kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Teşvik!

Hak-İş Konfederasyonu'na bağlı Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Yusuf Engin dün hayli sert ifadelerin yer aldığı bir açıklama yaptı. Konu: Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in hafta içinde 100 işadamıyla birlikte çıktığı Mısır gezisi.
Engin şöyle dedi: "Tüzmen'e Mısır'ın değil Türkiye'nin bir bakanı olduğunu, Mısır'ın ihracatını ve istihdamını artırmak yerine Türkiye'ye yatırımları çekmek ve istihdamını artırmak gibi sorumlulukları bulunduğunu tekrar tekrar hatırlatmak mecburiyetiyle karşı karşıya kalmak bizim için son derece üzücüdür."
Metindeki "Tekrar tekrar" ibaresi boşuna değil; Engin 2 yıl önce yine bugünlerde de bir açıklama yapmıştı. Konu: Yine Tüzmen'in 170 işadamı eşliğindeki Mısır gezisi.
O açıklamada da şöyle deniyordu: "Tüzmen, Mısır'ın değil, Türkiye'nin ihracat ve yatırımını geliştirmek, işsizlik sorunlarını çözmekle görevlidir." Tekstil işkolundaki önemli sendikalardan birinin bu çıkışı ne anlama geliyor? Açalım.
Üç yıl kadar önce Türkiye ile Mısır arasında Mısır'da bir "Türk sanayi bölgesi" kurulmasını öngören bir protokol imzalandı. Bu bölgede yatırım yapacak -başını tekstilcilerin çektiği- Türk girişimcilere çok düşük bedelle arsa sağlanacaktı. Mısır başka avantajlar da sunuyordu: Vergi ve sigorta primi kolaylığı, ucuz işgücü, elektrik, doğalgaz ve akaryakıt gibi...
Tüzmen, 2007'deki gezisinde bu imkânlardan yararlanıp Mısır'a yatırım yapan bazı tekstilcilerin tesislerinin de kurdelalarını kesti. Bu hafta yaptığı gezide ise, hizmete giren "Türk sanayi bölgesi"nde Türk fabrikalarının nasıl mantar gibi bittiğini gözlemledi.
Sayıları hiç de küçümsenecek gibi değil. Mısır kaynaklarına göre, tekstil sektöründeki (Özellikle hazır giyim) Türk tesislerinin sayısı 50'yi buldu. Yapılan yatırım ise 1 milyar doları aştı. 2010 sonuna kadar bu rakamın 2 milyar doları geçeceği tahmin ediliyor. Bir rakam daha: Türk yatırımcılar şimdiden 25 bini aşkın Mısırlı'ya sağladılar. Kutlarız.

Yatırım mı, yoksa taşınma mı?
Ancak sorun şu: Mısır'da Türk teksil fabrikaları açılırken, Türkiye'dekiler kapanıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, küresel kriz nedeniyle kilit vurulan tekstil işletmelerinin sayısının 2007 sonu itibariyle 598'e ulaştığını bildirdi. Öz İplik-İş'in raporunda ise son 3 yılda 10 bin işletmenin şalter indirdiği, sadece 2008'de 60 bini aşkın tekstil işçisinin sokağa konulduğu, bu yıl sayının bir milyona ulaşabileceği belirtildi.
Sakın yanlış anlaşılmasın; Türk girişimçilerin yurtdışında yatırım yapmalarına elbette destekliyoruz.
Ancak yurtdışında yatırım yapılması ile Türkiye'deki tesislerin yurtdışına taşınması farklı konular. Hele bu taşınmanın Öz İplik-İş Genel Başkanı Yusuf Engin'in ifadesiyle "Devletin öncülüğüyle ve desteğiyle" yapılması konuya bambaşka boyutlar yüklüyor. Hele hele kriz döneminde bu tür adres değişiklikleri ateşe benzin dökmekten farksız hale geliyor.
Evet, hükümet tekstil tesislerinin taşınmasını aslında teşvik ediyor. Ama Batı illerinden Doğu'ya! Yılbaşında yürürlüğe giren ve 2014'e kadar geçerli olacak "Eylem Planı"na göre, Batı'daki fabrikalarını Doğu'ya nakledeceklere bir dizi destek sağlanacak: KDV istisnası, sosyal güvenlik işveren primlerinde ve gelir, kurumlar vergilerinde indirim, faizsiz kredi, taşınma giderlerine katkı gibi.
İnsan bir an için "Bu Eylem Planı'nda imzası bulunan Tüzmen acaba Doğu'yu Mısır olarak mı yorumladı" diye kuşkuya kapılıyor ama değil. Mısır'a yatırımları ve taşınmaları bilinçli, kararlı ve de ısrarlı olarak özendiriyor. Nereden mi biliyoruz? 2007 yılındaki Mısır gezisine getirilen eleştirilere verdiği yanıttan: "Balonun uçma prensibi, ağırlık atmaktır. Başka türlü yükselemezsiniz. Türkiye'deki atıl kapasitenin yurtdışında yatırıma dönüşmesi, ekonomimize önemli katkılar getirir."
Sadece bir "Ayrıntı"yı hatırlatmakla yetinelim: Balondaki ağırlıkları, yani safraları atın ama içindeki gazın basıncını artırmadan. Çünkü balon bir patlarsa, açığa çıkacak tehlikeleri, tehditleri kimse kolay kolay göğüsleyemez!