Ah o fotoğraflar...
N'apsın bu kadınlar o fotoğrafı görünce bana söyler misiniz? Yemeden içmeden mi kesilsinler, akıllarını yürüyüşle, amansız zamansız sporlarla mı bozsunlar, yoksa popolarını duvarlara vurup şekillendirmeye mi çalışsınlar? Ne yapsınlar yani anlatın lütfen... İtiraz edenler 'bu nedir, nasıl fotoğraftır' diyenler yerden göğe kadar haklı... Ürünün tanıtımının yapıldığı, yer kürede emsaline belki rastlanılmayacak iddiadaki, o kalçanın yer aldığı fotoğraf, evet, kabul ediyorum olmayacak bir şey... İtiraza fazlasıyla tabi tabii... Tanıtımı yapılan o ve benzeri ürünler, benzer fotoğraflarla 'bunu kullanın, fotoğraftaki gibi şey olun, yani, kalçalarınız olsun' demek istiyorlar bööle zannımca.
*** Kadınlardan önce bu reklamı görüp, etkilenecek ve karısını ya da sevgilisini olumsuz etkileyecek erkeklerin durumunu acaba kimse düşünüyor mu? Hiç zannetmem... Adam ne güzel, sevdiği, aşkı paylaştığı kadınla mutlu mu mutlu ama o da ne birden bire bir reklam gözüne ilişiyor. İlişiş o ilişiş sadece göz değil, akıl da orada kalıyor. İstemeden tamamen bilinç dışı başlıyor kıyaslamaya... 'Bizimkinin kalçası da güzel ama, o fotoğraftaki gibi de görünmüyor'. Sonra başlıyor bu dünyada kaç kadının o fotoğraftaki gibi görünüp görünmediğini düşünmeye... Yüksek ihtimalle de 'aşkım aşkım' dediği kadın dışında başka kadınlara da -tamam iyi niyetli, araştırmacı, soruşturmacı bir gözle- acaba onların kalçaları öyle midir, böyle midir diye bakmaya... Sonra ve daha sonra o araştırıcı bakışların 'aşkı' sı tarafından farkedilmesi ve koca bir fırtına kopması... Böylece ne oluyor, yok yere, ama çok kere o ütopik kalçaları arayan erkek gözlere ceza kesiliyor.
*** Şimdi bu da yetmezmiş gibi 'yaz geliyor', 'bluzlar inceliyor', 'bikiniler giyilecek', 'göğüsler ne olacak' sorularını beynimize çakan fotoğraflarla karşı karşıyayız. 'Filan feşmekan ürünler kullanılırsa göğüsler bilmem kaç beden büyür, sıkılaşır, toplaşır' ı anlatan, iddialı fotoğraflarla gazete ve dergilerde karşılaşıyoruz. Hayır biri bitmeden öbürü başlıyor. Yaz geliyor, havalar ısınıyor diye sevineceğiz, yok olmuyor, çünkü mecburuz ipince, ipek kalçalı, diri göğüslü olmaya... Öyle, gördüğümüz gibi değilsek üzülüyoruz, hatta eziliyoruz. Erkeklerin kadınlıkla ilgili bitip tükenmek bilmeyen baskı, beklenti ve talepleriyle de bunalıyoruz. * "Göğüslerim küçük, yandım daha büyük görünmeleri lazım, hem benimki bu yüzden başka kadınlara bakarsa o zaman ne yaparım?" * "Göğüslerim çok büyük, ya yakında sarkarlarsa, belime inmeye meyil gösterirlerse, vallahi evdekinin aşkı da meşki de biter gider." * "Doğumdan sonra kalan kilolar üstüme yapıştı. Geçen akşam manken kızlara kocamın bir bakışı vardı ki, koltuk yarılsa da kalçalarım içine girse dedim." Bunlar hep kadınca, daha doğrusu sırf kadın olduğumuz için hissetmeye zorlandığımız kaygılar değil mi? Hep mükemmel olmak, ya da mükemmele ulaşmak için helak olmak zorundayız. Yok mu bunun bir ortası, yok mu molası? Yok işte, anlayalım artık... Hem yuvayı dişi kuş kuracak, hem güzel olacak, güzelliği solmaz, yıpranmaz ve de 'en' olacak, çabalayacak, çalışacak beğenilsin diye kendini aşmaya uğraşacak. Biraz fazla olmuyor mu? Çok üstümüze gelinmiyor mu? Kadınlar! Baskının 'b' sine bile prim vermeyin. Dayatmaları bırakın, dinlemeyin. 36-38 bedenseniz bu çok hoş ama, olmuyorsa da dünyanın sonu değil. Birileri beğenip onaylasın diye değil, sağlığınız ve istediğiniz için zayıflayın. Unutmayın, göğüsler ve kalçalar da size nasıl geliyor ve görünüyorlarsa sadece öyledirler. Onları, başkasının bakış açısının şekillendirmesine izin vermeyin, mutlu olursunuz.
|