| |
|
|
Saklı kent Diyarbakır'ı dünyaya tanıtsak ya!..
Eskilerin "eteği belinde" dediği türden bir kadın tanıdım Diyarbakır'da. Tuttuğunu koparan, becerikli, vizyonu geniş ve karınca cinsinden çalışkan bir Anadolu kadını o. Kartvizitinde "İl Kültür Müdürü Songül Göksu" yazıyor ama inanmayın. Aynı zamanda kentinin hamalı, insanının hizmetkârı, tarih kültür sanat alanlarının da gönüllü bir kölesi o. Gavur mahallesi Sabahın seher vakitlerinde ekibiyle birlikte gelip çaldı beni Prestij Oteli'nden. Takım halinde sur diplerini, Cahit Sıtkı Tarancı'nın, Ziya Gökalp'in evlerini; Ahmet Arif'in doğup büyüdüğü "Gavur Mahallesi"ni dolaştık saatlerce. Buraları daha sonra ballandırarak anlatacağım da, işin cücüğüyle, İçkale Projesi'yle başlamak istiyorum bugünlük. Çünkü bu proje mühim ötesi. Çünkü bu proje hayata geçtiğinde Diyarbakır'ın turizm potansiyelini misli misli katlayacak bir muhteşem erek. Paylaşalım isterseniz. Bakın neler konuşuyoruz Songül Hanım'la: Zayıf olan tarafımız - Neden saklı kent diyorsunuz ki? Her şey ayan beyan ortada kent- te. - (gülerek) Diyarbakır saklı bir kenttir diyorum. Çünkü; kentteki tarih ve kültürel mirasın zenginliğine paha biçilmez. Örneğin surlar... Surlar mükemmel bir sanat eseridir. Dünyada hiçbir kaleye uymayan özellikler taşıyor. Ve arkeologlar surlarda yeni bulgulara rastlıyorlar. Surlar halen bizi şaşırtıyor. Ama koruma bilinci zayıf bizde ne yazık ki. - Saklı olan koruma bilincimiz mi aslında? - En çok üzerinde durduğumuz konu, tarihi eserleri koruma bilincini geliştirmek. Bunu da sivil toplum örgütleri, belediyeler ve kamu kurumları olarak üstlenmek gerekiyor. Turizmin gelişmesiyle birlikte Diyarbakır'a büyük bir ekonomik girdi sağlanacak. Bu halk açısından da önemli bir motivasyon kaynağı olacak elbet. Jandarma ne olacak?.. - Buralarda cezaevi var, askeri garnizon var. Cezaevi'nde 90 kadar da çocuk tutuklu varmış. Nasıl olacak da göçecek bunlar buradan? - Diyarbakır Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile imzalanan protokol çerçevesinde Saraykapı Semti'nde bulunan ve cezaevinin de içinde yer aldığı İçkale'nin restorasyonu yapılacak. Hazırlanan İçkale projesi, Avrupa ve Avrupa'da bulunan sivil toplum örgütlerince destek görürse yaklaşık 6 bin metrekarelik alanda yer alan İçkale, Kültür Bakanlığı tarafından Kültür Merkezi'ne dönüştürülecek. O dev ağaçlar - O ağaçları gördüm büyülendim Onlar da tarihi değil mi? - Elbette. Avluda gördüğünüz o ağaçlar en az 300 yıllık. Kiliselerle, camilerin, sahabe türbelerinin neredeyse yan yana konuşlandığı bir hazine var orada. Tarihte 26 medeniyete beşiklik etmiş Diyarbakır'ın tarihi mekânlarının yeniden turizme açılması için seferberlik ilan edildi. Bu bölgede de Cezaevi ve Jandarma birlikleri buradan ayrıldığı zaman projenin hayata geçirilmesi için çalışmalar başlayacak. Tarihi doku bozulmadan önemli bir adım atılacak. Ayrıca buranın restorasyonunda bin kişiye iş imkânı sağlanacak... Güç nereden gelir ki? - Hangi dönemden kalma bu yapılar? - İçkale 13'üncü yüzyılda Artuklular döneminden kalma. Geçtiğimiz günlerde buraları milletvekilimiz Sayın Aziz Akgül'le de gezdik. O da hemen söyledi bizi teyit eden düşüncesini. Dedi ki; "Böyle bir projenin sadece milli kaynaklarla yürütülmesi imkânsız. Özel sektör ve uluslararası organizasyonların Diyarbakır'ın kültür ve turizm mirasının ortaya çıkarılması için katkı yapması gerek. Biz bunun koşullarını mutlaka hazırlayacağız." İnsan güç kazanıyor bunları duyunca Savaş Bey. Bu nasıl vefasızlık? Sonra bölgeyi karış karış gezdik, dolaştık hep birlikte. Mardin'den sonra, Diyarbakır Surları'nın da Dünya Kültür Mirası'na aday gösterileceğini belirtti Songül Hanım. Ben de ona ne kadar sevindirik olduğumu söyledim. O tarih kokan eserlerin böylesi çürümeye, yıkılmaya bırakılmasına cız etti içim. Bunların böyle harap edilmesine Allah da razı gelmez kul da. Bu proje hayata geçtiğinde başta inanç turizmi için gelenler dolduracak kenti. Sadece onların değil, dünyanın her yerinden meraklı insan yığınlarının da Diyarbakır'a akın edeceğini anlamak için müneccim olmak falan da gerekmiyor...
|