kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞİRİN SEVER

Dikkat! 'Issız Adam' ağlatır

Aşk hikayeleri de ayrılık hikayeleri de hep birbirine benzer. Ama oturur yine de kitaplarını okur, filmlerini izler, anlatan varsa dinleriz hep... Üç aşağı beş yukarı aynı olsalar da; hepsinde ayrı bir tat, ayrı bir ayrıntı, bizi o hikayeye yaklaştıran başka bi'şeyler mutlaka buluruz. İşte bu da öyle bir şey.. Vasat/fakir ana ocağından çıkmış, İstanbul'da hatırı sayılır gurme aşçılardan birine dönüşmüş Alper'in hikayesi bu. İyi bir gelir, haz duyduğu bir meslek, Galata'da bohem bir hayat, her gece 'parayla' seviştiği kadınlar... Ancak... Eskiye, annesine, ailesine uzaklaşmış; yalnız, mutsuz, huzursuz. Doğru dürüst ilişki kuramıyor. İşine de gelmiyor, bağlanmak istemiyor kimseye... Ta ki Ada'yla karşılaşıncaya kadar... Ada ona bağlanmayı, birine değer vermeyi, paylaşmayı, ilişki yaşamayı, 'gerçek sevişmeyi', sevdiği insanın tenine dokunmayı öğretiyor. Ama ne oluyor? Bir şekilde hayatla bağları kopmuş, beyni kısa sigorta yapmış beyefendi, onu terk ediyor! Acı çekiyor, ağlıyor, geberiyor aşkından ama birlikte olamıyor sevdiği tek kadınla. Şimdi bu nedir arkadaşlar? Hayatta hiç karşınıza çıkmamış bir senaryo mudur? Hayır! O zaman 'Issız Adam' filmini olağanüstü sıcak bir film yapan, geceyarısı 12 seansında erkeklerin bile çaktırmadan gözyaşlarını silmelerini sağlayan nedir? Çağan Irmak'ın anlatmaktaki ustalığıdır! Eleştirmenler, Türk Sinema'sının 'Love Story'si demiş bu film için, hiç de haksız değiller. Öyle bir şey yapmış ki Irmak, siz birden o adamı anlamaya, derdi nedir çözmeye, empati kurmaya, 'biz nasıl yaşıyoruz peki' diye kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Sanat dediğin de budur herhalde. Asmalı Konak'ın film versiyonu başka ellere geçtiği zaman ne hale dönüştüğünü görüp notunu vermiş, 'Babam ve Oğlum'u izledikten sonra da netletmiş biriyim Çağan Irmak konusunda: Bu adam ne çekerse izlerim; denizden babam çıksa yerim misali. Bir kere her şeyi bir kenara bırakın; filmde olağanüstü Beyoğlu ve Galata görüntüleri var. Kamerasıyla harikalar yaratmış Çağan Irmak. Tüylerinizi diken diken eden, Hümeyra ve Nil Burak 45'liklerindeki şarkılar var. Filmin fon şarkısı Michel Fugain'in 'Une Belle Histoire'ı ise filmi izlemeniz için başlı başına bir neden. Başrollerdeki Melis Birkan ve Cemal Hünal da abartısız, sakin, doğal oyunculuklarıyla övgüyü hak ediyorlar. Bu hafta kendiniz içini yapacağınız ilk şey bu filmi izlemek olsun lütfen.