Ve Süreyya... Ve Yücel...
Süreyya Ayhan-Yücel Kop çiftinin fotoğrafına, bir daha, bir daha bakar mısınız? Ne kadar muhteşemler? Ne kadar güzel gülüyorlar Kostümleriyle, takılarıyla,beyazlarıyla lacileriyle, nasıl da sade bir görüntü veriyorlar... Nasıl da samimiler.. Nasıl da sahiciler... Nasıl da mutlular Ve yurdum halkımızın pek de güzel deyimiyle birbirlerine ne de güzel yakışıyorlar öyle değil mi?
*** Duydum ki bugün (14 Şubat-Sevgililer Günü) Amerika'nın Albuquerque kentinde evleniyorlar.. Dost bildiklerinin, düşman bellediklerinin "kem" sözlerine aldırmadan, onca ahlak bekçisinin (güya) "araştırmacı gazeteciliği"ne bakmadan, yıkılmadan ayakta kalarak! Şatafata, protokola, maytaba, havai fişeğe bulaşmadan! En sade ve görkemsiz hazırlanan törenle, dolarlar saçmadan! Ve en "uzak" halleriyle Ama gönülden değil, gözden ırak kalarak! Tabii ki.. Olimpiyatlar'a hazırlanmak için gittikleri ABD'de bulunmaları nedeniyle zorunlu olarak evlerinden, köylerinden, Anadolu'dan uzakta, Çankırı'dan ırakta, ailelerinin gelemeyecekleri bir noktada. Albuquerque kentinde yaşayan bir fizik mühendisi dostlarının evinde.. Ve ne yapmışlar biliyor musunuz? 10 yıldır "emek"le büyüttükleri sevgilerine, şan olsun diye, nikının "Sevgililer Günü"ne denk düşmesini sağlamak istemişler; hatta ve hatta, kaldıkları kentte boş hakim bulamayınca hatırlı dostlarını devreye sokarak komşu kentten bir evlendirme yargıcının dahi getirilmesini sağlamışlar bu günde ısrar ederek.
*** Sahi, aslına bakarsanız, Süreyya Ayhan-Yücel Kop çiftinin bu sevgi ve evlilikle noktalanan durumunda ne çok emek ve çile var.. Büyük şair Ece Ayhan ne demiş zaten.. "Aşk örgütlenmektir. Bir düşünün abiler!" Peki, Selvi Boylum Al Yazmalım filminin finalindeki, o muhteşem tiradı hatırlıyor musunuz? "Sevgi neydi.. Issız akan bir dere, sessiz rüzgar okyanusun kıyısında kum tanesi, portakal çiçeğindeki yağmur damlası. Sevgi emekti.." Ayhan ve Kop, birbirlerine hem romanlara konu olabilecek bir emek verdiler.. Hem örgütlendiler! Ama hem de Hak etmedikleri satırlara, hak etmedikleri bakışlara muhatap oldular ve çile çektiler.. Yani, Süreyya Ayhan, müthiş bir atlet olarak, Yücel Kop da antrenör dolarak zirveye tırmanırken bir yandan da damarlarında akan masumane sevgilerini büyütürken çok ama çok çile yaşadılar Evet evet, kelimenin tam anlamıyla, dibine kadar şairin deyimiyle "hep kahır hep kahır" hissettiler!
*** Süreyya Ayhan, başarıdan başarıya koşarken, "kapalı bir oda"ya tıkıldı ve yüzüne spotlar çevrilerek,"Söyle bakalım, sen nasıl hocanla aşk yaşarsın" diye sordular. Kop'a da aynı odada bir şamar; bir yumruk, bir yumruk! Utanmıyor musun, kendinden küçük birini sevmeye! Süreyya, Avrupa Şampiyonu olduğunun ertesinde "Yücel benim hem antrenörüm, hem sevgilim hem de arkadaşım" dediği için, "korkak sponsorlar"(güya, ahlakçı kesilenlerin tepkilerinden çekinerek) desteklerini çektiler! Başarı, başarı, başarı, her şeye rağmen başarıya koşuyordu Ayhan.. Ama yine de başarıdan çok "haşarı"yla uğraştı kimi kalemler, nasıl olurdu da, antrenörüydü de, olurmuş muydu da gibi safsatalarla uğraştılar.. Kimi kalemler de Yücel Kop'un kül olup gitmiş, mazideki evliliğini sorguladılar, sadece nikcüzdanında kalan eski eşe mikrofon tuttular... Yetmedi, parlamento yani, memleket meselesi yaptılar; soru önergeleri verdiler! Bir "akıllı" milletvekili çıkıp "Sporcu ahlaklı olmalıdır" diye ders vermeye kalktı! Kendi aklına ve ahlakına bakmadan! Tüm bu satırlara, önergelere, sayfalara, demeçlere, dedikodulara hiç aldırmadı Kop ve Ayhan, sessiz kaldı. Madalyalarla yanıt verdi.. Hatta, bu ülkenin birincilik kürsüsüne çıkabilecek, yani "umut veren tek sporcusu" olarak Olimpiyatlar'a hazırlanmak için gittiği Amerika'da, bir sevgililer gününde "gül gibi geçinerek ve evlenerek" de...
*** Neyse İşte, bu yüzden yıllar, yıllardan sonra fotoğraflarına yansıyan mutluluğu çok görmemeli, sevgiyi çok yakıştırmalı ve onlara mutluluk dilemeli. Hele hele inadına yaşadıkları, inadına insan davrandıkları ve inadına "sevgililer günü"nde evlendikleri için çok ama çok alkışlamalı.
|