|
|
|
|
|
İstanbul'un gizli terasları büyülüyor
|
|
Turistler çoktan keşfetti ama İstanbullular tarihi yarımadanın manzaralı teraslarını hala bilmiyor
İstanbul'da popüler mekanların gürültü patırtısı içinde kaynayıp giden güzelliklerden biri de tarihi yarımadada bulunan teraslar. Turistlerin lezzetli yemek ve içki eşliğinde keyifli saatler geçirdiği bu teraslarda Adalar'dan Haliç'e kadar insanın soluğunu kesen bir manzara var. Ancak şehirde yaşayanların büyük bölümü bu teraslardan haberdar değil.
*** İstanbul'un en güzel teraslarını turistlerden başka bilen yok
Tarihi yarımadada gündüz sokakların canlılığı akşam olunca otellerin teraslarına taşınıyor. Turistlerle dolup taşan ve muhteşem manzaraya sahip bu teraslardan ne yazık ki birçok İstanbullunun haberi yok
İstanbul'da keşfedilmeyi bekleyen sayısız yeme- içme ve eğlence mekanı var. Popüler mekanların gölgesinde kalan bu mekanların keyfini genellikle işini bilen yabancı turistler çıkarıyor. Pek çok İstanbullunun haberdar bile olmadığı ama her akşam çeşitli ülkelerden gelen turistlerle dolup taşan bu restoran ve barlar daha çok tarihi yarımadada yoğunlaşmış durumda. Genellikle otellerin teraslarında bulunan mekanlar muhteşem bir panoramik manzaraya sahip. Bazısı Asya ve Avrupa kıtasını bir arada görme şansını veriyor, bazıları Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi mimari eserleri izleyerek yemek yeme keyfini yaşatıyor ve bazıları da Haliç ve Pera bölgesine kuşbakışı bir açı yaratıyor. Tarihi yarımadadaki bu teraslarda İstanbul'un simgelerini soluk kesen bir manzara halinde bir arada görebiliyorsunuz. Ama ne yazık ki, bu keyfi İstanbullular yaşayamıyor. Çünkü teraslardaki restoran ve barlardan haberleri yok. Tarihi yarımadayı tamamen turistlere bırakmışlar ve iş dışında eğlenmek için buralara uğramaz olmuşlar. Tarihi yarımadadaki keyifli teraslar, Eminönü'nden Gülhane'ye giden yola girdiğiniz anda başlıyor. Bu yol üzerinde sağlı sollu sıralanan cadde üzerindeki otel binalarının çatıları teras restoran ve bar olarak düzenlenmiş. Bu dar bölgede başta Orient Expres, Yaşmak Sultan, Erboy, Seres, Golden Horn, Safir otellerinde olmak üzere yaklaşık 15'e yakın teras restoran bulunuyor. Sultanahmet'te de yine birçok otel müşterilerini terasta ağırlıyor. Burada da, Blue House, Arcadia, Accura, And, Celal Sultan, Eresin Crown, Alzer gibi 20 civarında otel, gündüz aşağıdaki yaşanan canlılığı gece teraslara taşıyor.
YEMEK SAATLERİ UZUYOR Terasların hemen hemen hepsi akşamüzeri 17.00 sularında açılıyor ve gece 02.00'ye kadar hizmet veriyor. Gün boyu şehri gezip yorulan turistler otele döndüklerinde soluğu terasta alıyorlar. Hem bir yorgunluk içkisi içiyor hem de gün batımında İstanbul'u izliyorlar. 20.00'de teraslarda yemek servisi başlıyor. Turistler, yemeklerini dünyaca ünlü mimari eserler, Boğaz ve Haliç manzarası eşliğinde yiyorlar. Işıklandırılan tarihi eserler ve ışıl ışıl olan İstanbul silueti turistlerin o kadar hoşuna gidiyor ki, yemek saatleri planlanandan uzun sürüyor. Turistler yemekten sonra başka programlara katılsa da dönüşte tekrar terasa uğruyor. Bu kez de gecenin sessizliğinde içkilerini yudumlayıp sohbet ediyorlar. Servis kalitesi oldukça yüksek olan teraslarda, dünya mutfağından yemekler yer alıyor. Mönüleri oldukça zengin ve yemekler de çok lezzetli.Verilen hizmete ve yemeklere göre fiyatlar da makul sayılır. Kişi başı 30 ile 50 milyon lira arasında değişen fiyatlara her şey dahil yemek yenebiliyor. Sadece içki içmek isterseniz, büyük şaraplar 35 milyon, biralar 4-5 milyon, yerli içkiler 6 milyon, viskiler 10-15 milyona servis ediliyor. Otel sahipleri teraslara İstanbulluların gelmediğini, çünkü birçoğunun bu manzaradan haberdar olmadığını düşünüyor. Turistlerin teraslara hayran kaldığını, manzarayı öve öve bitiremediklerini belirten otelciler, "Otellerimizi pazarlarken teraslar bize büyük avantaj sağlıyor" diyor. Teras hakkında fikirlerini sorduğumuz turistler de "Gündüz gördüğümüz yerlere bir de yukarıdan bakmak çok keyifli oluyor. Hele Ayasofya'yı izleyerek içki içmenin keyfini doyum olmuyor. Ancak bu güzel teraslarda sadece biz turistlerin olmasını anlayamıyoruz. Neden İstanbullular gelmiyor" diyor. Bu hafta sonu bir değişiklik yapın ve Eminönü'ne gidin. Otellerin birinin terasında yemek yiyin. Yaşadığınız kentin ne kadar güzel ve eşsiz olduğunu bir de buradan görün. Hiçbir dünya şehrine nasip olmayan muhteşem manzaranın keyfini yaşayın. Eminiz binlerce kilometre uzaklardaki ülkelerden bu keyfi yaşamaya gelenleri kıskanacak ve geç de olsa "İyiki gelmişim" diyeceksiniz.
Şerif Ercan
|
|
|
|
|
|
|
|
|