|
|
Beni yak, kendini yak, her şeyi yak!
Önceleri Sezen Aksu'dan dinlediğimiz sonra da Duman Grubu'nun başarıyla seslendirdiği bir şarkı var: Beni yak, kendini yak, her şeyi yak, diye başlar... Son günlerde gazetelerin manşetine kadar çıkan iki boşanma davası bana bir kez daha bu şarkıyı hatırlattı. Bu seferki kahramanlar, Çapamarka'nın kızları Didem Çapa ile CNR Fuarcılık'ın sahibesi Ceyda (Yazıcıoğlu) Erem hanımlardı. İki hanım da işlerinde son derece başarılı, saygın kişiler... Fakat sonra... Allah kadınların gazabından erkekleri korusun... İkisi birden medya üzerinden eski eşlerine karşı yaylım ateşine başladılar. Başladılar da ne oldu? Bir kere, bu son olay benim teorimi bir kez daha doğruladı: Ya hiç evlenmeyeceksin. Ya da evlendiysen efendi gibi çelişki çıkarmadan duracaksın ve boşanmayacaksın... Geçen hafta gazetelerde yer alan ciddi bir araştırma da beni doğruluyor... Evlilere sormuşlar: "Tekrar dünyaya gelip evlenmeye karar verseydiniz şu anki eşinizle mi evlenirdiniz?" Ankete katılanların yüzde kaçı "Evet!" demiş biliyor musunuz? Yüzde 2,5'u. Yanlış anlaşılmasın diye bir de yazı ile belirtelim: Yüzde ikibuçuk, "Evet, şimdiki eşimle evlenirdim" demiş... Geri kalan yüzde 97,5 ne yapıyor? Bütün evlilikler, "Bizimki başka olacak" diye başlıyor. Metropollere bakarsak durum vahim. Almanya gibi gelişmiş (!) ülkelerde evlenenlerin yüzde 50'si boşanıyor. Bizim metropollerde ise bu rakam yüzde 30... Gerisi durumu idare ediyor... Didem Hanım ile Ceyda Hanım, durumu idare etmeyenlerden... Ya da eşleri idare etmemiş. Bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz şey, iki hanımefendinin geçen hafta tam da iletişim fakültelerinde okutulacak türden bir ders verdikleri:"Kendi krizini kendin nasıl yaratır, itibarını durduk yerde nasıl olumsuz yönde etkilersin" dersi... Didem Hanım boşanalı bir hayli oluyor. Ceyda Hanım'ın boşanma davası ise bir yıldır sürüyormuş. Fakat iki hanım da eşlerine sıkı birer ders vermek için (!) medyayı özel hayatlarının içine sokunca kıyamet kopmuş. Biri çocuğunu kocasına göstermemek için. Diğeri kocasının aşklarını keşfettiği için. Medya öyle diyor... "Seni basına verir rezil ederim" tavrı yeni değildir. Sık sık rastlanır. Ama sonuç hiç değişmez: Hep birlikte rezil olunur... Bundan da en büyük zararı bigünah çocuklar görür. Yaşadıkları örselenmenin yıllar sonrasına hangi izleri bırakacağını bugünden kestirmek kolay değildir. Yani öyle bir hesap ki sonunda kazananı yok. Herkes 'yanıyor' bir şekilde... Kıssadan hisse: Hadi benim teoriyi bir kenara bırakalım; en azından, ya efendi gibi çelişki çıkarmadan duracaksın, ya da efendi gibi boşanacaksın...
|