Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
Yeni bir anayasa konusunda hukukçulara göre "Ne yapmalı"nın yanıtı belli. Güçlük, "Nasıl yapmalı"nın yanıtında. Sorun ağırlıkla Kurucu Meclis"te düğümleniyor. Hukukçular bunu şart bulmasa da konsensüsün temeli görüyor. Kiminin çekincesi siyasi iktidara olan güvensizlik, kimi güvensizliği açıkça belirtmese de toplumun yeni anayasayı bu şekilde benimseyebileceğine işaret ediyor. Hukukçulara iki temel soru sorduk: Yeni bir anayasa mı yapılmalı, yoksa mevcut olanda dar veya geniş kapsamlı değişiklikler yeterli mi? Herkes sivil anayasada mutabıkken neden bir türlü masanın etrafında oturulup da yeni anayasa veya mevcutta, talepleri karşılayacak kapsamda bir değişiklik yapılamıyor? İşte aldığımız yanıtlar:

ÖNCE GÜVEN
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu - Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Türkiye'de yeni anayasa arayışı, 1990'lı yılların başında somutlaştı. Şu halde, yeni anayasa yolunda yaklaşık 20 yıllık bir deneyim ve birikim var. 1987'de başlayan ve yakın zamana kadar süren anayasa değişiklikleri ve iyileştirme çalışmaları, 1982 metnini -insan hakları ve demokrasi hedefinde- belli ölçüde başkalaştırdı. Bununla birlikte, anayasanın hukuk devletine yabancı özü ve yine hukuk devletini zedeleyen kuralları yürürlükte. Bu nedenle anayasa tümden yenilenmeli. Yeni bir anayasa konusunda iki yönlü zorluk bulunuyor. Hukuki ve siyasal. Hukuki, çünkü 1982 Anayasası, hem usul hem de içerik bakımından katı bir metin. Değişiklik süreci oldukça karmaşık; ne var ki, usule ilişkin emredici bütün kurallara uyulsa da değiştirilemeyecek hükümler alanı da hayli geniştir. Siyasal zorluk, daha baskın olup bu da hukuki güçlüğü pekiştirici bir etkiye sahip. Bunun nedeni, demokrasinin temel ilkesi olan "güven" yokluğu veya eksikliği. Bu olumsuzluk, anayasayı değiştirme yetkisine sahip siyasal aktörlerde oldukça belirgin olup, bu gerilimli ortam, yurttaşların anayasal açılım üzerine umudunu zayıflatmış bulunuyor.

İKLİM DEĞİŞMELİ
Özdemir Özok - Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Türkiye Barolar Birliği olarak öncelikli isteğimiz; gerçekten hukukun üstünlüğüne, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir hukuk devleti için yepyeni bir anayasa yapılmasıdır. Bunu önceki yıllarda hazırladığımız anayasa taslağında da ortaya koyduk. Ancak özellikle 2002 seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi tablo bu ortamı ortadan kaldırdı. Türkiye bugün kaynayan cadı kazanı gibi. Toplumun önündeki barikatları ortadan kaldıracak bir ortamın bulunmadığını görüyoruz. Tabii ki bu görüşümüzün oluşmasında Anayasa Mahkemesi'nin mevcut siyasi parti için yapmış olduğu "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma" tanımı da etkilidir. Bu tespit, toplumda zaten yıpranmış olan güven ortamını bütünüyle zedeledi. Öncelikle bu güven sorununun aşılması gerekir. Bunun için de siyasi iktidarın cumhuriyetin temel niteliklerini benimsemesi ve bunu göstermesi gerekir. İktidar ve muhalefet arasında nasıl sert iklim var. Bunun güven iklimine dönüştürülmesi gerekir. Herkes kendi küçük adacıklarındaki alanları koruma ihtiyacı duyuyor. Bunun aşılabilmesi için öncelikle siyasal iktidarın adım atması ve yüreğinin geniş olması gerekir.

KURUCU MECLİS ŞART
Sami Selçuk - Yargıtay Onursal Başkanı
Bu anayasa, özü gereğince düzeltilmesi olanaksız bir anayasadır. Çünkü anayasalar, devlet gücünü sınırlamak ve devlete karşı güçsüz olan bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için yapılır. 1982 Anayasası, bunların tersini yapmıştır. Bu özellik her maddeye sinmiştir. Bu yüzden yeni bir anayasa yapılması zorunludur. Yeni bir anayasa yapma fikrinin neden yaşama geçirilemediğine gelince; çünkü herkes kendi anayasasını yapmak istiyor. Bunun biricik yolu; toplumun her kesiminin temsil edildiği bir Kurucu Meclise, yeni anayasayı yaptırmaktır. Bu meclis ve başkaca bütün meclisler anayasayı ancak değiştirebilir, yepyeni bir anayasa için Kurucu Meclis gerekir.

EĞER İYİ NİYET OLURSA...
Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu - Anayasa Mahkemesi eski Üyesi
Anayasalar, toplum sözleşmeleridir. Bu nedenle geniş kapsamlı veya yeni anayasa için konsensüs, asgari koşullarda uzlaşma sağlanması gerekir. Ne için anayasa değişikliği yapacağınız önemli. AB'ye giriş için yapacaksanız belki çerçevesi belli tutulmuş bir değişiklik gerekebilir. Daha dar değişiklik de yapabilirsiniz ama her durumda da anayasanın kendi içindeki uyumu bozulabilir. Bu nedenle bana göre, yeni bir anayasa gerekir. Bunun tabii ki koşulları var ve en önemlisi Kurucu Keclis oluşturulması. Kurucu niteliği olmayan bir meclis de yeni anayasa yapabilir ama konsensüs için o Kurucu Meclisin oluşturulması gerekir. Bugünkü siyasi ve sosyal ortamda yeni anayasa yapılamaması veya kapsamı geniş değişiklikler gerçekleştirilememesinin nedeni siyasi partilerin Cumhuriyet ve kurumlarına bakış farklılığından kaynaklanıyor. Aşmanın yolu da anayasa değişikliğine inanan bir siyasi iktidarın anayasa yapıcı meclis oluşturması gerekir. Öncelikle her kesim ne yapmak istediğini iyi belirlemedi. İyi niyet olursa yeni anayasa da kapsamlı değişiklik de yapılabilir.