"Arka bahçe"den gelen sese dikkat!
Ne de çok seviyorlar mücadeleyi ve savaşı.. Kritik anlar geldiğinde ne de anlayışsız oluveriyorlar birdenbire.. Ve ne de kolay cepheleşiyorlar böyle.. Görüyor musunuz: "Mevzi kazanmak" ya da "mevzi kaybetmek" diye özetlenebilecek "mücadele" nasıl da hareketlendiriyor hepsini.. Ellerinde ne kadar savaş malzemesi varsa sürüyorlar cepheye.. Bir taraf, o bayatlamış ama hâlâ işe yarar olduğundan kuşku duyulmayan "Arka bahçe" edebiyatını hemen devreye sokuyor. Diğer taraf ise Batı'dan getirdiği örneklerle karşı tarafı ikna etmeye çalışıyor. Bu arada üniversite senatolarının "gözünü budaktan sakınmaz profesörleri", o "anlayışsız" ve "hissiz" demeçlerini patlat- maya başladılar bile.. Uğurlu olsun, kutlu olsun.. Bu mücadele adamlarına sesimi duyurabileceğimi sanmıyorum ama ben yine de bir oyunbozanlık denemesi yapmak istiyorum. Önce hükümete seslenmek istiyorum: Ey hükümet yetkilileri! Siz her ne kadar 'bizim amacımız imam-hatiplerin önünü açmak değil' deseniz de, getirdiğiniz uygulamayla imam-hatiplerin mevcut statükolarını aynen korumuş oluyorsunuz. Mevcut statüko, bu okullarda okuyan o güzel çocukların 'iki dünya arasında bocalamaları'na neden oluyor. Önce okulun dilini öğreniyorlar, sonra sokağın dilini. İki ayrı dille yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Kimisi imam-hatipte okuduğunu saklıyor, kimisi farklı bir imam-hatipli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Hayır, kınamayın onları! Bu zamana kadar en küçük bir anlayışla karşılaşmadılar ki! Hepsinin tornadan çıkmış gibi aynı oldukları kabul edildi, bu yüzden hep istatistiklere ve rakamların soğukluğuna kurban gittiler. İmam-hatip açma şampiyonluğuyla övünen siyasi liderler tarafından, sadece seçim zamanı geldiğinde anımsandılar. Ne yani, bu düzen böyle gidecek mi? O minicik omuzlar, bundan sonra da "kurnaz" ve "idareci" olmanın yükünü taşıyacaklar mı? Taşranın da taşrasından kurtulmak için daha ne kadar bu duruma katlanacaklar? İşin bu yönüne de el atmanız gerekmez mi?". Tabi bir de işin diğer tarafı var. Yani "Kapatalım bu okulları gitsin" diyenler. Onlara da seslenmek istiyorum: Ey imam-hatip karşıtları! "Bu okulların öğrencilerinin üniversiteye girmelerini kolaylaştırmayalım" diyorsunuz.. Hatta bazılarınız "Bir an önce kapatalım" diyorsunuz. Peki kapatalım da, çocuklarının hem lise eğitimi almasını, hem de dinini öğrenmesini isteyenlere ne öneriyorsunuz? İmam-hatipleri kapattığınız zaman, ortaya çıkacak olan "din eğitimi boşluğu"nu nasıl dolduracaksınız? Sizin açınızdan "din eğitimi" gibi bir ihtiyaç söz konusu olmayabilir, ama unutmayın ki bu eğitimi önemseyenler var bu toplumda. Hem ayrıca din eğitimi, hem anayasal açıdan güvence altına alınmıştır, hem de evrensel insan hakkıdır. Bırakın şu "arka bahçe" edebiyatını da bu soruya yanıt verin. Bu soruya vereceğiniz tatminkar yanıt, sizin samimiyetinizin göstergesi olacaktır. Hem her zaman samimiyet testini siz yapacak değilsiniz ki!
|