kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
5 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Deniz Seki, en büyük özleminin annelik olduğunu ve dünyaya asla nikahsız bir çocuk getirmeyeceğini söylüyor.

Çocuk için ayrılmamak çok yanlış bahane!

Güncelleme : 05.09.2008 12:11
"Ben nikahsız doğmadım, nikahsız çocuk da yapmam!" diyen Deniz Seki, Harper's Bazaar'a konuştu: Evliliğinden şikayetçiysen ayrılacaksın! Çocuk yüzünden ayrılamamak ya da çocuk için ilişkiye şans vermek de çok ama çok yanlış bir bahane!"..
Basının tüm ilgisinin üzerinde olduğu bir dönemde yeni bir albüm çıkaran Deniz Seki, 'Sahici' adını taşıyan bu albümde, son bir yılda yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Cesur bir kadın olduğunu ve hayattaki en büyük hazinesinin de bu olduğunu söyleyen Seki; Harper's Bazaar dergisine hayatı ve iç dünyasıyla ilgili açıklamalar yaptı...

*DENİZ SEKİ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Hayatta bütün meseleniz aşk galiba, öyle mi?
Ben bir sanatçıyım, aşık olmadan ne şarkı yazabilirim, ne şarkı söyleyebilirim, ne hayattan keyif alabilirim. Sevmek ve sevilmek benim için hayatın anlamı. Çok sevimsiz bir insanda bile mutlaka sevilecek bir yön bulurum. Herkes ve her şey sevgiyle büyür, sevgisizlikle her şey solar gider. Benim için hayatın birinci anlamı bu. Ben çok duygusal, çok derin yaşıyorum. İlla da hayatımda biri olması gerekmiyor. Sevmek, sevilmek insanı hayatın içine sokuyor.

BU İŞ İÇİN DOĞMUŞUM
* Müzik yeteneğinizi geç keşfetmiş olabilir misiniz?
Hayır, geç keşfetmedim, geç başladım bu yola. O da rahmetli babam yüzünden. Ben bu işi yapmak için dünyaya gelmişim. Ya böylesindir ya değil. Sonradan, 'Albüm yaptım' demekle olmuyor bu işler. Bu başka bir ruh. Tanrının sana verdiği özel bir yetenek. Ben bunu çok önce keşfettim ve 11 yaşımda hayatımın tüm kararlarını stratejik olarak vermiştim zaten. Fakat rahmetli babam çok sıkı yönetimi olan bir babaydı, çok sıkı bir ortamda büyüdüm.

* Baskı mı?
Aynen! Bu yüzden, 19 yaşında erken evlilik yaptım. Hiç kimseye tavsiye etmiyorum erken evliliği. İyi ki o dönemde bir çocuğum olmamış, çünkü o zaman benim için çok zor olurdu bu mesleğe başlamak. Ama şunu biliyorum, kişi bir şeyi çok isterse ve gerçekten hedefi belliyse ve doğruysa, onun olmaması için hiçbir sebep yok. Tanrı ve evren sana bunun olması için her türlü yardımı zaten yapıyor.

BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLMELİ
* "Besteci olduğumu gördüğüm an çok heyecanlandım" demişsiniz...
Evet, besteci yönüm yoktu ama o da gelişti. Hayat çok zor aslında (iç çekiyor). Büyüdükçe her şeyi daha kolay halledecekmişsin gibi geliyor ama öyle değil işte. Büyüdükçe sorumlulukların artıyor, olan bitenler insanın kalbine daha çok çizik atıyor. O yüzden büyüdükçe küçüleceksin her anlamda!

* İlk ve son evliliğiniz o mu?
Evet, bir daha evlenmedim. Hayat hikayemde bir yapraktır o, o kadar önemli değil. Evlilik deyince, gönle atılan imza önemli benim için, kağıda atılan değil.

* Sonuçta bir taşı dağdan yukarı doğru itmeye başladınız. Ne zaman, "Galiba oluyor," dediniz?
Ne yapıp edip, bütün imkansızlıklara rağmen, çocukluğumdan beri hayalini kurduğum mesleğe, müziğe başladığımda. Hiçbir zaman yolumdan şaşmadım. Kendi kararlarını kendi veren, kendi şeklini kendi yapan insan, hayatta her zaman ödüllendirilir diye düşünüyorum. Öbür türlü, hayat seni istemediğin bir yere götürebilir. Ha, benim de hayatımda istemediğim şeyler oluyor ama sonuçta buna ben karar verdim. Vebaliyle, günahıyla benimdir.

* Pişmanlıklarınız var mı?
Hiçbir zaman pişman olmadım. Pişman olmayı da hiç sevmem. O zaman yaşadığım her şeye saygısızlık etmiş gibi oluyorum. 'Keşke' lafını hiç kullanmam. Çok çirkin bir laf. Hayatta iki alternatifimiz var: Evet ya da hayır! Ama yine de pişmanlık olmamalı.

* Ama bazen insan, "Ah, neden yaptım bunu?" diyor kendine...
Ben her zaman onun arkasından güzel bir şey geleceğini bildim. Hayatta her şeyin bizim için bir okul ve sınav olduğunu düşünüyorum. Bu hayatta her zaman yaşamak istediklerimi yaşadığımdan, istemeden de olsa hiçbir şeyin içine girmekten korkmadım. Cesur bir kadınım ve hayatta en büyük hazinem bu. İnsanda olması gereken en büyük özellik bu: Cesaret. Çünkü korkular bize sonradan öğretiliyor.

* Peki, işler kötü gittiği zaman en büyük gücü kimden alıyorsunuz?
İçimdeki Deniz'den alıyorum. Bir Deniz daha var içimde...

İÇİM ŞARKI SÖYLEMELİ
* Onu kaybettiğiniz olmadı mı? Ya da içinizdeki gücün orada olduğundan emin olmadığınız?
Bazen çok güçlü olmak aslında çok güçsüz olmaktır. Duruma ve duruşa göre değişir. Güçsüzlük de güçlü olman için çok büyük bir panzehirdir. Bu sonsuzluğa varan bir meslek. Ben ölüp gideceğim ama arkamda bir şeyler kalacak. Geride bir şeyler bırakmak bana güçlü olmamı söylüyor. İçim hep şarkı söylemeli benim. En mutsuz anımda bile mutluluğu müziğimle yakalıyorum.

* Sizi ayakta tutan bu mu?
Evet, beni ayakta tutan bu (içini çekiyor). Bu hayatta benim canımı sıkan neyse, bana şarkı olarak geri dönüyor. Aslında belki de bu hayatı bunun için yaşıyorum. İlginç (duraksıyor). Çünkü bu hayatta bırakamayacağım tek şey bu.

* Acaba işler ters gitse, bütün bunlar olmasa ne olurdu?
Bu bir varsayım. Ama şu var; hiçbir zaman masa başı iş kadını olmadım. Ruhum çok özgür. O özgür ruh içinde çok özel bir şey var. Tanrı'ya bunun için defalarca teşekkür ediyorum. Bir takım şeylerde kendi kendimi azarladığım zaman şunu hatırlıyorum; benim kendimi incitmeye, üzmeye hakkım yok. Kaç tane insana Allah bana bahşettiğini bahşediyor ki?
Haberin fotoğrafları