kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Ümit Şahin, çevre konusunda Türkiye’nin geleceğine karamsar bakıyor.

Bir şey yapmazsak çok yakında sonumuz gelecek

SONAT BAHAR
20.02.2009
Türkiye nihayet Kyoto anlaşmasını imzaladı ama Yeşiller Partisi Türkiye E. Sözcüsü Ümit Şahin'e göre küresel ısınma krizi çözülmüş değil. Şahin: "Devlete ve bireylere büyük sorumluluklar yüklenmesi gerekiyor. Herkes yaşam tarzını bir daha gözden geçirmeli," diyor..
2005 yılından itibaren 'Türkiye Kyoto'ya imza atsın,' diyerek imza kampanyası yürüttü, mitingler düzenledi, kampanyalar organize etti. Yeşiller Partisi Türkiye Eş Sözcüsü Ümit Şahin'den söz ediyorum. Şahin'in sonunda istediği oldu ve Türkiye Kyoto Protokolü'ne imza attı. Peki Kyoto'nın imzalanması hayatımızda ne tür değişikliklere yol açacak, açması gerekiyor? Bunları Ümit Şahin'le konuştuk:

- Kyoto'ya biz niye imza attık?
-
Kyoto'nun amacı iklim değişikliğine neden olan, kömür, petrol, doğalgazın yakılmasının sonucu oluşan karbondioksit ve metan gibi sera gazlarını kısıtlamayı öngören ve bazı ülkeler için bağlayıcı hedefler koyan bir anlaşma.

- Küresel ısınmada en büyük sorumluluk ABD'nin ama onlar imzalamıyor...
- Kyoto'ya yüzde yüz uyulmuş olsa bile iklim değişikliği durmaz.
Kyoto zararlı gaz salımını ortalama yüzde 5 azaltın der ama bunun çok üstünde yüzde 70'ler civarında azaltma gerekiyor. ABD'nin de girmemesi iyice yetersiz hale getiriyor. Bush dönemi bitti.
Obama, Amerika'nın tavrını değiştireceğini söylüyor. ABD imzalamıyor argümanı çöktü.

- Türkiye iklim değişikliğindeki sorumluluğunu kabul etti, inkârdan vazgeçti, peki hazır mı?
-
Kyoto, daha az kömür ve daha az petrol, daha az doğalgaz kullanmak demektir. Bunu yapmaya niyetli değilsek Kyoto Protokolü'ndeki maddeleri başaramazsınız.
Bu anlamda Türkiye hazır değil ama hazır olmayacağı anlamına gelmez. Çok zor da değil.

- Bu noktada eleştiriler hep sanayiye darbe vuracağı yönünde...
- Türkiye'nin sanayileşmesini tamamlamadığı söylemi bir ezber.
Türkiye batının düştüğü hatalara düşerek sanayileşmesini tamamlarsa ilerde başı çok büyük belaya girecek. Eğer Türkiye şu anda gerekli politika değişikliklerini yapıp, emisyonlarını azaltmaya başlamazsa ve bu hızla arttırmaya devam ederse ki, Türkiye emisyonlarını dünya rekoru düzeyinde artırdı, hedef değerlere ulaşamaz. On sene sonrasından bahsediyorum, Türkiye çıkmaz sokağa girer.

- Nedir bu çıkmaz sokak?
-
On sene sonra tekrar masaya oturduğumuzda çok dezavantajlı duruma düşeriz ve tüm yapılan çimento fabrikaları, termik santraller elimizde kalır çalıştıramayız. Şu deniyorsa kabul: 'Biz uluslararası toplumun parçası olmaktan vazgeçtik. Kuzey Kore gibi kendi içimize çekileceğiz, uluslararası hiçbir anlaşmayı takmayız,' deniyorsa o zaman diyeceğim hiçbir şey yok.

DİKKAT: SAVAŞLAR BAŞLAYABİLİR

- Herkes Kyoto'ya imzayı attığında bu anlaşma küresel ısınmaya ne boyutta bir çözüm olacak?
-
Küresel ısınmayı durdurmak istiyorsanız çok radikal önlemler almak zorundasınız. Öyle Kyoto'yla olacak iş değil. Açıkçası söylenen 2050'ye kadar mevcut emisyonların yüzde 90 civarında azaltılması gerektiği. Tamamen karbonsuz, kömürden, petrolden, doğalgazdan uzak bir ekonomi kurmamız gerekiyor. Aksi takdirde küresel ısınmayı durdurmak mümkün değil. Böyle bir ekonomi kurulmazsa, dünya on yıl içinde geri dönüşü olmayan bir noktaya girecek ve bu yüzyılın sonunda insan yaşamının mümkün olamayacağı kadar sıcak bir gezegen olacak. Kısa bir süre içinde açlık, gıda krizi ve su krizleri ortaya çıkacak.
Dünyada çok büyük savaşlara yol açabilir.

- Bunu çevre adına bir çaba olarak algılayanlar var. Aslında bu insanoğlunu kurtarma çabası değil mi?
- Kendimizi ve çocuklarımızı, dikkat edin artık torunlarımızı bile değil, kurtarmak adına yapılan şeyler bunlar. Bu bir varoluş sorunu.