İflas eden projeler... Uyanık müflisler
3 Kasım'ın üstüne beklenen 28 Mart, kimi projelerin de iflasının belgesi olup kimi "müflisler"in kıvraklığı bu sonucu değiştirmez... Ama kendi paçalarını kurtarır.
*** 1. Burjuvazinin ahbap çavuş merkez sağ projelerinin çöküşü: "Çevre"yi sadece varoşlar ve magandalardan ibaret sandılar. İnsanların itilmişlik, kakılmışlık, dışlanmışlık kazanında kaynayan öfkelerinden bir şey anlamadılar. Yıllarca soldan korkup 12 Eylül'le işi sağlama aldıktan sonra önce liberal sonra kısmi demokrat olmayı denediler. Özal dönemi şımarıklığının ardından, Demirel, Çiller, Yılmaz, Ecevit'le işin şeyini çıkardılar. 3 Kasım'da çöktüler; siyaseten iflasları belgelenmekle birlikte, çoktan rüzgara yelken açmış, yükselen dalganın üstüne oturmuş, güçlüye yapışmış, siyasi-ideolojik iflaslarını, yoksul kadar "zengin de seven" iktidara unutturmanın heyecanı içinde, bir uyanık müflis camiası.
2. Büyük medyanın siyasi-ekonomik tasarımlarının çöküşü: 3 Kasım'ın en büyük müflisi. 28 Mart'ın kokusunu daha o günden aldığı için "değişti, değiştim, değişim" manevralarıyla 3 Kasım öncesi toplumsal öfke birikimindeki büyük rolünü unutturmak için seferber oldu. Seferberlik dediğimiz, tükürdüğünü yalamak, yaladığını tükürmek. Bıktırdığı, tiksindirdiği, 3 Kasım'a, 28 Mart'a sürüklediği halkın "medyası" olmak için, en kestirme yolu, "halkın iktidarının medyası" olmayı seçti. Üstteki müttefikiyle birlikte, kıvrak müflis. Sanırsınız ki, hiç yanılmadı, hiç yanıltmadı, hiç günahı yok ve daha önce muhalifti de şimdi iktidar parçası oldu.
3. Hamasi milliyetçiliğin çöküşü: Dayılanarak, efelenerek, ABD karşısında boyun eğerken sözde bağımsızlık tiratları atarak, sağdan sola militer heveslerde dolanarak, halkın değil devletin partileri (ya da üniversitenin değil YÖK'ün rektörleri vesaire) olmaya çalışarak, eh bir de ucundan iktidar deneyimi yaşarken yukarıdaki ilk iki grubun kölesi olunca göçtü. Halkın savaşa, ABD'ye karşı ruhunu bile yakalayamadı. Titredi, merkezdeki taklitçileriyle birlikte küsurata iniverdi.
4. Silahlı Kuvvetlerin siyasi tasarımlarının çöküşü: Eğer başarıysa, iki öncelikli mücadele ve müdahale hattında, "değişen, siyasi olarak kitleselleşen, daha makul, daha Türkiyeli, daha Avrupalı" İslami ve Kürt siyasetlerin ortaya çıkmasını sağladı! 28 Şubat'ın hedefi olanları o sırada gömmekle birlikte, iktidar diye ön plana çıkarılanların cenazesine, gömülmek istenenlerin ise bir başka biçimde de olsa doğar doğmaz büyümesine şahit oldu. Kurum olarak "en güvenilir" olmak ile toplumun arzuları hilafına müdahil olmak arasındaki fark pek anlaşılamadığı için, önce 3 Kasım'a, yetmedi 28 Mart'a büyük katkı yaptı! Şimdi, fiş yetmeyecek kadar büyük bir "fişlemelere müstahak" kitle var. Asıl önemlisi, iyi bir eğitime, taktik-strateji bilgisine, kurmay deneyimine sahip olanların, etki-tepki, sebep-sonuç ve "demokrasi" üstüne bu denli yanılıyor olmaları. Güneydoğu'da SHP-DEHAP'a karşı AKP'ye destek ise komik!
5. Solu devletleştirme projelerinin çöküşü: 3 Kasım öncesinde halkın içinde olmaktansa, kapı kapı medya dolaşarak dirildiğini sananların, muhalefeti devlet refleksinden ibaret zannedenlerin, değişmeyi zaten göçmüş merkez sağcılık oynamakla eş tutanların, toplumsal öfkenin harmanlandığı kimlik kalıplarına dair hiçbir düşünce geliştirmeden, bazen Mevlana taklidi yaparken önüne geleni dışlayanların, toplumsal öfkenin yöneldiği mahfilleri küstürmeden muhalefet yapabileceği yanılgısı taşıyanların, tembel, uyuşuk, at gözlüklü projeleri de çöktü.
Not: Seçim gezisinde hayatını kaybeden gazeteciler Volkan Eryiğit ve Hasan İşler'in yakınlarına, Dicle Haber Ajansı ile Evrensel'e başsağlığı dilerim. Büyük medyanın sipariş yasasından mahpusluğu biten Sinan Kara'ya ise geçmiş olsun.
|