Bataklıkta sadece terörist yoksa!
Yanlış anlamakta ısrar edecekler açısından "tehlikeli ve yanlış" bir yazı. Anlamaya gayret edecekler içinse, sadece düşünmeye davet.
*** Masum insanlara (zaten "suçlu"yu tefrik yetisi, hakkı ve derdi yok!) yönelmiş "terör" eyleminin savunulacak bir yanı yok elbette. Şiddet ve vahşetin mazur görülecek yanı yok. Ancak, "terör" deyip geçerken öyle nüanslar var ki. Bu yazının işaret edeceği "terör", kendilerini bir dava uzantısı sanan bireysel eylemcilerin, nihilistlerin, kopuk ve tecrit hücrelerin, cinayeti "nihai amaç" sayanların şiddeti değil. Fransız Devrimi "Jakobenler"inin "Terör"ünden bu yana, her devirde, her ülkede, her biçimde öyle çok şey "terör" kapsamına oturtuldu ki... Kavram, netleştiği sanılırken bulanıklaştı... Farklılıkları, dayandığı sorunlar ve kitleler, tarihe etkileri bakımından ayrım yapılmadığı için, "kaynakları ve nedenleri" üstüne yeterince kafa yorulmadı.
*** İşgalciler, despotlar da her karşı silahlı eyleme, ayaklanmaya, direnişe "terör" dediler. İngilizlere göre sömürge yönetimine isyan eden Amerikalı da teröristti, Fransız işgalcilere göre bağımsızlık savaşı yürüten, silaha, suikasta, sabotaja sarılan Cezayirli de. Bizimki de dahil, her-bağımsızlık savaşının ilk kıvılcımları "terörist" sayıldı. Eylemleri arasında bugün "terörist" sayılanlar da vardı tabii. Bugün, "El Kaide" gibi bir terörizm odağının gölgesinde, Irak'taki her eylemin öyle sayılması gibi. Devletlerini, başta İngilizlere karşı olmak üzere, "terörist" eylemlerin de desteğinde kuran İsraillilerin, ezelden beri Filistinlilerin benzer davasını "terörizm"e tıkmak istemesi gibi. İşgalci Sovyetler açısından "terörist", onları teşvik eden ABD bakımından ise "kurtuluş savaşçısı" olan, El Kaide ve Taliban nüveleri de dahil, kimi mücahitlerin, bugün "terörist" olması gibi.
*** Kuşkusuz, "terörizmin her biçimini" lanetlemek hakkımız. Ancak, farklılıkları, nedenleri ve içinden çıktıkları ve içine oturdukları kitlesel, etnik, dini, ulusal meseleleri, "terörizmle mücadele eden" ulusal yahut yabancı güçlerin tarzını, sorunun büyümesindeki, "terörün yaygınlaşmasındaki" rollerini ihmal ettiğimizde... Yeterince anlamıyor, "bataklığın kurutulması" için gerekenleri sadece "teröristle mücadele"ye indirgiyor... "Terör" sadece teröristin çılgınlığıyla değil, bizzat o büyük meselelerin kendisiyle de ilgiliyse, "maalesef terörün de etkisiyle" yaşanan değişimleri kavrayamıyoruz. Yaşıyor ama bu açıdan bakmıyoruz. Bakılabilse, "salt terör"ü iyot gibi açıkta bırakacak, kitle tabanını yok edecek biçimde, o tarihi değişimler başka saiklerle sağlanabilir zaten.
*** "Filistin terörü"nü İsrail şiddetinden, Filistinlilerin sıkışmışlığından, duvarlardan filan bağımsız değerlendirmek ne kadar mümkündür? "Terör"ün çözümü zorlaştırdığından söz edilebilir; ancak yumurta-tavuk misali, "çözüm"ün gecikmesinin, mümkün ve adil olmamasının "terör"ü şiddetlendirmesinden de. Sovyet işgali yüzünden meşrulaşan "İslami direniş ve terör", bugün de, "Filistin, Afganistan ve Irak'ın işgali, Kutsal topraklardaki ABD varlığı" gibi nedenlerle, dini görünse de, dünyevi gerekçeler bulabiliyor. Kimi ülkede, adil demokratik-ekonomik yaklaşımlar üretilmeyen etnik meselelerin, ancak, onlar üstünde kitle desteği bulabilen "vahşi terör eylemleri"nden sonra hatırlanışı ve büyük bedellerin o gecikmeden ötürü de ödenmesi gibi. İspanya'da teröre karşı duruşla, işgalden çekilişin eş anlılığı bu bakımdan önemliydi.
|