kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

ABD medyasının İslam algısı

KAYA GENÇ - KİTAP
06.10.2008
Edward Said, Medyada İslam'da 'havalı' basın kuruluşlarının türlü çıkarlar uğruna 'İslam' deyip kendi amaçları için kullandıkları hayaletin nasıl oluştuğunu anlatıyor..
En parlak kitaplarından Şarkiyatçılık için yazdığı '25 Yıl Sonra' başlıklı önsözde, 2003 yılında ölen Kudüs doğumlu yazar Edward Said, kendini 'edebiyat alanında çalışan bir hümanist' olarak tarif etmişti. O, 'önde gelen fikirleri geç on sekizinci yüzyıl ve erken on dokuzuncu yüzyılda oluşmuş karşılaştırmalı edebiyat alanında 40 sene önce eğitim görecek denli yaşını başını almış biri'dir. Medyada İslam isimli kitapta okurlara İslam hakkında yaratılmış ideolojik yanılsamaları anlatan da en temelde bu karakterdir: Hayatını edebiyatları karşılaştırmalı olarak incelemeye vakfetmiş bir hümanist. Aysun Babacan, varolsun, çok başarılı bir çeviriye imza atmış. Said'in cümleleri her zaman olduğu gibi bilgi ve ironi yüklü ve orijinali 1981 yılında yayımlanmış kitabının 250 sayfalık Türkçe çevirisinde 'İslam' hakkında yaratılmış söylemler hem tekrar ediliyor hem de bu söylemlerle alay ediliyor. Şarkiyatçılık'ta İngiliz ve Fransızların 1798'de Napolyon'un Mısır'ı işgalinden itibaren merak kisvesi altında farklı ekonomik ve siyasi çıkarlara hizmet eden bir Şark imgesini nasıl yarattıklarını anlatmıştı. Burada ise konu Amerikan medyası. Çünkü yirminci yüzyılda dünyaya hükmeden imparatorluk değişmiş ve Amerika olmuştur. Said imparatorluğun yurttaşlarının Şark hakkındaki başlıca bilgi kaynaklarının gazete, televizyon ve radyolar olduğu tespitini yaptıktan sonra 1979'da İranlı öğrencilerin Tahran'da Amerikan Sefareti'ni basıp burada çalışan görevlileri tutsak etmesinin bu mecralarda nasıl temsil edildiğine bakıyor. Aylar boyunca bu dönemde yapılmış yayınları inceleyen Said, New York Times, New Republic, Times, Newsweek gibi önde gelen gazete ve dergilerin, eski bir geleneği sürdürerek Ortadoğu'yu bir geri kalmış, medeniyete kafası basmayan ilkel zavallılar diyarı olarak resmedişine bir güzel ayar vermiş. En büyük düşmanı ise bizde pek çok seveni, hayranı bulunan 'emekli Princeton profesörü' Bernard Lewis. Onun bir makalesinde ilk defa ifadesini bulan medeniyetler çatışması hikâyesinin medyada nasıl hazırlandığını, New York Times'ın Bağdat bürosunda çalışan elemanlarına ödediği süper yüksek maaşlardan yaptığı insanı şaşkına çeviren ideolojik çarpıtmalara bir analizini sunarak Said nefes kesici bir üslupla gösteriyor. Medyada İslam, sonbaharın ruhuna uygun, ağırbaşlı, yer yer sıkıcı ve çok önemli bir kitap. Yazarı kendinden hiçbir biçimde dindar olmayan ama dindarları anlayan biri olarak bahsediyor. Medyada temsil edildiği haliyle İslam ise, Avrupa ve Amerika'nın kendi değerlerinin karşıtlarını belirleyerek oluşturduğu bir şey, bir hayalet. Aynı hayaletle biz de kaç zamandır hayali bir savaş içindeyiz, böyle bir kitap savaştığımız şeyi analiz etmek için mükemmel bir fırsattır. Medyada İslam, Edward Said, Çeviren: Aysun Babacan, Metis, 254 s., 16 YTL.
Haberin fotoğrafları