|
|
|
|
|
Seyahat Edebiyatı
|
|
Palestrina'da düzenlenen edebiyat yarışmasında Türkiye'nin tanıtım davetine Roma Büyükelçiliği ilgi göstermedi
İlk kez bir seyahat edebiyatı yarışması jürisinde yer aldım. Bir ayda yaklaşık 15 gezi kitabı okumanın keyifli ancak insanın iki ayağını bir pabuca sokan birisi olduğunu söylemek gerek. Albatros Seyahat Edebiyatı Ödülü Roma'ya yakın şirin ve küçük bir şehirde düzenleniyor. Romalı'lardan kalma arkeolojik kalıntıların, bir küçük mücevher sayılabilecek anfitiyatro'nun bulunduğu bütün Prenestina vadisine hakim şehirde düzenlenen yarışmaya her yıl çok sayıda seyahat yazarı kitaplarını gönderiyor. Seyahat gibi özel bir dalda edebiyat ödülü veren bu yarışmanın bu yıl 7'ncisi yapıldı. Yarışmayı düzenleyen dernek "Lupus in Fabula" (Masal'daki Kurt) ise bütün yıl bu yarışma için canla başla çalışan 15-20 kişiden oluşuyor. Kimi öğretmen, kimi fotoğraf hocası, kimi memur, kimi dekoratör olan bu yerel aydınlar bölge ve belediyeden aldıkları az sayıdaki yardımla büyük bir organizasyonu başarıyorlar. Bir ay önce, yarışmayı organize edenler, bir küçük sandık gezi kitabını evime kadar getirince eline bir torba şeker geçmiş çocuk gibi sevindim. Hemen söyleyeyim yarışmayı Francesco Piccolo'nun "Allegro Occidentale" adlı kitabı kazandı. Türkçesi "Neşeli Batılı" olan bu kitap, batılı turistin seyahat anlayışını analiz edip bununla ince ince dalga geçiyor. Çin'de bir vatandaşın İtalyan yazarı Nicholas Cage'e benzetip bunda ısrar etmesi en komik bölümlerden biri. Yazarı yarışmada gördük, Nicholas Cage ile alakası yok. Ancak bir Çinli'nin gözünde vasat bütün batılılar da birbirine benziyor. Ünlü Feltrinelli Yayınevi tarafından basılan kitap bu yıl "Campiello Edebiyat Yarışması'nda üçüncülük ödülünü kazandı.
TANITIM KAÇIRILDI İlk üçe giren ve benim favorim olan kitaplardan biri de Francesca Giacche'- nin "I Quaderni di Marocco" (Fas Defterleri) adlı kitabı. Bu kitap sizi oturduğunuz yerden alıp Fas'ın şehirlerine, pazarlarına, ara sokaklarına, sokaktaki insanların evine kadar sürüklüyor. Hiç gitmediğiniz bir ülkeyi insan hikayeleri aracılığı ile dünü, bugünü ile hissedebiliyorsunuz. Fas'ın atmosferini, renklerini duyumsamak zor degil. Yazar Francesca Giacche kitabını, 8. yüzyıl gezginleri gibi gittiği yerlere ait suluboya resimlerle süslemiş. Bu da romantik ve masalımsı anlatımı tamamlayan bir öğe. Tabii bu gezi kitaplarını yazanlar arasında bir bisikletle Güney Amerika turu yapan bir işçi, Türkiye'den başlayıp Semarkant'a kadar trenle seyahat eden başka bir yolcu, işini gücünü bırakıp bir "one-way ticket" (tek yönlü biletle) yola çıkan seyyahlar da var. Bu bir haftada Palestrina'da çeşitli etkinlikler yapıldı. Hatta Türkiye de misafir ülke olarak davet edildi. Türkiye'ye 3 gün ayrılacaktı. Amaç bir sergi, müzikli bir gösteri ve tatları ile Türkiye'nin tanıtılmasıydı. Bu davete önce olumlu yanıt veren Roma Büyükelçiliği daha sonra konu ile hiç ilgilenmedi. Yarışmayı düzenleyenler, büyükelçilik yetkililerinin kendilerine sadece turizm broşürü gönderebileceklerini bildirdiklerini söylediler. Hatta İtalyanlar'dan Türkiye ile ilgili tanıtım faaliyetinden vazgeçtiklerine dair bir de faks istemişler. Organizasyonu yapan İtalyanlar şaşırmış "Biz niye vazgeçelim" diyorlar. Türkiye'nin tanıtımı için yapılacak organizasyon da son dakikada ortada bırakılırken, Aya Sofya, Saray konulu devasa dekorasyonlar, Kapalıçarşı tipi küçük bir pazar ve etnik müzik yapan bir grupla durumu kurtardılar. Türkiye'nin tanıtımı için hiçbir maddi karşılık beklemeden altın tabakta sunulan bir fırsat da geri tepilmiş oldu. İtalya'da da Türkiye denilince akla ilk gelenler arasında Kapalıçarşı var.
|
|
|
|
|
|
|
|
|