| |
|
|
Demirel'in referansı Ahmet Necdet Sezer oldu ya...
Süleyman Demirel olmak kolay mı? Herkesin "İstikbal" diye gördükleri, sizin için "Mazi" olmuş.. Başbakanlıksa başbakanlık, cumhurbaşkanlığı ise cumhurbaşkanlığı. Ama, vücudunuz yaşlansa ve nüfus kağıdınız eskise bile, kafanız çalışıyor ve gözünüz yine istikbale dönük. Belki zaman zaman, Churchill'in, De Gaulle'ün yaşamları aklınıza takılıyor. 1930'ların başında siyasi yaşamına bitmiş gözüyle bakılan Churchill, 1930'ların sonunda Hitler'e karşı İngiltere'yi savaştırması için, göreve çağırılmamış mıydı? 1946'da Fransızlar'a küsüp köyüne çekilen General De Gaulle, 1958'de göreve çağırılıp, "5'inci Cumhuriyet"i kurmamış mıydı?
Demirel, Kıbrıs'a çözüm ve Annan Planı tartışmaları sırasında Rauf Denktaş'a destek vererek, acaba yeniden göreve çağrılmayı mı hayal etti? Dün, arkadaşımız Yavuz Donat'a yaptığı açıklamaları okudunuz mu, bilmem. "Ciddi bir üşütme" nedeniyle yatağa düşen Demirel'e, Yavuz Donat sormuş. O da cevaplar vermiş: - Denktaş'ın istifası isteniyor? - Kıbrıs denkleminde doğru olan ne ki? Neden istifa etsin Denktaş? - Ama hayır kampanyası açtı... - Eğer kusuru oysa tamam. Ama ötekiler de çözsün bakalım. Bak kardeşim, bu işte kimsenin kimseden kalacak yeri yok. Demirel'in Yavuz Donat'a yaptığı açıklamalarda, beni en fazla hüzünlendiren bölüm, 9'uncu Cumhurbaşkanı'nın, 10'uncu Cumhurbaşkanı'na sığınarak, savlarına gerekçe araması oldu... Şöyle demiş Demirel: - Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer dedi ki.. Davos ve New York kararları, burada MGK'da aldığımız karardan çok farklı. Evet... Böyle demiş... Bütün hayatını, seçilmişlerin atanmışlara üstünlüğü konusunun benimsenmesine adayan Demirel, böyle demiş... Düşünebiliyor musunuz? Bunca yılın Demirel'in vizyonunu, Ahmet Necdet Sezer'in cümleleri açıyor. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Demirel içinse, artık en hakiki mürşit ve en önemli referans Ahmet Necdet Sezer. Yavuz Donat'a göre, Demirel'in "Dostu", "Kardeşi", "Yakın Arkadaşı" da Rauf Denktaş'mış... Anavatan'da iki kez darbe ile devrilen, siyaten yasaklanan Demirel, Yavruvatan'da hep ayakta duran Denktaş'la, meğer kankaymış. Türk siyasetinin anıt isimlerinden İsmet İnönü için, rakipleri şöyle derdi: - İnönü'nün kafasında 40 tilki dolaşır. 40'ının da kuyrukları birbirine değmez. İnönü'den sonra gelen anıt isimlerin de kafalarında tilkiler dolaşıyor. Ama bunlar birbirlerine çarpıyor, kuyrukları birbirlerine takılıyor galiba. Düşünebiliyor musunuz? Bunca yılın deneyimi ertesinde, Süleyman Demirel, Rauf Denktaş'la, Mümtaz Soysal'la falan aynı çizgiye gelip, "Çözümsüzlük Çözümdür"ü savunacak. Acaba neden? AK Parti'nin "Ver-kurtulcu" olduğuna inanılırsa, bu iktidar yıkılacak ve doğan boşlukta, Demirel'e "Gel bizi kurtar" mı denilecek? Ama bir mesele var. Kıbrıslı Türkler de, "Çözüm"ü, "Ver-kurtul" olarak görmediler. Yani Demirel, Kıbrıslı Türkler'den daha çok mu Kıbrıslı? Yoksa "Bu işlerden halk anlamaz" mı diyor? Neyse... Sayın Demirel'in "Ciddi Üşütmesi"nin çabuk geçmesini ve sağlığına kavuşmasını diliyorum. Ona siyasette değil ama, sosyal yaşamda ihtiyacımız var!
|