kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Bu kadar kötü olma

OLKAN ÖZYURT
10.04.2009
Onu Parmaklıklar Ardında'daki kötücül başgardiyan Ekrem olarak tanıdık. Cengiz Bozkurt'la, Pazar: Bir Ticaret Masalıfilmini vesile edip konuşunca, ortaya bakın neler çıktı. Independent'a manşet olacak kadar sıkı bir eylemci, sahne âşığı ve sürprizlerle dolu bir insan kendisi..
Cengiz Bozkurt ismine mutlaka bir yerlerde rastlamışısınızdır. Kâh bir tiyatro oyununda, kâh dizilerde ya da bir filmde birden karşınıza çıkması an meselesi. Nedir hikâyesi diye, kaç zamandır takibe aldığımız Cengiz Bozkurt şu sıralar pek meşhur. atv'de yayımlanan Parmaklıklar Ardında dizisindeki başgardiyan Ekrem rolü yurdum insanı tarafından pek sevildi.
Aslında gaddar bir gardiyan Ekrem ama mizacında hoşa giden bir sevimlilik yok değil. Onun için yekten nefret edemiyorsunuz. Bunun için olsa gerek Sinop'ta çekilen dizinin ziyaretçileri Ekrem'i görmeye gelince önden 'seni boğmaya geldik,' dese de arkasından fotoğraf çektirecek kadar bağırlarına basıyorlarmış.
Ama Bozkurt'un hikayesi bambaşka... O sandığımızdan daha ünlüymüş meğer. Hatta Independent'a manşet olacak kadar. Bir su sişesi ile 30 polise kafa tutması İngiltere'de vakti zamanında olay olmuş! Bu dikbaşlılığı ona reklam dünyasının da kapıları açmış. Ama hayatın cilvesi bu durumdan kendisinin yıllar sonra haberi olmuş.
Kısaca hikâyesini özetlersek... Aslen solcu, sonra ODTÜ'de tiyatroya bulaşıyor, Barcelona hayalleri kurarken yolu Londra'ya düşüyor. Rahat durmuyor Londra'da, okumak ve çalışmanın dışında hem aktivist olarak mücadele ediyor hem de Mehmet Ergen'le tiyatro açıyor. 2004'te Türkiye'ye gelince ondan haberimiz oluyor. Yerinden duramaz haliyle sürekli bir projenin içerisinde yer alıyor.
Bu hafta vizyona giren ve rol aldığı Pazar: Bir Ticaret Masalı'nı vesile edip bir araya geldiğimizde cezaevinden yeni çıkmış gibi bir hali vardı. "Hayırdır," dedik "16 Ağustos'tan beri bu dördüncü çıkışım cezaevinden," dedi... Sonra da birlikte geçmişin bir muhasebini çıkardık.

- Parmaklıklar Ardında dizisinde hani gaddar bir gardiyan teyzemiz vardı. Sonra o gitti en az onun kadar gaddar Ekrem geldi. Neden böyle bir devir - teslim oldu?
- Başgardiyan Gülten'i canlandıran Zehra Alptürk diziyi bırakınca, dizide onun boşluğunu dolduracak kötü bir başgardiyan arıyorlardı beni buldular. Dizinin yönetmen yardımcılarından Deniz, beni önermiş. Onunla Kırık Kanatlar'da çalışmıştık. Orada yine Ekrem'e benzer kötü ama sevimli bir eşkıyayı oynuyordum. El sıkıştık. 16 Ağustos'ta başladık. İşte bu dördüncü çıkışım cezaevinden. Kaç zamandır cezaevinde kalıyorum. Betonların, soğuğun arasında yatıyorum, Allah seni inandırsın.

- Ama Ekrem pek bir sevildi. Ziyaretçiler falan geliyormuş sete sizi görmeye.
- Sağolsun bağırlarına bastı insanlar beni. Samsun, Tokat, Amasya gibi çevre illerden 'seni boğmaya geldik' diye geliyorlar. Tabii hemen ben onlardan önce Ekrem'i kötülemeye başlıyorum.
Şaşırıyorlar ama hal böyle olunca benim Ekrem olmadığımı anlıyorlar. İşte sonrasında fotoğraf çektirecek kadar samimi oluyoruz.

ERDOĞAN'IN KORUMALARINDAN GÖZDAĞI
- Nasihat edenler var mı?
- Olmaz mı? Zaten arkamdan "Eko," diye bağırıyorlarsa anlıyorum ki, kızmakla birlikte karakteri seviyorlar da.
İşte "Aliye'ye zulmetme, bu kadar kötü olma," gibi nasihatlar edip gidiyorlar.
Hatta yerel seçimlerden önce Başbakan Tayyip Erdoğan Sinop'ta mitinge gelince, korumaları da Ekrem'i görmeye sete geldi. Hepsi maşallah izbandut gibi arkadaşlardı. "Seni dövmeye geldik," diye söze girince bir an korkmadım desem yalan olur. İşte aralarına aldılar yine muhabbet ettik. Sonra birlikte fotoğraf çektirdik ve gittiler. Fotoğraf çektirirken hafif gergin bir ifade olabilir suratımda, kusura bakmasınlar.

- Bilirsiniz, yurdum insanı öyle yok karaktermiş, yok oyunculukmuş dinlemez tepkisini koyuverir bir anda.
Sinop'ta mazallah başınıza bir şey gelmedi ya?
- Bu diziyi Sinop'ta çekmemiz benim için büyük şans oldu. Belki başka bir yerde çekseydik şimdiye kadar çoktan sopayı yemiştim. Sinoplular çok efendi ve cool insanlar. Allahtan onlar oyuncu ile canlandırdığı karakterin farklı olduğu biliyorlar. Öyle ünlülerin peşinde dolaşan insanlar değiller. Selam veriyorlar, başarılı bulduklarını söylüyorlar.

- Mahkûmlardan nasıl tepkiler geliyor?
- Sinop Cumhuriyet Savcısı çok sevdiğimiz bir abimiz. Gelip bizi ziyaret ediyor, halimizi hatırımızı soruyor. O mesela gelip ısrarla "Seni mahkûmlar çok istiyor, mutlaka seni götüreceğim," dedi. Ben de "Tabii tabii götüreceksin beni oraya, atacaksın ortalarına parçalayacaklar beni," deyip teklifi kabul ettim. Yok, bu işin şakası ama erkek mahkûmlar beni istemişler.
Ben de gidip mutlaka onları ziyaret edeceğim. Ama gerçek bir gardiyanla tanıştım.
Bayrampaşa'da çalışmış. O, "Sen, anlattığınız hikayelerin uydurma olduğunu düşünme. Yeni mahkûmlar koğuşa gelince onlara yapılan muamele dizidekiyle aynı. Mesela bizde bir Alman mahkûm vardı o bizim bir gardiyanla işi pişirdi, kadın hamile kaldı," dedi. O zaman anladım ki senaristlerimiz gerçeklerden iyi besleniyormuş.
Haberin fotoğrafları