| |
|
|
Olgaç, Kazancı Bedih ve Yılmaz
Beyoğlun'dan Sıraselviler'e çıkan o ara sokağın üzerindeydi evi. Telsizden duyup gittiğimde artık tamamen yanmış, kara bir iskelet olmuş apartman dairesiydi gördüğüm. Ve o zift karaları arasında Türk sinemasının aydınlık bir emekçisinin, Bilge Olgaç'ın da kömürleştiğini görmüştüm ağlaya zırlaya. O benim de, ben gibi daha bin çok arkadaşında Bilge Ablasıydı.
Bir yanımız bahar Türkiye'nin hem ilk, hem de en çok film çeken kadın yönetmeniydi Bilge Abla. O nefretlik 2 Mart 1994 gecesi henüz 54 yaşındayken, evinde soba devrilmesi sonucu çıkan yangında yaşamını kaybetmişti... O günlerde yeni bir filmi henüz bitirmişti. 'Bir Yanımız Bahar Bahçe'ydi bu film. Ölümünden epey sonra vizyona girdi. Halil Ergün ve Sibel Turnagöl oynamış, düşünce suçundan 18 yıl cezaevinde yatan bir adamın öyküsü anlatılmıştı.
İz bırakmak Cenazesi kaldırılırken Yeşilçam'ın labirentlerinde gezdirildi tabutu. Halil Ergün son konuşmayı yaptı ardından. Dedi ki: "Yaşarken çok parlak ve değerli izler bıraktı arkasında Bilge Olgaç. Keşke hepimiz böyle izler bırakabilsek arkadaşlar..."
Yuh yuuuhh!.. Şimdi tekrar bakalım olaya. Neden öldü Bilge Abla. Yangından. Yangın niye çıktı? Sobadan. Soba neredeydi? Bilge Abla'nın evinde. İşte burada duralım ve sesimizin yettiğince kocaman bir "Yuuuuhhh" çekelim. Bilge Olgaç'ın, meslek hayatı boyunca bir çok ödülü oldu. 1970'de Adana Altın Koza Film Yarışması'nda, 'Linç' isimli filmi 3. en iyi film ödülünü kazandı. 1984'de, 21. Altın Portakal Festivali'nde 'Kaşık Düşmanı' isimli filmiyle iki ödül birden aldı. En iyi senaryo ve 3. en iyi film ödülünü 'Kaşık Düşmanı' filmiyle aldı. 7. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali'nde en iyi film ödülü ve basın ödülü sahibi oldu. Çoğunun senaryosunu kendisinin yazdığı 33 filmi bulunuyordu Bilge Olgaç'ın.
Herkesin payı Ve sobalı bir evde oturuyordu bu değerli kadın. Çekilen yuh kime mi demiştiniz. Kendi payına herkese, hepimize. Ve aradan 10 yıl geçti. Yine sobadan bir ölüm, yine değerli bir sanatçının bu kez yanına hayat yoldaşını da alarak çıktığı kahırlı bir yitiklik öyküsü. Kazancı Bedih gibi bir üstad, pirlerin piri bir kompedan katalitik zehirinden ölüyor bu kez. Yine yuhlanacak bir durum ve hedef belli yine. Siz, biz, hepimiz.
Yılmaz Erdoğan'dan Yılmaz Erdoğan'la dertleştik geçen gün. Bunu aynen böyle anlattım ona. Bir yuh da o çekti kendine ve herkeslere. Dedi ki: "Kazancı Bedih belki bir şeyler kazandı maddi olarak. Kimbilir belki de kazanamadı olur ya. Ama bu türden değerlere gelecek güvencesini kendi akılları, öngörüleri, tasarruf çabaları vermemeli sadece. Birileri de onun katalitik sobalı bir evde oturmaması gerektiğini hissedip, duyumsayıp bir şeyler yapmalı..."
|