Diyarbakır'daki Yeşilçam!
Diyarbakır- Aşanlar Film, siz sayın halkımıza iftiharla takdim eder! Orhan Çiftçi'nin oynayıp yönettiği, görüntü yönetmenliğini üstlendiği ve yapımcılığını gerçekleştirdiği "Ape Vizo", yani Palavracı Amca filmi, tüm VCD seyyar marketlerde!
Evet, Diyarbakır ve Van'da çekilip-üretilen ve yerel oyuncuların başrol kestikleri(!) filmlerin fragmanlarındaki durum aynen budur!
Güzel yurdumun güzel insanları, sonunda Diyarbakır ve Van'da, çoktaaan Yeşilçam'larını kurup geliştirdiler, setlerini denkleştirdiler bile.. Hem de rakipsiz, kaygısız!
Ne İstabul yapımları, ne de Holywood prodüksiyonları onlarla boy ölçüşemiyor.. Doğu'nun bütün kentlerinin, bütün meydanlarında, bütün seyyar VCD marketlerinde, en çok satan film onlarınki, en çok ilgi gören, en çok sevileni de.
Şaka yapmıyorum, Urfa işi şarkı, türkü kasetlerine alışmıştık, Amerikan filmlerinin Diyarbakır işi korsan üretimlerine de. Ama kardeşim, kimin aklına gelirdi, kimin fikriydi ki Diyarbakır'ın ortayerine, Van'ın mezralarına, üç ayaklı sehpalar kurulacak, dijital kameralara motor denecek ve mesela "Silvan lisesi okul tiyatrosu"nda az biraz göze girmiş amatör oyunculara süflö verilip saatlerce rol kesilecek, rol alınacak..
Ve Kürtçe filmler, kırıla gidecek, habire çekilecek.! Böylece, Yeşilçam'dan umudunu kesen, yani, İstanbul'da Kürtçe film çekilsin de seyredelim beklentisine giren, Diyarbakırlısı, Vanlısı, Muşlusu, sonunda kendi filmini, kendi üretecek! İşte böylesi hiç duyulmamıştı.
*** Siirt'e, seçim nabzı tutmaya gittik ya, bir ara "nabza" ara verip sokakları dolaşıyoruz..
İyi de yapıyoruz! Siyaset her yerde siyaset nasılsa ya da siyaset palavrası her bölgede aynı!
Sokağı, insanı tanımak her zaman daha keyifli zaten. Neyse, Abdala malum olur ve de kan çeker misali.. Siirt'in kalabalık caddelerinden birinde, VCD satan seyyarın tepesine çöreklendik!
Bakıyorum ne filmler satılıyor, ne tür filmler alınıyor? Bir de ne göreyim! Kürtçe filmler, Kürtçe VCD'ler. Olabilir, İstanbullu uyanık yapımcılar, kimi Türk filmlerinin Kürtçe altyazılısını basıp dağıtıyorlar galiba! dedim!
Ama hayır! Kartonete bir daha, bir daha bakıyorum. Çeken de basan da, dağıtan da, oynayan da, rejisör de, senarist de; Diyarbakır'dan, Van'dan.. Ayniyle vaki, Kürtçe sesli, Kürtçe diyaloglu 90 dakikalık konulu filmler, senaryolar. İşte, şimdi iş değişiyor! Haberciliğimiz depreşiyor!
Hemen oracıkta üç beş satın alıyorum ve VCD arka kapağına ismi, cismi ve cep telefonu yazılan yönetmen ya da prodüktörün numarasını çeviriyorum! Selam selam, aleykümselam!
Diyarbıkır merkezden prodüktör Orhan Çiftçi'yle konuşuyorum, Silvan ilçeden rejisör Sait Alpaslan'la muhabbet ediyorum!
Ve hayatın-sokağın su altında kalan yanlarından biri, yani gerçekler, bir bir ortaya çıkıyor!
Birbirinden cilveli, birbirinden çabalı, birbirinden heyecanlı, ama birbirinden sahici durumlar.
Önce biraz gerilere gidelim! Birkaç zaman önce Meclis'ten Kürtçe dilde, müzik ya da filmlerle ilgili yasal düzenlemeler geçince düğmeye basılıyor.. Diyarbakır ya da Van'da ardı ardına film şirketleri kuruluyor, şirket dediğime bakmayın, Warner Bros sanmayın! İki göz oda bir ofis, bir masa bir de faks.. Bir de vitrinin orta yerinde duran yediyüzelli dolarlık kamera! Başlıyorlar "kendi filmini üret" kampanyasına. Mesela, bir senaryo yazma tekniği kitabından aşırma yöntemle tıpkısının aynısı bir senaryo yazılıyor ve motor deniyor Ape Vizo'ya.
Masalar, duvarda çerçeveler vs.. Adam düşüncelidir! Odaya gün ışığı yansır.. Ve adam birdenbire kalkar ve der ki gibisinden..
Evet evet.. Ape Vizo.. Palavracı Amca demek. Ağa'nın, köy halkını kandırmak ve dolaplarını rahat çevirsin, halk bilinçlenmesin diye köye saldığı yalancı bir tiptir, filmin kahramanı. Bir başka film daha; Wanted.. Yani, Aranıyor. Kahramanının aranmasından ötürü mü, çekim mekanı Van'da olduğu için mi, adı Wanted'dır tam belli değil.. Ve daha pek çok film!
*** Peki, çekimler ne tür yapılıyor, dağıtım hangi yöntemle gerçekleşiyor, denetimden nasıl geçiyor?.. İşte, orada durun!
Şaryo mu? Oldukça pratik.. Hemen Diyarbakır'da bir torna atölyesine gidiliyor ve kaydırak misali bir şaryo elde ediliyor.. İnşaat vinçlerinden bozma bir yöntemle de Diyarbakır usülü jimy jib üretiliyor! Geriye kalıyor oyuncular.. Ya bölgedeki amatör oyunculardan, ya okul tiyatrosunda dikkat çekmiş öğrencilerden ya da bölgeye gelen Yeşilçam ekiplerine yardım eden biraz kamera görmüş figüranlık yapmış, mürekkep yalamış kişilerden seçiliyor tüm aktörler!
Hepsi de pek iyi derecede Kürtçe konuşuyor, hepsi, yönetmene göre iyi iyi rol kesiyor..
Film çekimleri sırasında aksilikler hiç mi olmuyor.. Elbette.. Mesela, seslerde, ışıklarda sorun oluyor; Ama o kadar hata ya da eksik de kadı kızında oluyor! Filmler Kültür Bakanlığı Denetim kuruluna gönderiliyor, denetimden geçiyor vs, bandrol alıyor ve başlanıyor dağıtıma..
Orhan Çiftçi'nin deyimiyle peynir ekmek gibi de satılıyor, çünkü hemen hemen sudan ucuca etiket konuyor!
*** Evet, şimdi Aşanlar Film, yine bir filmin çekimine başladı... Filmin adı, Jana Zırav.. Yani, İnce Sızı.. Gerçek bir olaydan alınan filmin hikayesi oldukça tanıdık.. "Yasak ilişki" kurduğu gerekçesiyle geçen yıl Mardin'de taşlanarak recmedilen Şemse'nin trajik öyküsü. Ama film ekibinin sorunu var.. Senaryoyu yazmışlar, kadın oyuncuyu da bulmuşlar (bölgede oldukça zor çünkü) sıra çekimlere geldiğinde senaryoda bir değişiklik yapmaya karar vermişler.. Çünkü, taş yerine kullanmayı düşündükleri yumurta kapları hafif kalmış, yani taş olmadığı anlaşılıyormuş; bu yüzden filmin kahramınını boğazlayarak öldürmeye karar vermişler. Kanlı görüntüler için de son anda bir çözüm sağlamışlar. Kan rengi bir öksürük şurubuyla herşey hallolmuş! Ve İnce Sızı'ya yerniden motor demişler!
Şimdi gelin bu şakayla karışık yazıyı bir maniyle bitirelim;
Güya Siirt'e çıktık yola! Dedik, seçimler ne ola! Ama gel gör ki, halkın aklı, derdi başka!!!
|