Sevgili Öğretmenim
İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'na Kıbrıs yorumları için özel bir mektup
Geçen haftaki konuşmanızın içeriğini duyunca ilk önce bunun kötü bir şaka ya da Yunan basınının bir abartısı olduğunu sandım. Koca İstanbul Üniversitesi rektörü, açık bir dille Kıbrıs'ın tümünün hatta 135 bin şehit vererek Yunanistan'ın da olduğu gibi alınabileceğini savunuyordu.
Sevgili öğretmenim, Emin olun, sizin bu söylediklerinizden çok; Yunanistan'da -ve herhalde Avrupa ve Amerika'da da ciddiye alınmamış olmanız beni şahsen daha çok üzdü. Çünkü ciddiye alınmayan sizin şahsiyetiniz değil; tarihi İstanbul Üniversitesi'nin rektörüydü. Yani hepimizin vatandaşı olduğumuz Türkiye cumhuriyetinin en ciddi kurumlarından birinin başıydı. Belki bilmiyorsunuz ama Yunanistan'da da; Kıbrıs Rum tarafında da sizin görüşlerinizle doğru orantılı olan görüşler de var. Yani, "Bir gün gelecek Konstantinopolis (İstanbul) yine bizim olacak" ya da "Yunanistan'ın asıl başkenti Konstantinopolis'tir (İstanbul)" türünde slogan atanlar var. Ama allahtan bu görüşleri savunanlar da gülünç duruma düştükleri için ciddiye alınmıyorlar. Çünkü bu görüşleri dile getirenler; sizin gibi entelektüel; bilim adamı ya da devlet kurumunu temsil etmeyen sade vatandaşlardır. Ama işgal etmek istediğiniz Yunanistan'da sizin gibi saygın ve devlet kurumlarını temsil eden kişilikler bu tür aşırıya kaçan sloganları, aynen olmasa bile, atıfta bulunacak olmaya görsünler. Hocam inanın, bunları söylecek Atina Üniversitesi rektörüyse, rektörlüğünden; başbakansa başbakanlığından; dışişleri bakanıysa bakanlığından; öğretmense öğretmenliğinden; askerse askerliğinden ettirilir. Hem de basının zoruyla. Bir keresinde Yunan milliyetçiliğinin "baş tacı" olan Yunan kilisesi Başpiskopos'u Hristodoulos "Türkiye'nin tarihi barbarlıkla doludur, AB'de yeri yoktur" dedi, diye Yunan basınının eleştirileri karşısında diz çökmek zorunda kalmıştı. Sizin bu heyecanlı konuşmanız bir yana, söylediklerinizi "can-ı gönülden" alkışlayanların çıkması, durumu daha da vahimleştiriyor.
Sevgili öğretmenim, İsviçre'de Kıbrıs Türkleri kadar Türkiye'nin AB geleceğini savunmak için ter döken yetkililerimize vermiş olduğunuz tüm salıklara rağmen, eğer olur da Kıbrıs sorununa "al-ver" yöntemiyle ki olursa böyle olacak-bir çözüm bulurlarsa, lütfen Kıbrıs'ın tümünü ve Yunanistan'ı 135 bin şehit vererek almadan önce rektörlük cübbenizi çıkartın! Sizin dile getirdikleriniz ya da gönlünüzde yatan aslanın, layık görüldüğünüz Abdi İpekçi Ödülü'nün ruhuna ters düştüğü için değil; hepimizin vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni gülünç durumda bırakmamak ve en önemli kurumlarından birinin bu zihniyette olmasını kabul etmediğimiz için...
|