Kaynayan kazan
Kimileri iç savaşlarla çözdü, kimi bütünleşerek, kimi ayrılarak. Kiminde demokratikleşmeyle gelen hak ve özgürlükler adalet duygusu yarattı, kiminde nefretler bir uyudu, bir uyandı. Kimi din çatışmasıyla da örtüştü, gerilim katmerlendi; kiminde dindaşlık da çimento rolü oynayamadı. Etnisite doğuştan kimliktir; toptan ezildiğinde öfke biriktirir. Aşılması için, bir ülke ölçeğinde yahut sınırlar ötesinde çok şeyin aşılmış olması gerekir. Bazen "ulusal bütünlük" içinde erir; bazen bir türlü bütünleşemez. Tarih köprüsünün altından çok su aksa da, bir bakmışsınız uyanmış, uyandırılmış. Haklı talepler büyük oyunlara karışır. Adalet arayışları tezgahlara bulaşır. Uyanış derken körleşmek de mümkündür.
*** Kendisi de zaten bu tür sorunların içinden geçen Türkiye, milli-etnik ayaklanmaları ve kopuşları yaşadığı 1. Dünya Savaşı öncesinden, kaybettiği yahut yanıbaşındaki toprakların parçalandığı bugüne kadar etnik fay hatlarıyla kuşatılmış durumda. Balkanlar, Kafkasya, Irak-Suriye... Hemen sınırın ötesinde yine patlayan Kosova, sınırında gerilen Acaristan, sınırında ateşlenen Suriye'nin Kürt meselesi, sınırında Kuzey Irak. "Halkların kardeşliği"ne dayandığı sanılırken çözülen Sovyetler'den fışkıran onca bağımsız devletle bitmeyen bir hikaye: Başta Rusya Federasyonu'nun etnik mozaik devletleri, neredeyse her devletin içindeki etnik bağımsızlık niyetleri. Kiminde dini, milli veya akrabalık duygularıyla buralardan süzülen bir sempati... Kiminde, "kaşıma beni, kaşırım seni" dengesi içinde yahut emsal korkusuyla derin bir tedirginlik.
*** 1975'ten beri dünya 40 yeni devlet tanıdı. Atina Olimpiyatları'nda dalgalanacak bayrak sayısı 200'ü geçti. Ama, bunların çoğunu doğuran ve bizi kuşatan bölge, daha çoklarına gebe. Çünkü oralar, yıllarca uyuyan etnik kimliklerin uyanma mevzii olduğu kadar, aynı zamanda, enerji havzası. Büyük oyunun arenası. Çeçen sorunu "milli mesele" olmakla bitmiyor, oradan boru geçiyor. Acaristan-Gürcistan sorunu "etnik çatışma" olmakla kalmıyor, oradan deniz, denizden petrol hesapları geçiyor. Kuzey Irak tek başına bir Kürt meselesi değil, aynı zamanda petrolün kontrolü demek. Balkanlar ya da Kafkaslar sadece tarihi nefretlerin hortladığı bir saha değil, ABD'nin Rusya'yı, Karadeniz'i, Hazar petrollerinin akışını denetlemek üzere çöreklendiği bir arazi. "Büyük Ortadoğu" gibi projeler sadece demokrasi, özgürlük havarisi değil, her türlü etnik, milli, dini kartı da oynamaya ve karşı oyunlara yol açmaya teşne girişimler. Yani, bu civarlar daha çok su ve daha çok ateş kaldırır.
*** Türkiye, "akraba etnisiteler" yüzünden bu bölgede çoğu zaman iki arada bir derede, yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal konumunda kalıyor. Ancak, hani "ılımlı İslam, Müslüman demokrasi" denerek cümle aleme örnek gösterilme hikayesi var ya... Bir başka açıdan örneklik, belki de "kendi etnik problemi"ni demokratikleşme ve ekonomik, sosyal, kültürel adaletle aşmış bir ülke ile mümkün. Bu açıdan, eğer bir seçimlik pilav değilse, Murat Karayalçın'ın SHP'sinin, DEHAP (ve küçük sol partiler) ile başlattığı yol arkadaşlığı, etnik ve bölgesel iddiaların ötesinde bir Türkiye oluşumu yaratabilme projesine evrilirse, bu ülkede atılmış en önemli adımlardan biri olabilir. Şu andaki boyutunun da çok ötesinde bir siyasi, toplumsal mana ile. Kıvılcımlı bir bölgede, Türkiye önce kendi bedeninin ve aklı ile ruhunun sağlığını tesis edebilmeli.
|