|
|
|
|
|
Bağdat huzur arıyor
|
|
Bir zamanlar suyu petrolden daha değerli olan Bağdat, Osmanlı Devleti'nin önemli merkezlerindendi. 'Tanrı sevgisi' anlamına gelen şehir barışı bekliyor
Ozamanlar Bağdat'ın sadece "hurma" sı vardı. Su petrolden kıymetliydi ve "vaha"lardaki hayat hem İran hem de Osmanlı'nın dikkatini çekiyordu. İran ile Osmanlı arasındaki Irak paylaşımı yıllar boyu sürecek, sonuçta hem Kanuni hem de IV. Murad bu toprakların Osmanlı adına tapusunu çıkaracaktı. Kanuni'ye Bağdat direnmemiş, IV. Murad ise sadece 39 günde meseleyi halletmişti. Osmanlı büyük ve dirayetliydi. Irak'ı yönetiminde bütün azınlıkların hakkını koruyarak söz sahibi oluyordu. Baskı yoktu, işkence yoktu. Ne kimsenin kafasına çuval geçirmiş ne de kendi kafasına geçirilmesine müsaade etmişti. Irak'ta petrol kadar Osmanlı kanı akacak, Süleyman Askeri gibi kumandanlar ve binlerce neferin kanı çöle akacaktı. Osmanlı çekiliyor ve Türkmenler kaderleri ile baş başa kalıyordu.
OSMANLI'NIN MERKEZİ İlk kez Abbasi halifelerinden Mansur tarafından temeli atılan ve "Tanrı sevgisi" anlamına gelen Bağdat şehri, Osmanlı Devleti'nin kıtalara taşan ve asırlar boyu süren hakimiyetinde önemli merkezlerden biri olmuştu. Osmanlı padişahları arasında diplomasi ve devlet idaresinde gösterdiği deha bakımından üçüncü sırada yer alan Kanuni Sultan Süleyman'ın 46 yıl süren hükümdarlığında da Bağdat yeniden ele geçirilen topraklar arasında yer almıştı. İstanbul Anlaşması'nı imzaladıktan sonra Doğu seferleri ile ilgilenmeye başlamıştı. İran Şahı Kanuni'nin padişahlığını tebrik etmediği gibi Doğu sınırlarımıza da taarruzdan geri kalmıyordu. Bu yeni bir seferin düzenlenmesini gerektirecek, İbrahim Paşa kumandanlığındaki ordu 21 Ekim 1553'te İstanbul'dan yola çıkacaktı. Paşa, Tebriz'e kadar ilerlemiş, ancak ciddi bir mukavemetle karşılaşmıştı. Kanuni Sultan Süleyman da 11 Haziran 1534'te İran'a gelecek ve Irak üzerine yürüyecekti. Bağdat, direnmemiş ve Osmanlılar'a teslim olmuştu. Irak'ta çeyrek asırlık Şii Safevi hakimiyetine son veren Kanuni'yi Fuzuli'de "Geldi burc-i evliyaya padişah-ı nam-dar" tarih mısraını taşıyan 70 beyitli meşhur kasidesi ile Kanuni'yi selamlıyordu. Ancak Safevi'ler Bağdat'ı yeniden ele geçirecekler (12 Ocak 1624), şehrin yeniden ele geçirilmesi ve Safevi hakimiyetine son verilmesi IV. Murad'ın padişahlığını bekleyecekti. IV. Murad döneminin dış olaylarını İran ile yeniden patlak veren savaşın çeşitli safhaları teşkil eder Safeviler'in Bağdat'ı ele geçirmeleri ve bütün teşebbüslere rağmen bu önemli şehrin geri alınamaması büyük kriz doğurmuştu. Hüsrev Paşa'nın ikinci kez Hemedan'ı fethetmesi ve İran topraklarına girmesi de işe yaramamıştı. Padişah 28 Mart 1635'te büyük bir ordu ile İran'a hareket ediyordu. 27 Aralık'ta Erivan fethedilmiş ve tarihe Revan Seferi olarak geçmişti. IV. Murad ikinci kez İran üzerine hareket ettiğinde tarihlerden 8 Mayıs 1638'di. 15 Kasım'da Bağdat muhasara altına alınmış ve 39 gün sonra da fethedilmişti. Böylece 15 yıl süren Şii Safevi hakimiyetine son veriliyor ve Bağdat Osmanlı topraklarına katılıyordu. IV. Murad bu fetihten sonra "Bağdat Fatihi" olarak da anılacaktı. IV. Murad 1634 yılında Topkapı Sarayı'nda başlattığı köşkün inşaası aynı yıl bitmişti. Padişah bu fethin anısına "Bağdat Köşkü" adını veriyordu.
TARİHİ SIRLAR Bağdat'ın ilk fethedildiği tarihten itibaren 1831 yılına kadar Bağdat'ta 85 paşa, Beylerbeyi olarak görev yapmıştır. Ramazanoğlu Uzun Süleyman Paşa göreve ilk getirilen paşa olmuştu. Süleyman Paşa 12 yıl bu görevde kalmıştı. Ali Rıza Paşa ise Bağdat'ta görev yapan son isimdi. (27.9.1831) Bu dönemden sonra Bağdat'ta modern valiler görev yapacak, Tanzimat valileri arasında Müşir Mehmet Namık Paşa (1851 - 53), Ahmet Tevfik Paşa (1860 - 61), Reşid Paşa (1861), Takıyyeddin Paşa (1867 69) ve Midhad Paşa gibi ünlü paşalar da Bağdat'ta valilik yapacaktı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|