kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

TV tartışması neye yarar?

Son anda bir değişiklik olmazsa Fırat ve Kılıçdaroğlu bugün TBMM çatısı altında televizyona çıkacak ve canlı yayında tartışacaklar.
Bu demokratik parlamenter rejimimiz, siyaset anlayışımız ve hukuk düzenimiz açısından feci bir başarısızlıktır.
Çünkü Fırat ve Kılıçdaroğlu bu tartışmayı parti programlarını, projelerini ve siyasi icraatlarını halka daha açık seçik anlatabilmek için yapmayacaklar!
"Sen kaçakçısın" iddiası üzerinden başlayan ve "sen alçak bir müfterisin" karşılığıyla devam eden bir tartışmayı televizyona taşıyacaklar.
Yani belgelerin Meclis'e getirilmesi ve incelenmesiyle başlayıp hukuk yolunun açılmasıyla tamamlanacak bir süreç muhtemelen heyecanlı fakat içi boş bir "TV şovu"na dönüşecek!
Ya da belki televizyon ekranı bir tür "halk mahkemesi" olup çıkacak!
Bu olayda başarılı olan tek kişi var; o da tartışmayı yönetmesi konusunda tarafların güvenini kazanan yılların televizyoncusu Uğur Dündar!
O kadar!
Burada beni asıl ilgilendiren şey ise böylesi tartışmaların ne getirip ne götürdüğü konusu!
Geçmişte de çok ciddi olduğu iddia edilen belgeler ekrandan sallandı, ağızlardan köpükler saçıldı. Ne oldu? Hiç!
Taraflar kendi saflarını pekiştirdiler. Tartışmaya "orta yer"den bakanlar da bir süre taraf tutmuş gibi oldular. Ancak bir süre sonra da ya ekranda söylenenleri unuttular ya da bildiklerini okudular!
Çünkü televizyon tartışılan konuyu değil, tartışmacıları öne çıkartır.
Ekrandaki tartışmacının hali tavrı sözlerinden; konuşma tarzı elindeki belgelerinden daha önemli görünür. Verdikleri izlenimin etkisi tartışmanın ve belgelerin içeriğini ezer.
İletişimcilerin iyi bildiği ve gayet sıradan bir televizyon gerçeğidir bu!
Aslına bakılırsa, ekrana çıkan tartışmacılar da artık bu gerçeği bildikleri için fikirlerinden çok oynadıkları "rol"e ağırlık verirler.
Rolünü iyi oynayan "kazanmış" gözükür. Bazen tam da bu yüzden "doğrular" kaybeder ve farkına bile varmayız.
Birçok gazete "düello" olarak tanımlıyor bugünkü tartışmayı.
Bir iki gazete de olup bitenle hafiften dalgasını geçmek için "maç" yakıştırması yapıyor.
İyi de işin özüne bakarsak...
Biz ne istiyoruz?
Kamuoyu ne istiyor?
Gerçeklerin ortaya çıkmasını mı?
Yoksa taraflardan birinin diğerini vurup işini bitirmesini mi?
Siyasetçiler iş mi yapsın istiyoruz, yoksa her şeyi, hatta yolsuzluk ve kanunsuzluk iddialarını bile bir unvan maçına çevirmelerini mi?
Yazık!