|
Johnny Depp gerilimle döndü
|
|
Secret Window - Gizli Pencere, sürükleyici bir gerilim. En son Karayip Korsanları'nda izlediğimiz Johnny Depp, bu filmiyle de göz dolduruyor.
*** Japonların Alice'i harikalar diyarında
Oscar ödüllü animasyon filmi "Sprited Away-Ruhların Kaçışı" gecikmeli de gösterime girdi. Film, önyargısız seyredilmeli
Amerikan animasyonuna aşırı koşullanmışlığımız nedeniyle bu film biraz yabancı geliyor. Her şey çok çabuk değişiyor, mizah kolay kavranamıyor. Ruhların Kaçışı'nı iki yıl önce Berlin Festivali'nde dalgın bir gözle izlemiş, yarısında çıkmıştım. Film sonradan hem (ortaklaşa olarak) Altın Ayı ödülünü aldı, hem de ertesi yılın Oscar ödüllerinde en iyi canlandırma filmi seçildi. Böylece büyük bir üne kavuştu. Ve hayli gecikmeli olarak bize de geldi. Filmi burada izlerken, çeşitli düşünceler içindeydim. Öncelikle adına canlandırma ya da animasyon dediğimiz alanın (eskiden çizgi-film de derdik) son yıllardaki dev adımlarını düşündüm. Yalnızca Walt Disney'in, demek ki Amerika'nın tekelinde olan ve uzun yıllar öyle kalan bu özel dalın son yıllarda hem ABD'deki çeşitlenmeleri, hem de Fransa'dan Kanada'ya, Japonya'dan Kore'ye, hatta Türkiye'ye mantar gibi biten örnekleri, kuşkusuz şaşılası bir şeydi. Elbette artık çok gelişen ve işi çok kolaylaştıran bilgisayar katkılı teknolojilerin de büyük desteğiyle... Sonra da, çok şeyde olduğu gibi bunda da Amerikan tarzından ne denli etkilenip onunla ne denli şartlandığımızı düşündüm. "Prenses Mononoke" den beri artık alanının en büyüklerinden sayılan Hayao Miyazaki'nin kendi ifadesiyle 'yüzde 80'ini eski usul elle çizerek" hazırladığı bu film, aslında kolayca evrensel olabilecek bir masal anlatıyor. Yeni evlerine giderken yollarını kaybeden bir ailenin küçük kızı, içine düştüğü 'ruhlar ülkesi'nden kurtulmaya ve de ana-babasının başlarına gelen korkunç şeyden onları kurtarmaya çalışıyor. Bu arada türlü-çeşitli yaratıklar, varlıklar ve kişilerle de tanışıyor. Film, İngiliz klasiği "Alice Harikalar Diyarında" nın Japon usulü bir yorumu sayılabilir. Miyazaki, temelde sade ve klasik bir grafiği yeğlemiş. Ama bu sadelik sizi yanıltmasın: Ardında büyük bir hayal gücü ve müthiş bir çizgi olgunluk yatıyor. Anlatılan masal dünyasına kolayca giriyor ve sanki büyüleniyorsunuz. Ama öte yandan, belki Amerikan animasyonuna aşırı koşullanmışlığımız nedeniyle, çok şey yabancı ve yadırgatıcı geliyor. Ne iyiler tam iyi, ne kötüler tam kötü. Her şey çok çabuk değişiyor, diyaloglardaki mizah kolay kavranamıyor, bu garip yolculuk süresince sizi yönlendirecek hiçbir dala tutunamıyor, hiçbir adımınızı sağlam atamıyorsunuz. "Alice"in harikalar dünyası bile Miyazaki'nin aykırı dünyasının yanında çok normal kalır! Demek ki bu filme de önyargısız gitmek ve bu yeni dünyaya alışma çabası göstermek gerekiyor. Tıpkı geçen ayların ünlü Fransız canlandırması "Belleville'de Randevu" gibi. Bu önemli ve değişik filmi ancak bu koşulla okurlarıma ve de küçüklere tavsiye ediyor ve filmin Amerikan tarzı animasyondan temelde farklı olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
|