Aşırı nezaket korkutur beni
Bülent Arınç'ın bir gazetecinin sorduğu soruya verdiği münasebetsiz yanıt hakkında herkes söyleyeceğini söyledi. AKP zihniyetine vurmak için fırsat kollayanlar ellerine geçen malzemeyi iyi değerlendirdiler doğrusu.. Klasik kutuplaşmanın diğer ucu ise, her zamanki gibi 'savunmada' kaldı. Söyledikleri şuydu: "Ne yapsın adamcağız? Eşinin adını davetiyeye yazdırıyor, 'neden yazdırdın' diye sorguya çekiliyor. Yazdırmıyor, bu sefer de 'neden yazdırmadın' deniliyor. Buna sinir mi dayanır?". Artık rutine binen bu bıktırıcı cepheleşmenin tarafı olmaktan sıkıldım! Bu yüzden konuya girmeyecektim. Ama bir arkadaşım, "Bülent Arınç kamu önünde 'aşırı nazik' bir imaj çiziyor. Bu kadar nazik bir insanın, en sinirli anında bile söyleyeceği kabul edilebilir bir sözü olmalıydı" deyince konuya girmek farz oldu.
***
Aşırı nezaket beni ürkütür, korkutur. Ne zaman abartılı bir nezaket gösterisiyle karşılaşsam kontrol mekanizmam devreye girer, iç sesim "Sakın bu adam numara yapıyor olmasın?" der. Paranoyak değilim, sadece kuşkulanarak kendimi garantiye almak, numaraya teslim olmamak isterim. Bu yüzden 'aşırı nezaket'in sınanması gerektiğini düşünürüm.. Bunun için en uygun yöntemi denerim: Kritik anları beklerim. Çünkü nezaketin yapaylığı kritik anlarda ortaya çıkar.. Bana göre Bülent Arınç, böylesi bir testten başarıyla çıkamadı.. Çünkü o, en sinirlendiği sorular karşısında bile verdiği şık yanıtla soruyu soranı zor durumda bırakan nazik politikacılar sınıfına dahil değil. Sadece yanlış bir imaj veriyor, sanki öyle bir politikacıymış gibi görünüyor. Ama ne zaman nezaketini sınayacağımız kritik bir olayla karşılaşsa hepimizi hayal kırıklığına uğratıyor. Ya da gerçek durum ortaya çıkıyor.
***
Bilmiyorum, belki fazla anlayışsız ve acımasız görünüyorumdur. Ama içim rahat. Sonuçta hakkında bu saptamaları yaptığımız kişi, mahallemizin bakkalı değil. Türkiye Cumhuriyeti devletinin protokol sıralamasında Cumhurbaşkanı'ndan sonra gelen ismi. Eğer Bülent Arınç, kritik anlarda sinirlerine hakim olamıyorsa, duygusal bir tarafı varsa, evine dönebilir ve evinde istediği gibi davranabilir. Zorla Meclis Başkanı olmuş değil ki! Bu yüzden hiç kimse bana "onun da sinirlerine hakim olamama özgürlüğü var" filan demesin. Ayrıca olayı hafifletmek için türban sorunundaki duyarlılıklara gönderme yapmak da hiç inandırıcı değil. Bu ülkede Arınç ailesinin yaşadığı türban sorunundan daha fazlasını yaşayıp da, nezaketinden zerre kadar ödün vermeyen binlerce kişi var. Onların hiçbiri "şeyini şey ettiğimin şeyi" filan demiyor.
|