YÖK
Washington'da YÖK tartışmalarına konsantre olabilecek birini bulmak o kadar kolay değil. Herkesin aklında varsa yoksa Irak var. Amerikan yönetimi adeta "yarı ilgisizlik" havasıyla izliyor Türkiye'de "dönemsel" hale gelen laiklik kavgasını. Üstelik kimse Türkiye'de aniden alevlenen bu tartışmanın durup dururken neden patladığını anlayabilmiş değil. Genel hatlarıyla Washington'da görüştüğümüz hükümet ve hükümet dışı çevreler YÖK ve imam hatip tartışmasını, "her şey düzgün giderken gereksiz yere çıkmış bir kavga" olarak görüyor. Her ne kadar ciddi bir rejim krizi ihtimal dahilinde görülmese de, bu dönemde ortaya çıkan asker-sivil tartışmasının Türkiye'yi iç dengeler ve Avrupa açısından yıpratacağı korkusu var. Bu bağlamda birçok kişi, Türkiye'nin önünde Kıbrıs ve AB'den oluşan yüklü bir takvim varken, hükümetin imam hatip konusunda bu kadar aceleci davranmasına anlam veremiyor. İmam hatip konusunda getirilen yasalar, AKP'nin kendi tabanına olan "borcu" olsa da, yanlış zamanlamanın faturası tüm Türkiye'ye çıkabilir. Bir ABD'li yetkiliye göre "Bu kriz, Avrupa'da Türkiye'ye tarih vermek istemeyenler için ideal fırsat. Asker sesini çıkarmasa Türkiye'de eğitimin köktendinci hale geldiğini iddia edecekler. Askerin çıkışıyla da bu sefer Türkiye'de ordunun siyasetteki gücünden şikayet edecekler. İki türlü de şikayet edecek bir şey bulmaları mümkün." Irak'la ilgili fikri olan gelsin! Türkiye'yi yakından tanıyan emekli bir Amerikalı yetkili, imam hatip krizinin şu anda patlak vermesini tabandan gelen taleplerin artmasına değil bizzat Tayyip Erdoğan'ın kendine duyduğu "aşırı özgüvene" bağlıyor. Bu yetkiliye göre Kıbrıs ve AB konularında kamuoyunun da desteğiyle Türkiye'de tabuları yıkan siyasi değişim sürecini gerçeleştiren AKP lideri, kendi partisinin gücünü olduğundan daha fazla görmeye başladı. Amerikalı resmi yetkililer bu tezi açıkça dillendirmese de konunun bugün gündeme gelmesinin hükümetin seçimi olduğu düşünülüyor. Ve bu seçimin zamansız olduğunu. İlginçtir ki Washington'da AKP ve kadrolarına yönelik "başörtüsü" ve "sivilleşme" konularında varolan "anlayış", imam hatip tartışmasında yok. ABD'deki Türkiye gözlemcileri konunun demokrasi ve insan hakları meselesi olduğu görüşüne değil. Hatta bunlar içinde bir kesim, ordunun eğitimde laiklik hassasiyetinin çağdaş Türkiye'nin doğal bir boyutu olarak görüyor. Hükümet dışı bir yetkili "İlgiçtir ki AKP, Kıbrıs ve Irak gibi çok önemli dış politika konularında ordunun istemediği gibi davrandığı zaman böyle bir tepki yoktu. Ama eğitim konusunda inanılmaz bir tepki geldi. Bu da aslında eğitim konusunun silahlı kuvvetler açısından ne kadar temel bir mesele olduğunu gösteriyor" gözlemini aktardı. Ama yukarda belirttiğim gibi tüm bunlar Washington'un yatıp kalkıp imam hatip kriziyle uğraştığı anlamına gelmiyor. ABD hükümet yetkililerinin gece güzdüz kara kara düşündükleri "Irak kabusundan nasıl kurtulacağız?" sorusu. Amerikalılar yavaş yavaş egemenliği teslim edecekleri 30 Haziran'a fazla anlam yüklediklerinin farkına vardı. Tüm göstergeler, bu tarihin ne Irak içi dengeler ne de uluslararası dünya açısından yepyeni bir sembolizmin içermediğini gösteriyor. Washington'da henüz kimse "Çekip gidelim" noktasında değil. Ama açıkçası ortada akla yatkın çözüm formülü üreten de yok. Irak konusunda parlak düşüncesi olan varsa, kapağı Washington'a atmanın tam zamanı.
|