| |
Adayımı açıklıyorum!
Büyüklerimiz belediye seçimlerinde kime oy vereceklerini köşelerinden açıkladıkları için, bendeniz de trend'e uyup mevzuya tebelleş oluyorum. Aman geri kalmayayım! Ancak hayatıma etkisi en fazla olan başkandan söz etmek istiyorum. Bunun için tarihin sayfalarında biraz sörf yapmakta fayda var. İstanbul'a ilk körüklü Ikarus otobüsleri getiren Aytekin Kotil'in yeri çok ayrıdır. Dökülmek üzere olan Leyland otobüslerden sonra bir körüklüyü görmek gerçekten heyecan verici olmuştu benim için 1979 sonbaharında. Uzay gemisi gibi görünüyordu Demir Perde tasarımı. Ve bir ilkokul öğrencisi olarak ulaşımımı uzun bir süre Kaptan Kırk'ın Enterprise'ında gerçekleştirmiştim. "Yıldız tarihi 3025. Beslenme çantamı almayı unuttum." Daha sonraları yaşım ilerledikçe belediyeciliğin sadece janjanlı otobüs getirmek olmadığını öğrendim ve ilgim azaldı. Londra'nın tüm altyapısının, ulaşımının, şehir planının bir asır önce bitmiş olduğunu öğrendiğimde ilgim daha da azaldı. Londra geçen yüzyıl içerisinde şehirle ilgili sadece ve sadece iki önemli sorunu halletmek zorunda kalmış. Birincisi, 2. Dünya Savaşı'nda Luftwaffe'nin verdiği hasarı onarmak, ikincisi de Thames nehrine bir gel-git bariyeri yapmak. Onun dışındaki tüm çalışmalar, var olanı genişletmek ve çağa uydurmak adına yapılmış hizmetler. Onun içindir ki, İstanbul'a aşığız, biz sorunları çözeceğiz, İstanbul başımızın tacıdır tarzındaki sloganlar beni hiç heyecanlandırmaz. Bir asır geriden gelince, daha fazlası gerekmiyor mu? Bu ilgisizliğimi gidermenin bir yolunu bulmam gerek. Kim seçilirse seçilsin düzeyinde konuya yaklaşmak biraz ayıp kaçıyor. Sandık başına gidip oy kullanmak istiyorum çünkü. Olup bitene biraz baktım. Ulaştığım sonuç: Çok kötü olmadığı sürece (Nurettin Sözen dönemi mesela. Suuuuuuuu diye inlemiştik), bir belediye başkanı İstanbul'un yaşam kalitesini değiştirecek çok büyük bir katkı sağlayamaz. Sadece olana makyaj yapar. Ya da insaflı bir yaklaşımla kümede kalmasını sağlar. O yüzden, aday, parti, proje çok umurumda değil. Beni heyecanlandıran bir karakter, bir renk, bir doku. Veya inat-inanç arası bir bakış. Benim oyum Ahmet Vefik Alp'e. İki seçimdir kaybeden ve bir üçüncüsünü de anketlere göre kaybedecek olan birinin önünde saygıyla eğiliyorum. On beş yıldır bu yolda mücadele veren, bıkmayan, sıkılmayan, ve en önemlisi umudunu yitirmeyip ısrarla topa giren birine ben oy veririm. Üstelik Ahmet Vefik Alp, körüklü otobüslere olan heyecanımı yitirdiğim yıllarda ilk kez aday olmuştu. Heyecanın devir teslimi demek yanlış olmaz buna. Sizi bilmem ama ben heyecanla oy vermeye gideceğim. Yakın tarihte metromun olmayacağını, gecekonduların istilasının bitmeyeceğini bilerek...
|