| |
Bir deneme
Yerden tasarruf için kısalttık. Aslında tam başlık "Zihinsel Açıklık Üstüne Bir Deneme..." Ve bize değil, Nobel ödüllü Portekizli romancı Jose Saramago'ya ait. Konuya iki seçim verisiyle başlayalım. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Türkiye'de seçmen sayısı 41.4 milyondu. Bunun 9 milyonu sandığa gitmedi, 1 milyonunun oyu da geçersiz sayıldı. Bir başka deyişle, toplam seçmenin yüzde 23'ünü oluşturan 10 milyon oy sistem dışı kaldı. 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde ise seçmen sayısı 43.4 milyona yükseldi. 2 yılda 2 milyon yeni seçmen. Ve -henüz kesin sonuçlar açıklanmamakla birlikte- bu kez 13 milyon seçmen oy kullanmadı, 1 milyon dolayında oy iptal edildi. Toplam seçmenin yüzde 32'si yine sistem dışı! Bu da Türkiye'de katılımın giderek hızlanan bir düşüş sürecine girdiğini gösteriyor. Hem de kaygı verici boyutlarda... Şimdi Jose Saramago'yu tanıtmaya geçebiliriz. "Ne ilgisi var" demeyin; çok var çoook... 1922 doğumlu Saramago, Portekiz'in Nobel ödüllü ilk ve tek yazarı. 1998'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Üstelik Nobel alan ilk ve tek inançlı komünist. Önümüzdeki Haziran'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Komünist Parti-Yeşiller ortak listesinden aday olacak. (Ona göre, "Gezegenimizin zenginliğinin yüzde 40'ına 225 kişinin sahip bulunduğu bir dünyada komünist olmak hâlâ anlamını koruyor...") Saramago'ya "Portekiz'in Gabriel Garcia Marquez'i" diyorlar. Dünyaya adını duyuran ilk romanı "Tek Kollu Tanrı" oldu. Onu "Ricardo Reis'in Ölüm Yılı", "Taş Sal", "İsa'ya Göre İncil", "Tüm İsimler" ve "Körlük" izledi. Eserlerinde okuru "Karabasanlar gezegeni" nde dolaştırıyor. Örneğin, AB'nin yapılanma anlayışına itirazını dile getirmek için kaleme aldığı "Taş Sal"da, İspanya ve Portekiz'i oluşturan İberik Yarımadası Avrupa'dan kopuyor ve Atlantik'te bir hayalet gemi gibi sürükleniyor. Körlük ve açıklık "Körlük"ün konusu daha da ilginç: Bir sürücü kırmızı ışıkta beklerken, direksiyon başında birden kör oluveriyor. Sonra onu bir başkası izliyor, onu da bir diğeri... Bunun bir salgın olduğu ancak halkın hemen tümü kör olunca anlaşılabiliyor. Aslında Saramago giderek toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen "siyasal körlüğün" mesajını vermek istiyor. Zira, demokrasi ve demokratik rejimler konusunda çok karamsar görüşlere sahip. Saramago'nun geçenlerde son romanı yayınlandı. Adı: "Zihinsel Açıklık Üstüne Bir Deneme." 329 sayfalık ve ilk baskıların 5 bini geçmediği Portekiz'de birkaç günde 100 bin adet satan romanın konusu: Bir Avrupa ülkesindeki genel seçimlerde, seçmenin yüzde 83'ünün boş oy kullanması ve iş başındaki sağ iktidarın buna tepkisi. Sıkıyönetim ilan ediliyor, başkentin çevresine yüksek bir duvar örülüyor, polis boş oy veren seçmen avına girişiyor, insanlar yalan makinesinden geçiriliyor... Saramago, "Dünyanın durumu, birey ve sorumlulukları üstüne bir beyin cimnastiği yapmaya çalıştım. Seçmenlerin çoğu geçersiz oy kullanmaya karar verirse sözde demokratik sistemin ne kadar ayakta kalabileceğini sorguladım" diyor ve ekliyor: "Umarım bu eserim protesto için sandığa gitmeyenleri, tutum değiştirip boş oy kullanmaya yöneltebilir..." Böyle bir davranışın "Barışçı ve demokratik bir devrim" olacağını savunuyor. Şöyle bir düşünelim: Bırakın romandaki gibi seçmenlerin yüzde 83'ünü, Türkiye'de sadece pazar günü oy vermeyenler Saramago'nun bu çağrısına uysaydı, yani sandıktan 14 milyon boş ya da geçersiz oy (AK Parti'nin oyunun da üstünde) çıksaydı, kaç şiddetinde bir siyasal deprem olurdu acaba?
|