| |
Tarihi sınav
CHP'yi, özellikle de Genel Başkan Deniz Baykal'i ağır bir sorumluluk bekliyor: İzmir'de sevgili Başkan Ahmet Piriştina'nın mirasına zarar verilmesini önlemek. Bu miras erdemli ilkeler demetinden oluşuyor: Siyaseti seçim gecesi sandıkta bırakmak. Kendisine oy veren-vermeyen ayırımı yapmamak. Her türlü ayırımcılığı da, imtiyazı da reddetmek. Siyaseti belediyenin kapısından içeri sokmamak. Belediye yetki ve imkanlarını siyasal rant veya maddi çıkar fırsatı olarak kullanmamak, kullandırmamak. Belediye Meclisi ile parti üyelerinin oy ve delege avcılığına dayalı taleplerini, girişimlerini kesinlikle önlemek. Asla kadrolaşmaya gitmemek. Adama göre iş değil, işe göre adam anlayışıyla hareket etmek. Konunun uzmanlarıyla çalışmak. Kentin esenliği, estetiği ve çıkarı için yapılacak icraatları durdurmaya yönelik baskılara pabuç bırakmamak. Gözdağlarına, açık tehditlere, hatta çok yakın bir çalışma arkadaşına yapılan silahlı saldırıya rağmen Piriştina bu ilkelerden zerrece ödün vermedi. O sayede de İzmir adeta küllerinden yeniden doğdu... Ne yazık ki, Piriştina'yı toprağa verdiğimiz gün duyduklarımız ve gördüklerimiz, hem içimizi sızlattı, hem de gözümüzü korkuttu: Sadece İzmir'i değil tüm kentlerimizi batıran, belediyeciliği rant aracı olarak görme zihniyeti, Ege'nin incisinde yönetimi tekrar ele geçirmek için fırsat kolluyor. Miras mı önemli, rant mı? Basına da yansıdı; CHP İl Merkezi önündeki tören sırasında, bir grup vatandaş "İzmir'i akbabalara bırakmayın" sloganları attı. İl Başkanı Alaattin Yüksel parti kulislerinde "Miras kapma" yarışı başlamasına, "Daha cenaze kalkmadan bu tür şeylerin tartışılması ne kadar ayıp" diye isyan etti. Ya belediye çalışanlarının bize gözyaşları içinde anlattıkları? "Odalarda dönen pazarlıkları görseniz kahrolursunuz. Piriştina'nın koltuğuna oturmak isteyenler, meclis üyelerine kadro kontenjanları, büfeler vaat ediyorlar..." Bu pazarlıklar odalarda kalmadı, Piriştina'ya son görevimizi yaptığımız mezarlıkta bile ağaç diplerinde rant iştahıyla gözü dönmüş, vicdanı kararmış bazı partililer pervasızca seçim kulisleri yürüttü. Gerisini varın siz hesaplayın... İşte o nedenle CHP'yi, özellikle Baykal'ı Piriştina'nın mirasına sahip çıkmaya çağırıyoruz. "Piriştina, belediye yönetiminde hiçbir şaibeye, dedikoduya fırsat vermeyen anlayışıyla, namuslu ve dürüst iş yapılabileceğini herkese gösterdi. Türk siyasetine kalite, belediyeciliğine de ahlaki ve estetik boyut kazandırdı" diyen Baykal'ın CHP'lilere "Bizi İzmirliler'e mahçup etmeyin" çağrısının lafta kalmamasını diliyor, umuyoruz. Pazartesi günü İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde seçim yapılacak, biri Piriştina'nın yerine oturacak. Baykal o seçimden sonra İzmir'i ve İzmirliler'i yeni Başkan'a emanet etmekle yetinmemeli. Beş yıl boyunca icraatlarını yakından, titizlikle izlemeli. Hatta gerekiyorsa, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmalarını sürekli gözleyecek, kadrolaşma girişimlerini, Piriştina'nın politikalarından sapma eğilimlerini engelleyecek bir komisyon oluşturmalı. Tabii her şeyi Baykal'ın omuzlarına yıkmak doğru değil. İşyerlerini "Büyük Başkanımız kalbimizdesin" posterleriyle süsleyen binlerce esnaf, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, hatta Piriştina'yı son yolculuğuna uğurlayan onbinlerce İzmirli de bu değerli mirasın bekçiliğini yapmalı. Yoksa İzmir'e yazık olur. Ve sevgili Piriştina asıl o zaman ölür...
|