Manda duygusuna hoşgörü
Mustafa Kemal Sivas Kongresi'nde iken İstanbul'dan gelen 10 Ağustos 1919 tarihli bir mektupta şu cümleyi okur: "Filipin gibi vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kadir asri bir makine haline koyan Amerika, bu hususta çok işimize geliyor." İmza Halide Edip Adıvar.. Bugün de bizi "asri (modern) bir makine" yapacak AB var. Adıvar, manda duygusunun ne ilk, ne son kurbanı.. Kaldı ki bu kaderi aşmış, öyle veya böyle Milli Mücadele Kahramanları arasında yer almış.. Manda duygusu 85 yıl boyunca fazla bir değişime uğramadı. O yüzden yeni manda duygusu kurbanlarının da özgürlük onurunu keşfedebilecekleri umulur. Bu onur, siyasi-afaki bir böbürleniş yöntemi değil; fikri, ilmi, iktisadi, siyasi, ahlaki özgürlüğün bütünleştiği sağlıklı birey izzeti, yeryüzünün birinci sınıf sakini olma duygusudur. Hamaseti horlayarak gelenekçi değerleri aşağılayanların küresel tafraları, bu duygudan yoksunluklarını gizleyemez. Ayrıca hamaset henüz aşılmış bir ihtiyaç da değildir. Güvenlikle ilintili her mesleki eğitim hamaset mayasıyla yürütülür. Bu İsviçre için bile böyledir. Kahramanlığa özendirme olmadan asker ve polis eğitilip yetiştirilemez. Manda duygusu kurbanları maalesef bu boyuttaki değerleri aşağılamada fena küstahlaştıkları için, hem oluşturdukları Beyaz Türk cemaati, hem de toplumun geneli adına ağır bir belanın bilerek veya bilmeyerek mimarlığını yapıyorlar.
Kediyi duvara tırmandırmak Allah saklasın, bu, Türkiye'nin içine sürüklenebileceği ilk büyük ırkçı nefret kanalıdır. Elbette, toplumun gövdesi ile kendi arasında aidiyet bağı kuramayan, ortak bilinç geliştiremeyen kişi güçlü bir vatan duygusu ve bağımsızlık heyecanı yaşayamaz. Gövde ile bütünleşememiş, üstelik mutlu azınlık şartlarında büyüyüp gelişmiş insan uzun vadeli milli stratejik kaygıları ciddiye alamaz. Mutlu azınlık karşıtları buna alışmalı ve manda duygusu kurbanlarından en çok ne bekleyebileceklerini doğru tespit etmelidirler. Bu da, toplumun gövdesine hakaret küstahlığından vazgeçilmesidir. Bu küstahlık aşılmazsa, yukarıda ürpertiyle zikrettiğim ilk büyük ırkçı nefret kanalı kaçınılmaz bir bela halini alacaktır. Böyle bir nefret kanalı ülkeyi fena sarsar ama en çok mutlu azınlık kaybeder. Dün ile bugünün farkını görmeye çalışalım: Bu millet eskiden de mutlu azınlık tarafından aşağılanırdı, bugün de aşağılanıyor. Gövde, "etrak-ı bi idrak" (idraksiz Türkler) diye hakaret yerdi. Hatta doğrudan padişaha bile idraksiz Türkler'in hiçbir mevki ve makama getirilmemeleri tavsiye edilebilirdi. Dün gövdeden beslenenler idraksiz Türkler küfrünü savururdu, şimdikiler de hamaseti horlarken aslında Türklüğü ve milli bilinç talebini aşağılıyorlar. Fark, dünkü-bugünkü manda duygusu kurbanlarında veya gövdede değil, kitlelerin bilgilenme şartlarında..
Küresel dayısız da yaşanır Dün "etrak-ı bi idrak" küfründen belki isyancı Celali bile habersizdi! Oysa bugün Beyaz Türk cemaati, aynı manda duygusu ile, 1919'ların ABD'sinin yerine AB'yi koyarken, gövdeye hakareti sürdürüyor. Irkçı nefret kanalını geliştiren dinamik bu. Beyaz Türk cemaatinden dostları olan bir vatandaş sıfatıyla bu nefretin aşılmasını çok önemsiyorum. Karakter itibariyle en tiksindiğim şey manda duygusu iken, bu duyguyu seçkinci yaşantı ve yaklaşımlarıyla örtmeye çalışan kadroları da toplumun bir gerçeği olarak benimseyebiliyorum. Bunu kolaylaştıran yöntem de zaman zaman kendimi onların yerine koymaya, manda duygusu altında hayal etmeye çalışmak.. Böyle olunca iyimserliği sürdürecek farklar keşfedilebilir. O zaman mesela dünün mandacılığı ile bugünkünü ayırabilirsiniz. Dün doğrudan ABD yönetimine girmeyi istemek manda duygusunun gereğiydi ama bugün AB üyeliğini istemek aynı şey değil. Bugünkü manda duygusu, AB üyesi olamamayı "tarihin sonu" saymaktır. Beyaz Türk cemaatine ve ayrıca bölücü dalga oluşturanlara yönelik ırkçı nefret kanalının en azından derinleşmesini önlemeliyiz. Bunun için, Mustafa Kemal gibi karakteri bağımsızlık olan birinin manda duygusu telkin eden Adıvar'a gösterebildiği hoşgörüyü anlamak lazım. Bugünün manda duygusu kurbanları da Adıvar'ın dönüşümünü incelemeli.. Hem kendi selametleri, hem ülkenin esenliği için..
|