kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Kılıçdaroğlu ve Fırat kozlarını paylaşıyor

SABAH İNTERNET
Giriş Saati : 25.09.2008 14:27
Güncelleme : 25.09.2008 17:40
Yeni Haber
CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat arasında beklenen "Büyük düello" başladı.

Oturumu yöneten Gazeteci Uğur Dündar, "Şimdiye kadar kullandıkları üslup kendilerine pek yakıştıramadığım bir üsluptu. Meclis tarihinde, demokrasi tarihinde ilk kez yapılacak bu oturumu, zihinlerde oluşan soru işaretlerinin kaldırılmaması adına yapıyoruz. Üslüp konusunda burda sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Meclis çatısı altına yakışır bir tartışma olacaktır" dedi.

Tartışma konuları karşılıklı iddialarla sınırlı olacak. Dışarıdan soru alınmayacak.

*FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

Konuşmaya önce başlayan Fırat, "Belirli bir adap dışına çıkmayacağız. Bazıları hayal kırıklığına uğrayabilir" dedi.

Kılıçdaroğlu da konuşmasına Fırat'a ve Dündar'a teşekkürle başladı.
Kılıçdaroğlu, "Bu toplantıda tüyü bitmemiş yetimin hakkının nasıl arandığını göreceğiz" diye konuştu.



Uğur Dündar ilk sözü, Fırat'la ilgili ilk iddiayı ortaya atan Kılıçdaroğlu'a verdi. Kılıçdaroğlu söze, Fırat'ın geçen yıl ortak olduğu MENAS şirketinin hayali ihracatı iddiasını dile getirerek başladı.

"SÖYLEDİĞİM HERŞEYİN BELGESİ VAR"

Sözlerine "Yaşamım boyunca kimseye iftira atmadım" sözleriyle başlayan Kılıçdaroğlu, iddialarını şöyle sürdürdü:

"Söylediğim her şey bir belgeye bağlıdır. Bu belgenin orijinali bulunur. Hepiniz hatırlarsınız Şaban Dişli olayını gündeme getirdiğimde 'Kılıçdaroğlu iftira atıyor' dendi, Deniz Feneri'nde de öyle oldu. Dolayısıyla söylediğim her şey doğru ve belgesi var.

Şimdi size bir belge göçteriyorum, Bu belge başbakanlığa yazılan bir ihbar dilekçesi, 3. maddesi adı geçen kontrolörün mesleğe girişteki servet beyanı ile şimdiki servet beyanı arasında fark olduğu ve mal varlığını eşi ve çocukları üzerine geçirdiğidir.

Dengir Mir fırat bu dilekçeyi yazarken çok düşünmüştür. Başbakanlık bu dilekçeyi alıyor. Bu dilekçe sadece gümrük kontrolünü şikayet etmek için mi yazılmış, hayır.

Bu dilekçe Ukrayna hükümeti TC. Gümrük Müdürlüğü'ne yazı yazıyor ve MENAS şirketinin faturalarının sahte olabileceğini ve incelenmesini istiyor. Bu olay üzerine Fırat başbakanlığa şikayet ediyor ve Tayyip Erdoğan onay çıkarıyor. Ve inceleniyor. Bu kontrolör arkadaşın yedi sülalesi inceleniyor. Ve sonuç olarak müfettişliğinizce soruşturma yapılmasına gerek yoktu deniyor ve Recep Tayyip Erdoğan da onaylıyor.

Değerli arkadaşlarım sizin malvarlığınızda Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndan iki müfettişin çıkardığı sonuç, bu ihbar dilekçesinin fiyasko olduğu. Şikayetçi ben değilim. Sadece bu yetiyor mu? Fırat arkadaşımız bu arkadaşımızı görevini kötüye kullanmaktan mahkemeye verdi.

Düzenlemiş olduğuı raporla müşteki Dengir Mir Fırat'ın kişiliğini hedef almıştır. Bunların iddiadan öteye gitmediği ve sanığın bu kasıtla hareket ettiği anlaşılmıştır. Şeklinde bir karara varılmıştır.

Şimdi değerli arkadaşlarım kim müfteridir kim değildir. Benim söylediğimöin hepsi doğru çıktı. Sayın Fırat bu dava duruyor dedi ama sonuçlandı. Telefon ettik hemen düzeltildi.

Değerli arkadaşlarım bir politikacının her sözü düzeltilecekse o zaman hiç konuşmamalı. Öncelikle belgelerimizi toplamalıyız öyle konuşmalıyız.

Dengir fıratın bana yönelik muhbir suçlamasının doğru olmadığını ve muhatabının kim olduğunu size bırakıyorum."

Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık 9 dakika süren iddiasının ardından Uğur Dündar sözü Dengir Mir Mehmet Fırat'a verdi.

"MUHBİR DEĞİL MÜFTERİ"

Fırat sözlerine, Kılıçdaroğlu'na muhbir değil müfteri dediğini hatırlatarak başladı. "Muhbir ihbar edendir müfteri iftira atandır" diyen Fırat konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Birincisi sayın Kılıçdaroğlu bir iddiada bulundu. Benim şirketimin hayali ihracat yaptığı ve benim ortağı olduğum bir şirketin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı. Ben siyasetçiliğin dışında bir vatandaşım ve TC anayasasının her vatandaşa verdiği hak ve yetkileri kullanıyorum.

Bir şey sormak istiyorum bu raporu hazırlayan kişi Diyarbakır CHP aday adayı idi. Bunu neden yaptığına sonra geleceğim. Benim hakkımdaki iddia haksızdır, şikayet hakkının yetkili mercilerce kullanılması gerekir. Yalnız belli bir kısmı okunuyor bu belgenin. Bu belge ne diyor başbakanlık teftiş kurulu belgesi, mal beyanı yolunda bir sürtüşme oluyor ve de haksız yere beni suçlandığı için nedenleri açıklanıyor. Demek ki ben hakkımı kullanıyorum tahkikat yapılıyor, sorumlu bulunuyor ve mahkemeye sevkediliyor.

Bu raporu da veriyorum, o raporu bir kez daha okursa memnun olacağım. Adı geçen şahıs eşi ve kendisi Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor. Diyor ki sayın Fırat bu ihbarlarla bizim şahsi menfaatlerimizi zedelemiştir ve dava açılıyor. Davalı Dengir Mir Fırat, dava manevi tazminat. Anayasal hak arama özgürlüğü sınırsız değildir. Yani kişi istediği şahsı sırf başkasını zorlamak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın yerinde kullanıldığının bilinmesi için şikayet edenin mahkeme kararı aranıyorsa dört beş isim, mahkeme kararı da burada, aynı şeyi burada görecektir. Bu mesele benimle çok fazla ilgil değildir."


"İDDİA İSPATLANIRSA İSTİFA EDERİM"
Araya girip "Önce siz hayali ihracat yapan şirkete ortak olmadığınızı ve bu davanın nasıl sonuçlandığını izah edin" diyen Dündar'a Fırat'ın yanıtı, "İddia edeni dinleyelim ispat etsin benim de kendisine sözüm var eğer ispat edebilirse istifamı sunacağım" şeklinde oldu.

İddiaları ispatlayacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Sorum şuydu: Dengir Mir Fırat'ın ortağı olduğu MENAS şirketi hayali ihracat yaptı mı yapmadı mı? Sayın Fırat da böyle bir şey yoktur varsa istifamı veririm dedi.

MENAS ihracat yapıyor yaptığı için de devletten teşvik alıyorlar. Bir olay oluyor ihracat yapılıyor. Fakat ihracattan sonra beklenen dövizler Türkiye'ye gelmiyor. Hazineden bir arkadaş Orhan Tur hazine kontrolörü olayı soruşturuyor. Düzenlediği rapor sonucunda ihracat yapılmış gösteriliyor ama Türkiye'ye dışarıdan döviz gelmiyor. Türkiye içinden topluyorlar Mersin Serbest Bölge'den. Dışarıdan gelmiş gibi gösterip ihracat teşvikini alıyorlar. İddia bu.

Daha sonra bir soruşturma daha açılıyor. Orhan Tur'un raporuna bağlı olalarak. MENAS şirketine soruluyor.

Dava açıldı arkadaşlar. Mersin İdari Mahkemesi'nde. Dava sonucununda ihracata ödenen parasal ihracat teşviklerine dair destekleme fiyat istikrar fonu teşviki gerçekte ihracat yapmadan para transferi yöntemi ile sağlandığı tespit edilmiştir. Mersin İdari Mahkemesi, haklı olarak firma buna itiraz ediyor. Bu da temyiz dilekçesi. 27.12 de veriliyor. Burada MENAS A.Ş. Merkez Bankası ve Dış Ticaret'in eksik ve yanlış soruşturma yaptığı konusuna itiraz ediyoruz. İtiraz Danıştay'a gidiyor ve 10. daire de görüşülüyor.

İhracata ödenen defif primi gerçekte ihracat yapmadan para transferi yapmak suretiyle haksız elde edilmiştir. Danıştay karar usul ve hukuka uygundur ve temyiz isteği kararın bozulmasına yetmediğinden karar onanmıştır.

Fırat bu şirketin yönetim kurulu başkanıdır. Fiilen orada. Müfettiş bunu soruyor. Mersin Ticaret Memurları Raporu'nda adı geçen ticaret memurluğunun cevabi yazısı incelenmiş ve yönetim kurulu üyelerinin Dengir Mir Fırat ve Gürüz olduğuna karar verilmiştir" diye konuştu.



"KONTROLÖR CHP ADAY ADAYI"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu iddialarından sonra Uğur Dündar sözü Fırat'a bıraktı ve "Kendinizi anlattığınıza tatmin olana kadar konuşabilirsiniz. Süre sınırınız yok" dedi.

Fırat da kendini savunmaya raporu hazırlayan kişinin CHP aday adayı olduğunu söyleyerek başladı ve şöyle devam etti:

"Bu müfettişin raporunu okuyorum. Nedense sayın Kılıçdaroğlu eksik okudu. Firmanın diğer ortakları Dengir Mir Fırat münevver Fırat olması itibariyle aile şirketi olan, bu sağlanan çıkarın firma.

İkincisi bu soruşturma raporu devletin bütün kademelerine ve Mersin Cumhuriyet Başsevcılığına gidiyor. Savcılık inceliyor ve kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor. Bu dosyanın içinde var ama hüküm kısmını okuyorum. Yani takipsizlik kararı veriliyor.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, kovuşturmaya yer olmadığı anlaşılmış olduğundan, şikayetçi Mersin Gümrük Müdürlüğü'nün yaptığı itirazın reddine karar verilmiştir. Bu Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına karşı yapılan itiraz. Savcılık kovuşturmaya yer yoktur diyor bir itiraz ediliyor. Sonra yine mahkeme de aynı kararı alıyor. Türk yargısına güvenilmiyor mu? Her vatandaşa niye sen bunu şikayet ettin? Benim temel hakkımdan vazgeçerdim. Ben kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı sundum. Buraya o dosyaları da koydum. Eğer alırlarsa bunun orijinali ve fotokopisi orada.

Bakın siyaset yapıyoruz. Siyaset dürüstlüktür. Delillere dayanmadan bir kişiye. ben o şirketin yönetim kurulu üyesi değilim. Milletvekili olduğumdan itibaren kuruldan çekildim. Lütfen o dosyadan inceleyin.1993'te kurulan şirketin o tarihten sonraki yönetim kurullarının nasıl değiştiği görülüyor. Eğer ben bu olay olduğu tarihte yönetim kurulu üyesi isem hakldıır. Bunu ona müfettiş yazdırıyor. Ben o tarihte sadece şirketin ortağıyım. Bu karar da da açık ve net olarak yer almıştır. İsterseniz okuyayım.

Bu kadar ciddi bir işlem yaparken bir araştırma yapmalı. Acaba bu bizim müfettiş bu raporu düzenledi ama sonucu ne oldu. Bunun mutlaka bir sonucu olmalı. Mahkemeye gitmiştir ve sekiz dokuz yer dolaşmıştır. Bir tanesi de Mersin Cumhuriyet Savcılığı. Eğer Mersin Cumhuriyet Savcılığı'ndan bu hükmün ne olduğunu sorsaydı bu belgeler eline geçerdi ve bu iddiada bulunmazdı. Bu belgeler beni suçlamasında haksız olduğunu gösteriyor. Ben dedim ki hiçbir şeyi mahkeme kararı olmadan karşı iddiada bulunmayacağım. Mahkeme kararı var. Bunu tasdik eden savcılık kararı var. Bu Mersin Cumhuriyet Savcılığınca yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair belge. Verilen karar da buırada. Yani bu yapılan iddia asılsız, çirkin ve hukuken de geçersiz bir iddadır. Ben inanıyorum ki bu dosya incelendikten sonra benden özür dilenecektir."

"ELMALARLA ARMUTLAR KARIŞTIRILIYOR"

Mersin Cumhuriyet Savcılığı'nın takipsizlik kararıyla ilgili belgelerin Fırat tarafından sunulduğunu hatırlatan Dündar sözü Kılıçdaroğlu'na bıraktı. "Birimiz elmalardan burumuz armutlardan bahsediyoruz" diyen Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Ben bu rapordan bahsetmiyorum. O rapor aklanmış ben ondan söz etmiyorum. Bu dosya kaçakçılığın takibi ile ilgili. Evet savcılık takipsizlik kararı verdi ama ne için? Dosya zaman aşaımına uğradığı için. Eğer iki bürokrat bir dosyayı zamanaşımına uğratırsa siz geri dönüp bunun hesabını sormaz mısınız ama hesap sorulmuyor zamanaşımına uğratanlar terfi ettiriliyor.

Ben şunu söyledim: Hazine kontrolörü Orhan Tur beyin yazdığı rapordur size yazının da tarih ve numarasını vereyim. Olay kesinlikle şu rapora dayanıyor 24 ekim 2000/ 144 sayılı rapor. Sayın Fırat siz iktidardasınız lütfen bu raporu gazeteci arkadaşlarımıza dağıtın. Orda hayali ihracatın tüm boyutlarını göreceksiniz. Buraya girmek istemedi bu başka bir rapor. Bu da o müfettişin raporu değil. Bu iki raporu düzenleyen arkadaşların CHP ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bu raporda müfettiş menasın ingiltereye gönderdiği malları soruyor. İngiliz gümrük memurları firmaya bakıyorlar. Firmanın hakkında incelemenin yapıldığı, maalesef bu şirketin varolduğuna dair herhangi bir bilginin bulunmadığı, bu nedenler de faturaların kontrolünün yapılmasının mümkün olmadığı bunu İngiliz gümrük memurları söylüyor. Demek ki ben hayali ihracatı söylerken 24 Ekim'de raporu düzenleyen arkadaşın, ve Dengir Mir Fırat'ın da yönetim kurulu üyesi olduğunu söylüyorum. 98'de bu görevden ayrılmış, 99'da değil. Ama 98 ve öncesinde yapılan hayali ihracatlar var ve o sırada da Fırat yönetim kurulu başkanıydı.

Ceza davaları Yargıtay'da sonuçlanır, para davaları Danıştay'da sonuçlanır. Ben Danıştay'ın kararını okudum çok açık ve net."

"ŞUÇ İŞLENDİĞİ TARİHTE YÖNETİMDE DEĞİLDİM"

Kılıçdaroğlu'nun lafı dolandırdığını ve farklı yerlere getirdiğini savunan Fırat, kendini savunmaya şöyle devam etti:

"Bu raporda bahsedilen mal nereye gidiyordu, Ukrayna. Şimdi neredeyiz, İngiltereye. Danıştay kararını göstereyim. Danıştay 10. Dairesi 2003 tarihinde olan ihracattan bahsediyor. Peki 2003'te yapılmış bir ihracatı Danıştay nasıl görüp karara bağlamış. İsterseniz bunu çoğaltıp basın mensuplarına dağıtalım.

Bir de zamanaşımı meselesi var. Çok ayıp. Çünkü burada ben okuyabilirdim ama okumayın dendi. İhracata ait Türkiye'deki yerli bir firma ile Ukrayna'daki firma arasındaki ihracatın herhangi bir uygunsuzluk teşkil etmediği. Şüphelilerden Dengir Mir Fırat'ın suç tarihi itibariyle yönetimde olmaması. Abdulkadir Gürüz dışındakilerin işlemlerle ilgili olmaması.

Alıcı adresi olarak adı geçen firma adına hareket edilmesinden kaynaklandığı söyleniyor ve devam ediyor.

Peki burada zamanaşımından bu davanın düştüğüne dair bir ibare var mı?
Bu belge kendisine sunuldu. Zamanaşımından hayali şeyler, siz şu karar diyeceksiniz başka bir kararı göstereceksiniz sonra da kalkıp mürür zamandan dava kapatılmıştır diyeceksiniz. Lütfen insanlarımızı aldatmayalım. En azından bir özür borcunuz varsa söyler kalkar gidersiniz. Hangi konuyu getirmek istiyorsanız istediğiniz yerde istediğiniz zaman tartışmaya hazırım. Lütfen sahte belge göstermeyin ve yalan beyanda bulunmayın. Burada bir zamanaşımı yok. Cumhuriyet Baş Savcısı soruşturmaya yer olmadığına karar veriyor.

Şimdi kalkıp bunlar mutlaka yargıya gitmiştir ve neticeleniş olması lazımdır. Bu konuda takdiri sizlere bırakıyorum. Ama bundan sonra böyle olmasın. Evrak sağlanacaksa bunun bir tanesi bana bir tanesi de basın mensuplarına sağlanır. Klılıçdaroğlu lütfen bu davayı ve elinizdeki belgeyi inceleyin. Bir ilişki varsa söyleyin."

DÜNDAR: ZİHİNLER NETLEŞMEDİ

Politikacıların söyledikleri ve sunulan belgelerin zihinleri netleştirmek yerine iyice kafa karıştırdığını söyleyen Uğur Dündar, her iki politikacının elindeki belgelerin de incelenmesi için medya mensuplarına dağıtılmasını talep etti.

Ortada farklı 3 rapor olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "MENAS'LA ilgili 3 rapor var. Biri 2000, İkinci 16.6.2004, 3. dosya 06.12.2006. Benim hayali ihracatla ilgili tespit ettiğim rapor 24 Ekim 2000'deki rapordur. Bu rapor Maliye Bakanlığı'na gitti. İddia, fıratın ortağı olduğu menas şirketi hayali ihracat yaptı mı yapmadı mı. 2000'deki rapor yaptı diyor. Hayali ihracat var mı yok mu? Ben eski hesap uzmanıyım. Uzun yıllar bu işlerde çalıştım, vergi denetimi yaptım. Ama 24 Ekim 2000 tarihli raporda MENAS'IN hayali ihracat yaptığı kesinleşmiş mahkeme kararıyla. 3. raporu ben bilmiyorum. Ama o raporu da verirse inceleriz. Orda da tabii kesinleşmiş bir mahkeme kararı var. Ona bir şey diyemiyoruz. Raporun tarihi düzenleyen kişi, menasın yaptığı itirazı ve itiraz sonunda mahkemenin verdiği kararı açıkladım."

BELGELER SAHTE İDDİASI

Kılıçdaroğlu'na "Maliye uzmanı olduğunu biliyorum. SSK başkanlığı da yaptığını biliyorum" diye seslenen Fırat, "Peki bana şunu söyleyebilir mi? İlk soruda Başbakan'ın imzasıyla yalanlayacak olan kimdi? Bayram Çolak adında bir arkadaştı. Bu raporu Bayram Çolak'ın düzenlediğini bilmediğine yemin ederse ben inanırım. Size 3 rapor gelecek. Bu raporların birbiriyle ilgisi var mı yok mu? Aynı dava mı? Buradaki esas olan gümrük müsteşarlarının düzenlediği ve benim hakkımda kovuşturmaya gerek olmadığı hakkındaki rapor. Sayın Çolak'ın benim hakkımda düzenlediği raporu biliyor mu bilmiyor mu? O belgeler lütfen gerçek olsun" diye konuştu.



UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI İDDİALARI

Uğur Dündar lafı Fırat'ın ortağı olduğu MENAS şirketinin eroin kaçakçılığı iddialarına getirdi ve iddiayla ilgili belgeleri kamuoyuyla paylaşması için Kılışdaroğlu'na bıraktı. Kılıçdaroğlu da 24 ekim 2000 tarihli raporun müsteşarlıktan alınıp basın mensuplarına dağıtılacağına dair Fırat'tan söz istedi.

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

MENAS'TIN mallarını taşıyan TIR'da 89 kg eroin yakalandı mı yakalanmadı mı? Ne zaman 27 şubat 2008 de. Hiçbir tereddüt yok. Şimdi değerli vatandaşlar, bu olay yayınlandı. 10 mayıs 2008'de. Sayın Fırat oradan ayrıldığını söyledi. Bu olayla ilgili bir şey yapmadık. Bizim sorunumuz değil. Bir süre sonra elime bir belge geçti. Gümrükler Genel Müdürlüğü'ne yazılmış bir belge. Şöyle bir ifade var: Az önce Fırat beraat ettiğini söyledi buna tereddüt yok. Bundan sonra idaremizden sanığın her türlü engelleyici işleminin durdurulması. Bunun anlamı, artık bizi kontrol etmeyin. Biz artık beraat ettik, bizi engellemeyin diyor. Abdulkadir Gürüz'den sonra Dengir Mir Fırat var bu belgenin altında. Peki ben iktidardaki bir partinin genel başkan yardımcısı isem ama yönetim kurulunda değilsim benim adımı gümrük müsteşarlığına yazılan yazıya kim koyabilir? Bu yazıda sadece MENAS olsaydı hiçbir tereddüt yoktu. Sayın Fırat burada siyasi nüfuzunu kullanmıştır."



"FIRAT'IN İSTİFASI İDDİALARDAN SONRA ONAYLANDI"

Kılıçdaroğlu sonrasında basın mensuplarına şu soruyu yöneltti: Sayın Fırat 01.09'da şirketten ayrıldım diyor, sekiz aydan sonra neden notere götürülüyor sizin aklınıza kuşku gelmez mi benim geliyor?

Fırat istifasını ve şirketi bırakma sürecini şöyle açıkladı:

Ben şirketin %30 ortağıydım. Bunun delilleri belgelerin içinde var. Ben şu tarihte hissemin 300 bin Amerikan doları bedelini aldım diyorum bunu yönetim kurulu kararına işliyorlar. Bunun notere gitme nedeni şu, Vatan Gazetesi bu haberiben yurtdışındayken yayınladı. Ankara temsilcmiz bana ulaşıp sordu, ben de MENAS'a telefon ettim, noter tasdikli olarak istifanın Vatan Gazetesine gönderilmesini rica ettim. O tarih ondandır. Ben orada banka havale mektuplarını gösterdim. Hisse satışı ile ilgili. Ben o tarihte sattığımla ilgili 300 bin doların bankadaki hesaplarımda gösteren belgeyi onaylattım. Dolayısıyla ben 01.09 tarihinde ayrıldım. Diyelim ki ben ayrılmadım, MENAS bu işi mi yapıyor; hayır asla. Benim ortağım bir avukat ben de avukatım. Narenciye ürünleri satıyoruz, ihracatçının yaptığı işi biz de yapabiliriz dedik. Gittik artırıma girip bunu satın aldık ve şirket 1993'te kuruldu. 1998'e kadar ben yönetimdeydim. İmza yetkim yoktu ama buna rağmen 1998'de seçime gireceğim için ortağıma ayrılmak istediğimi söyledim. Ortağımla konuşup hisselerimi satmam üzerinde anlaştık, hangi tarihte hesabımıza bu para girdiyse biz de hisselerimizi o tarihte verdik. Bu belgede o gözüküyor.

"BEN BARON DEĞİLİM MİRİM"

Değerli arkadaşlarım bir şey söylerken ayağınız yere basmalı. Sizin TIR yakalandı mı yakalanmadı mı? Kardeşim yılda 1500 TIR gidiyor.

Ben baron değilim bana baron deniyor ben mirim baron değilim, hiçbir zaman haram parayı boğazıma sokamdım. O bakımdan rahatım.

Yapılan bir yoklamada, bu aracın şoförü şüpheli bir şoför kaçakçılık şubesin tarafından takip ediliyor. İddianame hazırlanıyor. Şoför ifade veriyor, ilk yakalandığı andaki ifadesinin aynısını veriyor: Ben Irak'a götürmüştüm dönerken Urfa civarında birileri bana bu yükü yükleyeceklerini ve karşılığında 15 bin Dolar para vereceklerini söylediler ve kimseye söylersen seni öldürürüz diye tehdit ettiler. MENAS'tan herhangi bir kişi ifade vermeye bile çağrılmamıştır. 30 bin kişinin parmak izi alınıyor ve takipsizlik kararı çıkıyor; çünkü olaydaki parmak iziyle ilgisi olmadığı anlaşılıyor. Bunun mesulu patronlar mıdır? Elinizi vicdanınıza koyun. Yapılan aramada araçta esrar ele geçirildiyse bu sizin esrarınız mı oluyor?

"İFTİRA ATMANIN GEREĞİ YOK"

Şimdi siyaset yapıyoruz diye birilerine iftira atmanın gereği yok. Vatan Gazetesinde evet benim resmimi basmışlar doğru arkasını çevirince dengir Fırat 99'da bu şirketten ayrılmıştır deniyor. Yapılan araştırmada bu işin şöför tarafından yapıldığını ve MENAS'ın ilgisi olmadığını söylüyor. Bu belge MENAS'ı ve yönetimi aklayıcı sözler içeriyor. Neden bunun devamını söylemekten çekiniyorsunuz? Aksini iddia etmediğiniz sürece bunun bir karalama mekanizması olduğunu ve bunun sadece bana yönelik değil partinizin temel amacı olduğunu öne süreceğim.

"DÜZGÜN FİRMA ŞÜPHELİ ŞOFÖR ÇALIŞTIRIR MI?"

Kılıçdaroğlu Fırat'ın sözlerini şöyle yanıtladı:

Konuşmaya başlarken siyasete ahlakı katmak için bunu yaptığımızı söyledim. Sayın Fırat şüpheli biriydi dedi şöför için, peki düzgün bir firma neden şüpheli birini çalıştırıyor. MENAS'ın kırmızı hatta alınmasını söyleyen ben değilim MENAS'ın incelenmesini isteyen de ben değilim. Yurtdışından otoriteler bunu istiyor. Sayın Fırat çift fatura kullandıkalrını söyledi, çift fatura olayını siyasette hiç çekinmeden dile getiriyorsanız, felaket bir şey bu? Siyasette ahlaksa ticarette de ahlak olmalıdır. Bizim partimizin tutumu siyasette ahlakı egemen kılmak içindir. Ben Sayın Dişli istifa ettiği zaman şu kürsüde ona teşekkür ettim. Fırat ben bu şirketin ortağı bile olsam ne olur dedi. Geçenler de Japonya'da dağıtılan pirincin küflü olması dolayısyla bir bakan istifa etti. Sayın Fırat benim şöförüm böyle bir şey yapmışsa ben ne yapayım diyor.

"SADECE ÖZÜR DİLEMEK YETERLİ
"

Fırat Kılıçdaroğluna cevaben: Bu kadar şey yapmaya gerek yok sadece bir özür, bu siyaseti belli seviyeye getirmek istiyorsanız öncelikle delillere dayanın. Bakın bizim de elimizde sizinle ilgili bir sürü şey var; ama açıklamadık neden; çünkü delillerimizi henüz toplamadık. Toplayınca açıklayacağız. Eğer istifa gerekiyorsa önce kendi partisini soyanların istifa etmesi gerekir demek istiyorum.

Oturum toplam bir saat 35 dakika sürdü, oturumu yöneten gazeteci Uğur Dündar oturumu şu sözlerle kapattı:

"İki siyasetçi arasındaki bu tartışmayı yansıtmak ve kamuoyunu bilgilendirmek için bu açık oturumu düzenledik. Her iki siyasetçiye de bana duydukları güvenden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Ben yorum yapmıyorum, yorumu siz vatandaşlarımıza ve kamuoyunun engin sağduyusuna bırakıyorum."