbirine aynı ölçüde muhtaç olduğunu öğretti." Bu sözler 28 yaşındaki Lübnanlı Joseph Daniel'a ait... Büyük Ortadoğu Projesi, akademik düzeyden ileri geçemezken, 14 farklı mezhep ve 3 farklı etnik kökenden oluşan Lübnan halkı, yıllarca süren iç savaş ve Sabra Şatilla katliamının ardından, hoşgörüyü öğrenmiş. Hıristiyan Mahallesi-Müslüman mahallesi ayrımı bugün sadece isimde kalmış.
Bütün grupların kendilerine ait ibadethaneleri, okulları ve vakıfları garanti altına alınmış. Lübnan, 1975-1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaş bir daha tekrarlanmasın diye, siyasi makamları 1932 yılı nüfus sayımına göre mezhepler arasında paylaştırmış. Buna göre Cumhurbaşkanının Maruni Hıristiyan, Meclis Başkanının Şii Müslüman, Başbakanın Sünni Müslüman, Genelkurmay Başkanının ise Hıristiyan olması kararlaştırılmış.
SABRA VE ŞATİLLA'NIN TANIKLARI Lübnan 1970'li yıllardan önce olduğu gibi yeniden "Ortadoğu'nun Paris'i" olmaya hazırlanırken, Filistinliler, Lübnan'daki 12 mülteci kampında insanlık dışı koşullarda hayatta kalmaya çalışıyor. İsrail'in Lübnan'daki Hıristiyan nüfusla birleşerek gerçekleştirdiği katliamın meydana geldiği Sabra Şatilla mülteci kampı, bugün hala çok sayıda Filistinli'ye ev sahipliği yapıyor. Eylül 1982 tarihindeki katliamı bizzat yaşayanlardan dinlemek için başkent Beyrut'tan yaklaşık 20 km. uzaklıkta bulunan Sabra-Şattila'ya gidiyorum. Elektrik direklerine asılmış Hizbullah militanlarının resimleri, kampa yaklaştığımın ispatı...
Bekçi Adnan Mukdad, tek bir mezar taşının dahi bulunmadığı bu düz alanın tam 2500 kişinin üst üste gömüldüğü meşhur toplu mezar olduğunu söyledi. Kendi ailesinin de gömülü bulunduğu bu toprak alanda, acılarını dindirmek için bekçilik yaptığını da... Adnan katliam gerçekleştiğinde 33 yaşındaymış: "Bize ulaşan bilgiler, İsraillilerin sadece silahlı militanları öldüreceği yönündeydi. Biz de bu sözlere inandık, ailenin erkekleri olarak Bialbak'a kaçtık. Kampa ancak bir hafta sonra dönebildim. Herkesi katletmişlerdi." Sabra Şatilla sokaklarını Abu Samir ile dolaşıyorum. Toprak yollardan kanalizasyon suları akıyor, çocuklar çöplerle oynuyor. Bütün evler, Sabra Şatilla'ya, sanki bir hafta önce silahlı saldırı yapılmış izlenimi veriyor. Samir, 1967 savaşı sonrası İsrail'den tek başına Lübnan'a gelmiş. Beş yaşındaki oğlu, bir çatışma sırasında çıkan kargaşada ezilerek ölmüş. Bu olayın ardından Samir de silaha sarılmış. Hizbullah mahallesindeki evlerin hepsinin duvarlar kurşun izleri, pencereleri Şeyh Yasin'in posterleri, damlarında ise Hizbullah bayrakları ile kaplı. Hizbullah, Lübnan devletinde yasal bir parti. Lübnan halkı Müslüman veya Hıristiyan olsun Hizbullah'tan rahatsızlık duymuyor.
İronik bir şekilde, Hizbullah için Lübnan'daki en büyük kabus, yine aynı amaçla kurulmuş ve yine Şii kökenli bir parti olan Emel Hareketi. Lübnan'daki en büyük Şii sokağının hemen girişinde Emel Hareketi'nin kurucusu Musa Sadr'ın dev bir panosu asılı. 1979 yılında kaçırılan Sadr'ın nerede olduğu belli değil. Şiiler her yıl Sadr adına törenler düzenliyor. Hizbullah Mahallesi'nden çıkıp, Solider Meydanı'na varınca başka bir dünyaya giriliyor. Tarihi binalarından dünya mutfağından çeşitler sunan kafelerine, büyük alışveriş merkezlerinden barlarına kadar Paris'i andırıyor Solider Meydanı. Solider'i Paris'ten ayıran belki de en büyük fark, kadın erkek herkesin nargile içmesi...
Solider, iç savaşın sürdüğü sıralarda tam on yıl boyunca halka kapatılmış. Çünkü civarında hem Müslümanlar hem de Hıristiyanlar yaşıyor. Hatta, meydanın simgesi olan saat kulesi, zarar görmemesi için yerinden sökülerek güvenli bir yerde koruma altına alınmış. Bugün ise Solider, bir barış alanı. Hatta sokakta tanıştığım Ermeni genci Vardanyan'a, anavatanının soykırım iddiasını sorduğumda, "Her ne yaşandıysa 1918'de kaldı. Bugün 2004. İleriye bakmak lazım" dedi. Lübnanlı bir grup ile Solider meydanında nargile içerken, ısmarladığımız yemeğin "Arap usulü" en az 2 saat sonra gelmesinden korkuyordum. Bu düşüncemi yüksek sesle dile getirince arkadaşım Nabil İsmail, "Osmanlı bize sadece nargileyi, tavlayı ve şiş kebabı öğretti. Bizi tembel yapan sizsiniz" dedi. Bu sözlerinin hemen üzerine yemeğin masaya konmasıyla da gülerek, "Ama Lübnan her bakımdan farklıdır" diye ekledi.
Zeynep Tuğrul / BEYRUT
|