Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
* Türkçe dışındaki dillere anayasada özgürlük nasıl sağlanabilir?
Şöyle diyebilirsiniz: Eğitim ve öğretim dili Türkçedir. Türkçeden başka dillerde yapılacak eğitim ve öğretim yasayla düzenlenir. Türkçeden başka anadil olamaz yorumunu yapmamıza imkan veren bir ifadeyi anayasadan çıkartmamız lazımdır. Bu ifade çağın gereklerine, demokrasinin icaplarına, özgürlükler düzenine ve bugün anladığımız standartlara ve ölçülere uymamaktadır. Bu inkarcılıkla paralel. Şimdi Anayasada 3. maddede resmi dil başlığı varken, maddenin yazımında "Devletin dili Türkçedir" deniyor. Burada maddenin yazımında da bir problem var. Karışıklıklar oluyor. Ama hiç karışıklığın olmadığı işler var, 367 kararında olduğu gibi! TBMM'nin 367 kişiyle toplanmasını gerektiren hiçbir kural olmadığı halde Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanı seçimi için 4 turda da 367 milletvekili bulunması gerektiği gibi bir karar verdi. Maddelerin nasıl yazıldığı da nasıl kavrandığı da önemli.

BAŞÖRTÜSÜ ÇELİŞKİSİ

* Başörtüsüne izin veren bir anayasa değişikliği mümkün mü?
Başörtüsü ile ilgili mesele tam bir kilitlenme içinde. Şöyle bir durum var. Eğitim temel haktır. Anayasamıza göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlandırılabilir. Halbuki Türkiye'de durum böyle değil. Yüksek Öğretim Kanunu'na göre ek 17. maddeye bakarsanız, yüksek öğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. Anayasaya göre de sınırlama yok. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin ek 17. maddenin iptaliyle ilgili 1991'de yaptığı yorum var, 'buradaki serbest ifadesi başörtüsünü içine almaz' diyor. 'Çünkü ben 1989'da türban serbestisini getiren bir anayasa maddesi değişikliğini iptal ederken türbanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu söyledim dolayısıyla serbestlik ifadesi türbanı kapsamaz' diyor. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı da Anayasa Mahkemesi'nin bu kararından kaynaklanıyor.

ANAYASA VE MİLLETİN RUHU ÖRTÜŞMÜYOR!

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, anayasaların olağanüstü dönemler dışında da yapılması ve milletin ruhuyla örtüşmesi gerektiğini söylüyor.

* Siz anayasa değiştirme şansını bu Meclis'te görebiliyor musunuz?
Normalleşme süreçlerinde ya da ara rejim dışında kalan zamanlarda tümden anayasa değişiminin örneğini Türk siyaset kurumu henüz veremedi. Katılımcı anayasa yapamadı. Yani konjonktürel siyasetin sıcak gündemi dışında kalan geleceği düzenleyen serin alanlara, ortak alanlara yönelik bir proje geliştiremedi siyaset kurumu. Niye bütün anayasalar olağanüstü dönemlerde yapılsın ki! Partiler bu konuda konsensüs oluşturabilmeli. Tabanda bu var. Yukarıdaki gerilim aşağıya yansımıyor. Bir partinin değiştirme gücü var ama uzlaşmalı anayasa çok önemli. Anayasanın toplumsal meşruiyeti bakımından uzlaşma temeli, oydaşma çok önemli tabii. Niye benim anayasam millet tarafından hazırlanan bir anayasa olmasın ki.

* Birçok anayasa tasarısı var. Bunlar birbirleriyle çelişen tasarılar mıydı?
Hayır. Şöyle söyleyeyim: Barolar Birliği'nin yaptığı tasarı ile CHP'yi, öbür parti ile bizimkisini alın büyük farklar yoktur. Aslında o anlamda onları bir uzlaşma verisi olarak ele almak mümkündür. Uzlaşılmayan noktalar çok az olur. Burada konjonktürel siyasetin sıcak gündemine tutsak düşmemek lazımdır. Bir şey öbürünü de yok ediyor. Kutsal devlet diye bir şey var mı? Kaldırdık onu 1995 değişikliğiyle.

* Peki bugüne kadar yapılan değişikliklerle anayasanın ruhu değişti mi?
Onca anayasa değişikliğine, bizzat dört tanesinde bulundum, ikisinin mimarlarından sayılırım. Anayasanın ruhu ile milletin ortak aklının, ruhunun örtüştüğünü kabul etmiyorum. Bunun kriteri şu. Zannediyorum Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin değiştirildiği Meclis oturumunda bir konuşmam var. Diyorum ki: Benim bayrağım demeyen bir vatandaş gördünüz mü? Benim vatanım demeyen bir vatandaş gördünüz mü? Peki benim anayasam diyen bir vatandaş gördünüz mü? Bütün mesele o. Benim anayasam diyecek! Anayasa çok önemli. Ama millet yapacak onu. Ben yapmayacağım, öbürü yapmayacak. Partiler, anayasa yapıcı dinamiklerdir. Ama uzlaşma önemli. Anayasaları millet yapmalı.