Geçici sonuç, kesin kanaat
AKP, anketlerle de pompalanan "yüzde 50 efsanesi" ne ulaşamadı ama 3 Kasım'ı bir kez daha kazandı!. Oy oranını artıran AKP, "Türkiye'nin her köşesindeki tek parti" olduğunu kanıtladı. Diğerleri ülkenin tamamında yok! Meclis'teki tablonun aksine, Türkiye "iki partili" bir yapı arz etmiyor. AKP'yi şu anda Türkiye ölçeğinde "karşılayabilen" bir parti yok. Ancak, "bölgesel" olarak AKP'nin rakipleri değişiyor. CHP, Ankara hüsranı hariç, İstanbul'da yüzde 30'u bulan oyları ile İzmir'de sürpriz olmayan hakimiyetiyle, ancak bir "büyük kent" partisi; hatta hatta "ılıman iklim" ya da "kıyı" partisi. "Sosyal demokratlık" iddiası olan bir partinin Anadolu'nun büyük kısmında, hele Güneydoğu'da hiç olmaması çarpıcı.
*** Bu seçim, elbette bölgesel özelliklerle ve yerel istisnalar dışında, seçmenin birkaç kırılma hattında olduğunu ortaya koydu: Birincisi, Kıbrıs, Kuzey Irak, Avrupa, hatta ABD gibi konular ekseninde, bazı illerde AKP'yi "Denktaş oyları" ile karşılayan bir MHP ve DYP mevcudiyeti var. Kars, Malatya, Niğde, Uşak, Aksaray, Afyon, Isparta, Kırşehir, Kütahya, Erzurum mesela. Buralarda, AKP ile çekişen parti "milliyetçi" MHP. MHP, Kırklareli ve Mersin'de ise CHP'yi "karşılayan" parti. Amasya ve Bilecik örneklerinde ise, muhtemelen yine "milliyetçilik" odağında AKP'yi karşılayan parti DYP. Anlaşılıyor ki, Türkiye genelinde, özellikle üç büyük kentteki zayıflıklarına rağmen, MHP ve DYP bazı yörelerde "milliyetçilik" ekseninde, yüzde 10'lar civarında birer parti olarak erimeden duruyorlar ve toplamları yüzde 20'yi buluyor. İkinci kırılma hattı, Türkiye'nin her tarafında aynen cereyan etmese de, özellikle büyük kentlerdeki "laiklik" meselesi. İstanbul mesela; CHP muhtemelen bu kırılma hattında yüzde 30'a ulaşıyor. Her ne kadar, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş, Kadıköy gibi kıdemli ilçelere sıkışmış ve bu ilçelerin eğilimi "çevre" tarafından kuşatılmış olsa da. İzmir'deki CHP, daha doğrusu "Piriştina zaferi" de muhtemelen bu tip oylardan da besleniyor. Orada da, AKP'nin "kaleyi fetih" hüsranına rağmen, Konak, Karşıyaka gibi "merkezler"in "çevredeki AKP" tarafından kuşatılmasının işaretleri var. Ankara bu açıdan (CHP açısından) daha vahim! Hem AKP'ye, hem Karayalçın'a yenilen CHP "Çankaya" ya sıkışmış durumda.
*** Bir başka "kırılma", bilinen "Güneydoğu fayı". DEHAP oylarıyla SHP ve Güç Birliği bu bölgenin partisi. Türkiye genelindeki belediye oyları hayalkırıklığı olsa da, il genel meclisi oyları açısından genel seçimlerdeki DEHAP oyunun üstüne çıkıyor. Bu son tespit, belki de Güç Birliği'ne "devam" kararı verdirebilecek. Daha ikinci dereceden bir "aile içi kırılma" ise, alttan alta, AKP-Milli Görüş-SP güzergahında. Erbakan'ın Saadet'i, oy oranını en çok artıran parti (yüzde 2.5'den yaklaşık iki katına çıktı). Oran küçük de olsa, eğilim açısından ilginç. Belli ki, AKP'ye oy vermişlerden bazıları "eve dönüş" yapıyor. AKP'nin en büyük rakibinin SP olduğu İstanbul Fatih, Konya, Tokat bu açıdan ilginç.
*** DYP ve MHP'nin "milliyetçi", SP'nin "milliyetçi-Milli Görüşçü" mevcudiyetleri karşısında, AKP "muhafazakar-liberal- demokrat" karmaşası içinde "Özal'ın ANAP'ı" hattına oturuyor. Ondan farkı, "yoksullar"ı da taşıyor olması. ANAP ise artık rahmetli! AKP ile bir "milliyetçi sağ" rekabeti güçlenebilir; "sol" ise rekabet edebilir bir hale ancak CHP ile Güç Birliği'nin "güçbirliği" gibi bir hayalle ulaşabilir.
|