kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Tomris Giritlioğlu'nun yönettiği Güz Sancısı 6-7 Eylül Olayları'nı anlatıyor.

Beyazperde resmi tarihi yalanlıyor

OLKAN ÖZYURT SABAH
24.01.2009
Türk sinemasında 2000'li yıllarda çekilen filmler resmi tarihe alternatif bir tarih perspektifi sunmaya başladı. Son yıllarda çekilen pek çok yapım, unutturulan ya da resmi tarihin gündemine girmeyen kimi olay ve hikâyelerin tekrar gündeme gelmesine vesile oluyor..
6-7 Eylül Olayları 1955'te yaşanmış sonra da unutturulmuş bir 'olay' sanılsa da, aslında izlerinin toplumsal belleğimize kazındığını, kuşaktan kuşağa aktarıldığını söylemek mümkün. Tomris Giritlioğlu'nun yönettiği ve geçen cuma gösterime giren Güz Sancısı filmi de bunun fakında ve bir taraftan 6-7 Eylül Olayları'nın nasıl gerçekleştiğini, arkasındaki organizasyonu anlatırken diğer taraftan bu tür olaylar karşısında seyirci kalmamamız gerektiğini vurguluyor. Bir film, toplumsal refleklerimiz üzerinde ne kadar etkili olur bilinmez ama Türk filmleri epeydir resmi tarihin unutturmak istediği ya da hiç gündemine almadığı kimi olayları beyazperdeye taşıyarak alternatif bir tarih sunuyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş sürecinden başlayarak (Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?) Susurluk sonrası (Filler ve Çimen) ortaya dökülen devlet mafya siyaset ilişkilerine kadar, geniş bir zaman yelpazesinde sinemacılar adeta resmi tarihi didikleyip duruyor. Çoğu yaşanmış gerçek hikâyelere dayanan bu filmleri izleyince insanın aklına acaba bazı gerçekler bizden saklanıyor mu sorusu da düşmüyor değil.
Mustafa (Can Dündar): Mustafa Kemal Atatürk'ü insani yönleriyle ele alan, Can Dündar'ın tartışma yaratan belgeseli, ulu önderle ilgili kimi bilinmeyenleri ortaya çıkarmış ve onun da bir insan olduğunu göstermişti. Resmi tarihin Atatürk'ü koruyup kollayan ve zaman içerisinde bir mite dönüştüren tavrına karşı, Dündar alternatif bir portre sunuyordu. Belgeselle aynı adı taşıyan çeşitli belgelerin yazışmaların, haritaların ve Atatürk'ün kendi el yazısından mektupların yer aldığı kitabın da yeni piyasaya çıktığını hatırlatalım.
Devrim Arabaları (Tolga Örnek): Belgesel kökenli yönetmen Tolga Örnek Türkiye'nin ilk arabası Devrim'i, mucize bir sürede, 120 günde yapan 20 mühendisin yaşadıklarını anlatarak, aslen bir başarısızlık olarak tarihe kazınan Devrim projesinin bir başarı öyküsü olduğunu gösteriyordu. Devrim adlı arabasının hâlâ çalıştığını da belirtelim.
120 (Özcan Eren, Murat Saraçoğlu): Tarihi başarıları genel olarak tarihi kişiliklerin başarısı olarak algılayan ve aktaran resmi tarihin aksine 120 filmi, 1. Dünya Savaşı'nın hemen başında Van'da 120 çocuğun fedakarlığını antarak isimsiz kahramanlara bir saygı duruşu sergiledi.
Filler ve Çimen (Derviş Zaim): Susurluk kazasıyla ortaya çıkan 'devletmafya- siyaset' üçgenindeki ilişkilerin nasıl kurulduğundan ve işlediğinden feyz alan yönetmen Derviş Zaim filminde derin ilişkilerin ve çıkar gruplarının ülke yönetimindeki etkilerine dikkat çekiyordu.
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (Ezel Akay): Genel olarak mizahçı iktidar ilişkisini eşeleyen filmin Osmanlı'nın kuruluş sürecine dair sunduğu tablo dikkat çekicidir. Film, Osmanlı'nın çokkültürlü yapısının nasıl filizlendiği, özellikle Osmanlı yöneticilerinin, devletin tebasının etnik yapısıyla bir problemi olmadığı gerçeğini ortaya koyuyordu.
Salkım Hanım'ın Taneleri (Tomris Giritlioğlu): Film, 1942 ve 1943 yılında dönemin hükümetinin olağanüstü savaş şartlarını bahane edip aslen gayrimüslimlerin ellerindeki sermameyi ele geçirip millileştirme amacıyla çıkarılan Varlık Vergisi'nin yarattığı dramı anlatmıştı. Çoktan unutulmuş bu olay, film vizyona girince tekrar tartışmalara neden oldu ve dönemin hükümetinin yanlış bir uygulamaya imza attığı sonucunda uzlaşıldı.
Haberin fotoğrafları