kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cumartesi SABAH 
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Reklam, biz ve marka

Reklamın anlamı nedir? Bir ürünü bize anlatmak, o ürünle özdeşleşmeyi sağlamak ve insanların o ürünü almalarını, kullanmaları ve bilmelerini sağlamak. Ürün çeşitliliği arttıkça, reklamın önemi de artıyor. Reklamı hazırlayan açısından reklamın güzelliği, özelliği farklı değerlendirme ister. Reklam veren ürün sahibi için etkinliği ön plana geçer. İzleyenler içinse etkilenme düzeyleri ve bu etkilerin yarattıkları... İzleyici kitlesi çocuklar olunca, denetim gerekir. Çocukların isteklerini erteleyememelerini kullanarak, tüketimi artırmak onlar için zararlıyken, ürünü satarsa reklamı yapan ve veren için yararlı olarak görülebilir. Benzer şekilde, hiç fark ettirmeden, doğalmış gibi verilen reklam içerikleri çocukların dünyalarında değişmez yargılar yaratabilmektedir. Örneğin çocuklar, kadının rolü konusunda reklamlardan bilgi alır. Reklamlarda, anneler hep temizlik yapan, mutfaktan çıkmayan ve bundan çok mutlu olan kişidir. Evdeki anne modeliyle çok uyuşmayan bu modeller, çocuk için kargaşa yaratır. Reklamlarda çocukların kullanılması yine tartışılan ve denetlenmesi gereken bir konudur. Son yılların en güzel sloganlarından biriyle başlayan deterjan reklamı hem akılda kalmış hem de anne-çocuk ilişkisine katkıda bulunmaya çalışmıştı. Devamlı temiz olmasını, oynamamasını söyleyek kısıtladığımız çocuklara ve bize bir gerçeği gösteriyordu: Kirlenmek güzeldir. Oysa aynı sloganın son reklamında, bir sürü örümcek adam kıyafetinde çocuk var. Artık sloganında, ilişkinin de önemi kalmamış. Çünkü örümcek adamlar, kirlenmez ve anneleri olmaz. Onlar üstün kahramanlar, bizler ise sıradan anne ve çocuklarız... İzleyici kitlesi büyükler olduğunda, en önemli konu reklamın tüketiciyi yanıltacak bilgi taşımamasıdır. Ama biz bundan daha çok, reklamın başka bölümlerine takılıp, ciddiye almaya başladık. Ürünün gerçekleştireceği söylenenleri yapıp yapmamasından çok, reklamın güldürüsünü ciddiye alır olduk. Reklamların kolaya kaçılarak, popüler kimlikleri kullanıp, dizi filme dönmesi bunu artırdı. Hamamcılar, hemşireler, göz kayması olanlar ve en son meslektaşlarım psikiyatristler, reklamlardan alındılar. Aslında tartışılması gereken, reklamın temsil ettiği marka için ifade ettiği anlamdı. Tartışılan ama gişe yapan bir film kahramanıyla markayı bağdaştırmak, kimin için anlamlı olmuştu? Ben çok güldüm. Kaba, eğitimsiz biri bile sorunlarını çözmek için psikiyatriste gerek olduğunu düşünebiliyorsa bu olumlu bir gelişimdir. Böylece giderleri reklamı yaptıran firma tarafından ödenen bir reklamla hem psikiyatrinin hem de devamı çekileceği beklenen filmin reklamı yapılmış. Marka mı? Sanırım yeni kampanyaları, başka alanlara destek olmak... İzleyici ve tüketici olarak, reklamları okumak gerek: Bize ne anlatıyor? Çocuklarımızı kullanıyor ve geleceklerini etkiliyor mu? Gerisi tüketiciyi etkilememeli. Reklam veren ve yaratan olarak da okumak gerek: Markama ne katıyor? Anlatmak istediğimi aktarıyor mu? Ve en önemlisi akılda kalıyor mu? Tabii en önemlisi: Akılda kalanın kahraman veya içerik olmasını mı tercih etmeli, yoksa markanın mı?