| |
Yıldız geçidi
Geleni-gideni bol Ankara bu hafta iki yıldız ağırlayacak. Ancak yıldızların biri sönmek üzere, diğeri ise yeni parlıyor. Sönen yıldız, "Suyu ısındı" denilen İngiltere Başbakanı Tony Blair. Gerçi "İşimi seviyorum, üçüncü dönem için iddialıyım" diyor ama iktidardaki İşçi Partisi, "Blair sonrası dönem"e hazırlanmaya başladı bile. Başbakan Yardımcısı John Prescott, halef arayışlarının hızlandığını ağzından kaçırdı, güçlü ve saygın "The Times" gazetesi de fırsatı değerlendirip, manşeti çaktı: "Blair'in tacını kapma yarışına start verildi." En yakın arkadaşlarının bile terk ettiği Blair'in bugün yapacağı yarım günlük "Çalışma ziyareti" 2003 Kasım'ındaki İstanbul saldırıları sonrası alınan karara dayanıyor. O karara göre, iki ülke başbakanları yılda iki kez bir araya gelecek. Blair uygulamayı başlatmış oluyor. Gündem belli: Haziran sonunda İstanbul'da yapılacak NATO zirvesi, bu zirveye damgasını vuracak Büyük Ortadoğu Projesi, Irak'taki gelişmeler, Kıbrıs ve elbette Türkiye'nin AB üyeliği. Allah'ı var; Blair bu konuda baştan beri açık, dürüst ve Türkiye'nin yanında bir tutum izliyor. Son olarak 24 Mart'ta Lizbon'da "Müslüman ve gururlu bir ulus olan Türkiye'yi, diğer üyelerle eşit koşullarda AB'ye alma arzumuzu gösterelim" dedi. 9 Mayıs'ta Paris'te bu çizgisini bir kez daha vurguladı: "Türkiye'nin AB üyeliği ilke kararı çoktan alındı. Ancak Türkiye'nin de diğer ülkelerde aranan koşullara uymasını istiyoruz." Blair'in Ankara'ya bir sürpriz yapacağı, İngiltere'den KKTC'ye doğrudan uçak seferlerinin başlatılması kararını açıklayacağı söyleniyor. Göreceğiz. "Devrimci" konuk Yıldızı yükselen konuk ise peşpeşe iki "Gül devrimi" ile Kafkaslar'da taşları yerinden oynatan Gürcistan'ın genç Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili. "Daha bitmedi" diyor, "Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü mutlaka sağlayacağım." Bu da iki "devrim"in daha yolda olduğu anlamına geliyor. Abhazya 1992'deki iç savaş sonrası Gürcistan'dan fiilen koptu. Güney Osetya da 1990'ların başındaki çatışmalardan sonra "de facto" bağımsız oldu. Aslan Abaşidze'nin pes edip Moskova'ya sığınmasıyla Acaristan sorununu çözen Saakaşvili'nin, bu ikiliyi yuvaya döndürmesi o kadar kolay olmayacak. Arada büyük farklar var. Sayalım: Acaristan hiç bağımsızlık peşinde koşmadı. Aslan Bey, yönetimine ve yetkilerine ses çıkarılmaması karşılığı Gürcistan'a bağlı kaldı. Abhazya ve Güney Osetya öyle değil; "Biz devletimizi, yönetim birimlerimizi kurduk" diyorlar. İkincisi, Acarlar ile Gürcüler aynı kökenden geliyor. İkisi de Gürcü. Tek fark; Gürcistan'daki Gürcüler'in Hıristiyan, Acaristan'daki Gürcüler'in Müslüman olmaları. Oysa Abhazalar ve Osetler'in etnik olarak Gürcüler'le bağı yok. Saakaşvili bu farklılıkları "Gevşek federasyon" temelinde yeni bir devlet yapısıyla aşacağına inanıyor. Önce güzellikle, olmazsa zorla. Zaten bunun ilk işaretleri görüldü. Abhazya'nın başkenti Suhumi'de sokağın hareketlenmeye başladığı, örneğin 13 Mayıs'ta Gürcistan lehinde gösteri yapıldığı söylentileri çıktı. Abhazya'nın Moskova temsilciliği sözcüsü Tatyana Gulya iddiaları yalanladı ama kaygılarını gizlemedi: "Gürcistan'dan ülkemize, gösterilerde kullanılmak üzere çok sayıda bayrak ve Saakaşvili posteri gönderildi." Kısa sürede bu kadar ustalaşan Saakaşvili, 20-21 Mayıs'ta Ankara'da olacak. Görüşmelerde, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi için arabuluculuk yapma önerisini masaya getireceği söyleniyor. Ermeni lider Koçaryan'a karşı da "gül devrimi" hazırlıklarının hızlandığı haberlerinin yayıldığı dönemde, ilginç bir hamle.
|