| |
"Başarısız bir uçak kaçırma eylemi"
Sabah saatin körü. Kesin bir zaman vermek gerekirse 04.30 ve telefon acı acı çalmakta. Arayan Haşmet "Abi" Babaoğlu. Haşmet Abi beni acaba bu saatte neden arar? Nedeni gayet basit: Kaçırmak üzere olduğum uçağı haber vermek için. Daha önce defalarca uçak saatine yetişemeyip kaçırdığım olmuştur. Bu yetişememezlikler saat cinsinden literatüre girdi. Ama ilk kez gün farkıyla uçak kaçırmak üzereyim. Portekiz'e final maçını izlemeye gidiyoruz sözüm ona. Ama benim salak beynim Cuma saat dört yerine Cumartesi saat dört olarak bir ajanda uygulaması yapmış. "Başarabilirsin, hadi fırla gel. "Haşmet abi yapamam. Bir afyon patlamama haline, biraz utanç, biraz şaşkınlık ve biraz da çaresizlik ekleyin. Dilerseniz sevginizi de katabilirsiniz. İşte sabahın köründeki ruh halim. Yüzüme pek yakıştığını söyleyemeyeceğim yastık iziyle evden fırladım. Bu bir cesedin hortlayıp havaalanına gitmesinden farklı değildi... Yetişmeyi başardım. Haşmet Abi olmasa başaramazdım. Milano aktarmalı gittiğimizden Hıncal Abi'nin İtalya havaalanlarına yağdırdığı laneti de teftiş etme şansımız oldu. Milano'da sorun yok! Hıncal Abbi'nin Berlusconi'ye çektiği fırça işe yaramış. Pasaportlara bile bakmadılar. Adeta Topkapı-Kumburgaz hattı gibi: Gel-geç... Haşmet Abi şahidim, ne sıra var, ne itiş kakış, ne de horlanan dar gelirli... Uçak yemeği bile güzeldi, İtalyan mutfağının esintileri en ince şekilde yansıtılmıştı... İtalyan yolcular çok konuşuyor. Daha da kötüsü bağırarak konuşuyor. Tek olumsuzluk buydu. İki dakika susun ya!.. Aslında bir başka olumsuzluk da Teşvikiye Cafe'ye çıkar gibi çıkmış olmam. Ne para, ne kredi kartı, ne temiz don... Sağolsun Haşmet Abi şu garibe sahip çıktı. Cebime harçlık koydu. Temiz don meselesini kendim çözerim. Bugün Cumartesi pazarı var. Ama ondan önce sahile gidip kumdan kale yapacağım. Haşmet Abi projeye sıcak baktığını söyledi ama ortalıkta yok. Adamı fazla yordum galiba... Neyse umarım bu kafayla maçı kaçırmam ya da dönüş uçağını... Ben Mansur Forutan, Sabah Gazetesi, Lizbon...
|