| |
Maliye Bakanlığı İst. işkencehanesi
Önce vatandaşlardan gelen iki kısa mektuba göz atalım. Sonra da yorumumuzu oturtalım. "Sayın yazar. Yazılarınızı hergün dikkatle ve zevkle okumaktayım. Size iletmek istediğim konu, Maliye Bakanlığı'nın İstanbul Defterdarlığı eliyle küçük esnafa çıkarttığı "salma" ile ilgilidir. Şöyle ki; bir iki aydır esnaflar teker teker maliye kompleksine çağrılarak, son 5 yıllık defterleriyle incelemeye alındıkları konusunda tebligatlarla karşı karşıyadır. Bu kanunun bakanlığa verdiği bir yetkidir ve kimsenin itiraz etmeye hakkı yoktur. Ama esas sorun buradan sonra başlıyor. Maliye'ye gittiğinizde söz konusu evrakların hiçbiri incelenmeden, sadece geçen yıl ki ciro rakamlarınıza bakılarak size kesilen 'salma'nın pazarlığı başlıyor. Esnafın durumu ve pazarlık kabiliyetiyle alakalı olarak bu salma 4 milyar liradan başlamaktadır. Ve en önemlisi, maliye koridorlarında, Maliye Bakanı'nın, başka bir partinin atadığı kişi olması sebebiyle defterdarı istifaya zorladığı, buna karşılık sayın defterdarın da bağlılık sözü vererek, yıl sonuna kadar esnaftan bilmemkaç milyar dolar parayı toplamaya söz vererek istifadan kurtulduğu konuşulmaktadır. İstanbul Maliye kompleksinin alt katı her gün yüzlerce esnafın 'sorgudan geçirildiği' darbe dönemlerindeki işkencehanelere benzetilmiştir. İlgilerinizi esirgemeyeceğiniz umuduyla..."
İkinci mektup İkinci mektup ise bir yeminli muhasebeciden geliyor. Üslubu biraz sert ama çok hoş, okuyalım: "Sayın Unakıtan. Sanırım muhasebecilere gareziniz var. Yanılıyor muyum? Zaten ayın 25'ine zor yetiştirdiğimiz KDV'yi, 20'sine çekerek kazığı attınız. Şimdi de paso mükellefleri denetmenlik bürolarına çağırtarak tehditle vergi toplamaya kalkıyorsunuz. Oraya buraya koşturmaktan rutin işlerimizi yapamaz hale geldik. Çoluğumuza çocuğumuza vakit ayıramıyoruz. Ama artık yeter. Bu bir son bulmalı. Millete yüzde 60 gelir vergisi dayayarak, yüzde 18 KDV'leri dayayarak, yürütülen tavşana kaç tazıya tut taktikleri artık bizi canımızdan bezdirdi. Biz kimsinin açıklayın da bilelim yahu!.. Nedir bu vatandaşa çektirdiğiniz zulüm? Muhasebeci zaten parasını bile alamıyor. Kardeşim madara ettiniz mesleği. Art niyetli mi, yoksa saflığınızdan mı yapıyorsunuz? Saygılarımla..."
Evet sayın bakan! Vallahi vatandaş işte böyle yakınıyor. İstanbul Defterdarlığı'nın alt katı, hergün yüzlerce mükellefin "salyaya çekildiği" bir işkencehaneye dönüşmüşse, bu tabii ki an başta bir insan hakları ayıbıdır. Buna derhal son verilmesi gerekir. Hayli olumlu adımların atıldığı şu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi vatandaşlarına, "temerküz kampları muamelesi" yapması reva mıdır, Allah aşkına?
|