kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Erdoğan AK Parti Grup toplantısında konuştu

Yeni Haber
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörü ve teröristleri, herkesin terk etmeye başladığını belirterek, ''Ya terör örgütü de bu yolu terk edecek, ya da bu yolda terk edilecektir'' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, terörle mücadele süreci hakkında değerlendirme yaparak başladı. Son günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terör örgütüne yeni darbeler vurduğunu kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

''Ne yazık ki bu arada 6 kahraman evladımızı da şehit verdik. Yurdakul Alcan, Gökhan Uzun, Halil İbrahim Atasagun, Serhat Genç, Eyüp Dağtekin, Emrah Şüdüt...Millet olarak birliğimiz, bütünlüğümüz uğrunda şehit olan bu gencecik fidanlarımız, Anneler Günü gibi manidar bir günde Mersin'de, Trabzon'da, Afyonkarahisar'da, Antalya'da, Şanlıurfa'da ve Gaziantep'te ebediyete uğurlandılar. Yürekleri yanan anne ve babalarına Allah'tan sabır ve metanet diliyorum. Gazilerimize acil şifalar temenni ediyorum.Şehitlerimizin cenazelerinde Türkçe ve Kürtçe yakılan ağıtlar, terör örgütünü lanetleyen on binler her şeyi anlatıyor. Millet olarak duygu birliğimizi ortaya koyuyor.İçeride olduğu gibi dışarıda da terör örgütü tecrit olmuş, yalnızlaşmıştır. Tekrar söylüyorum; terör bir hak arama yolu değildir. Terörün mazereti de yoktur, olmaz, olamaz. Bunu herkes görmüş, herkes anlamıştır, terör örgütünün insanlık dışı yüzünü artık herkes tanımıştır. Terörü kendilerine yol olarak seçenlerin de artık bu gerçeği görme, anlama zamanı gelmiştir.''


Başbakan Erdoğan, terörü seçenlerin bu yolla gidebilecekleri hiç bir yer bulunmadığını vurgulayarak, ''Terörü ve teröristleri, herkes ülkemizde
de dünyada da terk etmeye başlamıştır. Ya terör örgütü de bu yolu terk edecek, ya da bu yolda terk edilecektir'' diye konuştu.Erdoğan, sözlerini söyle sürdürdü:

''İnanıyorum ki on yıllardır yürekleri yakan bu ateş, sarsılmaz kardeşlik bağlarımızda, birlik ve beraberlik ruhumuzda sönecektir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit ve hür vatandaşları olarak, bir ve bütün olacak, adalet ve kardeşlik içinde birbirimize kenetlenerek ortak
geleceğimize hep birlikte yürüyeceğiz. O gelecekte, her birimiz için daha çok refah, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi vardır.
Terör tuzağına düşen gençlerimiz, temenni ediyorum ki akıllarını ve vicdanlarını terör örgütüne rehin bırakmayacak, daha geç olmadan
uyanacaklardır. Hükümetimiz, devletimiz bütün kurum ve kuruluşlarımız, bataklığı kurutmak için her türlü tedbiri almaktadır.Önümüzdeki günlerde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin ekonomik ve sosyal kalkınması için atacağımız yeni adımların ayrıntılarını kamuoyumuzla paylaşacağız.''

MUHALEFETE ELEŞTİRİ

Konuşmasında, muhalefetin, partisine ve Hükümete yönelik tutumuyla ilgili görüşlerini de açıklayan Erdoğan, şöyle konuştu:''Bazı siyasetçiler Türkiye'den dünyaya ne yazık ki yanlış fotoğraflar yansıtıyor. Olup bitenleri çağdaş dünya görmeyecek, uluslararası toplum fark etmeyecek sanıyorlar. Oysa artık hiçbir şey sınırlar içinde, ülkeler içinde kalmıyor.

CHP lideri ve sözcülerinin son günlerdeki beyanatları, dünyanın ve Türkiye'nin şartlarını okumaktan ne kadar aciz olduklarını bir kere daha gözler önüne sermiştir. Demokratik işleyişin zaafa uğramasından medet uman siyasi partiler, kendilerini milletimize de dünyaya da anlatamazlar.Biz, bugüne kadar hep demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda içeride ve dışarıda, Türkiye'de ve dünyada demokratik değerleri savunduk. 'Dünyaya açık bir demokrasi, dünyaya açık bir ekonomi' diyerek bugünlere geldik. Türkiye'de, bölgemizde ve dünyada demokratik istikrarın önemini vurgulayarak bugünlere geldik.AB'ye tam üyeliği; Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma ideallerini temsil ettiği için stratejik bir hedef olarak seçtik. Türkiye'nin iyiliği için istikrarın muhafazasının ne kadar önemli olduğuna defalarca işaret ettik. İstikrar sadece bir ekonomik bir kavram değil, daha çok siyasi bir kavramdır.''

İSTİKRAR

Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002'den beri Türkiye'nin, siyasette ve bunun devamı olarak ekonomide istikrar ortamını yakaladığını ifade ederek, ''Demokratik istikrarın sürdürülmesinde dünyanın ve ülkemizin şartlarını doğru okumamızın, bunun gereğini yapmamızın önemli bir payı olduğu kanaatindeyim'' dedi.

Demokratik istikrarın; siyasetin toplumu, toplumsal dinamikleri kavrayabildiği, toplumsal talep ve beklentileri siyasi alana taşıyabildiği ölçüde mümkün olabileceğine işaret eden Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi:

''AK Parti, Türkiye'de siyasi istikrarın ve siyasi istikrarın tabii uzantısı olan ekonomik istikrarın temsilcisi, garantisi olma vasfını
sürdürmektedir. AK Parti'nin oy haritası, bu oy haritasının ifade ettiği toplumsal destek, hem siyasi hem de toplumsal anlamda mevcut demokratik istikrarın en açık, en bariz göstergesidir.Şunu bilmemiz gerekiyor: Türkiye'de siyasi ve toplumsal istikrarın bozulduğu dönemler, esas itibarıyla olağan demokratik sürecin zaafa uğratıldığı ya da uğratılmaya çalışıldığı dönemlerdir.

Ne yazık ki Türkiye'de menfaatini istikrarsızlıkta gören, çıkarlarını kriz sayesinde koruyan, normal demokratik siyasi süreçlerde varlıklarını sürdüremeyen siyaset içi ve siyaset dışı aktörler her zaman varolmuştur.Oysa siyasi aktörlerin esas sorumluluğu, olağan demokratik süreçleri muhafaza etmektir. Aksi takdirde, siyasi alanda yaşanacak daralmadan bütün siyasi aktörler nasibini alır. Siyasetin topyekün güç kaybetmesinden medet uman siyasi aktörler, kendi bindikleri dalı kesmiş olurlar. Siyasetin zayıflaması, siyasi alanın daralması ise bütün siyasi aktörleri zaafa düşürür, hepsinden önemlisi millet iradesini zayıflatır.''

''TÜRKİYE DÜNYANIN DIŞINDA DEĞİL''

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sorunlarını kendi iç dinamikleriyle aşmaya muktedir olduğunu ifade ederek, bunun için gerekli siyasi birikim ve demokratik olgunluğa da sahip bulunduğunu söyledi. Bu süreçten, demokrasi ve hukuk sisteminin daha da güçlendirerek çıkmayı başaracaklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ancak, şunu unutmamalıyız ki Türkiye, dünyanın dışında değildir ve dışında da kalmamalıdır. Bugün Avrupa'da, Ortadoğu'da ya da dünyanın başka ülkelerinde yaşanan gelişmelere nasıl biz Türkiye ve Türk siyasetçileri olarak kayıtsız kalamıyorsak, dünya ülkelerinin de Türkiye'ye kayıtsız kalmalarını bekleyemeyiz.

Herşeyden önce aynı dünyada yaşıyoruz. Atatürk'ün veciz ifadesiyle 'Aynı apartmanda yaşayan komşular' gibiyiz. Özellikle çağdaş dünyanın parçası ülkeler ve milletler olarak geliştirdiğimiz tarihi, insani, siyasi ve ekonomik ilişkiler, paylaştığımız demokratik değerler ve hedefler
sebebiyle birbirimizden etkilenmeyeceğimizi düşünmek gerçekçi değildir. Öyle olsa aynı uluslararası kurum ve değerler etrafında buluşmamız en
başından mümkün olamazdı.

Niçin NATO'da birlikteyiz? Niçin şu anda AB sürecinde beraberiz? Niçin BM'nin içindeyiz? Nasıl olacak da siz kendinizi bunların dışında tutacaksınız? Niçin beyefendi siz, Sosyalist Enternasyonalin içindesiniz? Neden oralara girdiniz? Bu gerçeği reddetmek, bütün modernleşme ve çağdaşlaşma tarihimizi inkar etmek demektir.Önemli olan, dünyadan gelen değerlendirmeler işimize gelmediği, hoşumuza gitmediği zaman bunlar ilk kez oluyormuş gibi tepkiler vermek yerine, kendimizi ve Türkiye'yi doğru anlatmaya çalışmaktır.''

Erdoğan, Türkiye'nin başka bir dünyaya taşınamayacağını, dünyayı yok saymak yerine onu anlamak ve kendilerini anlamasını sağlamak durumunda olduklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, ''Herkes bize ters istikamete gittiğimizi söylüyorsa, 'Bu işte bir yanlışlık var' diye düşünmek icap etmez mi? Ama bazı siyasilerimiz, onun yerine, kendileri dışında dünyadaki herkesi ters istikamette gitmekle suçlamayı tercih ediyor''
diye konuştu.

BATI KURUMLARI

Başbakan Erdoğan, bazı siyasilerin bugüne kadar içinde yer alınmasını savundukları Batı kurumlarından gelen değerlendirmelerden rahatsız olmasının asıl sebebinin, ''Geçmişte dünyadan uzak, dünyaya kapalı, kendi içine dönük bir Türkiye vasatında rahatça yürüttükleri kriz siyasetinin deşifre olması'' olduğunu söyledi.

Bu siyasetçilerin demokratik olmayan yaklaşımlarının su yüzüne çıktığını savunan Erdoğan, ''Siz, hem AB'ye katılım müzakereleri yürütecek, uyum
çalışmaları yapacaksınız, hem de gelen değerlendirmeleri, 'Siz kendi işinize bakın' diyerek karşılayacaksınız. Böyle bir çarpıklık olabilir
mi?'' diye konuştu. Türkiye'nin bu tür tartışmalara ve eleştirilere konu olmasının rahatsız edici olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Bundan hoşnut
olmak mümkün mü? Ama bu durumun nedenleri üzerinde düşünmek herkesten önce biz siyasilerin sorumluluğu olmalıdır. Türkiye artık kabını
aşmıştır'' dedi.

Kendine özgü demokrasi, kendi içine kapalı ekonomi, kendi çapında dış ticaretin artık mümkün olmadığına işaret eden Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin, Türkiye'yi Avrupa ligine, dünya ligine taşıma mücadelesini verirken, ''Birilerinin hala Türkiye'yi alt kümeye çekmeye çalıştığını'' söyledi.

İRAN İLE İŞBİRLİĞİ

Grup toplantısı öncesinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte eski TCDD Cer Atölyelerinin yerine inşa edilecek Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde incelemelerde bulunan Erdoğan, incelemelerin ardından gazetecilerin gündeme yönelik sorularını yanıtladı.

Bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik Kandil'deki operasyonun hatırlatılması üzerine Erdoğan, konuyla ilgili somut açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığını hatırlattı. Erdoğan, İran ile Türkiye'nin işbirliğinin varlığına işaret etti.

Hükümet ile Merkez Bankası arasındaki ilişkiler ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan; "Hükümet ile Merkez Bankası arasında bildiğiniz gibi ilgili arkadaşlar değerlendirme yapar, düşünce farklılıkları çıkabilir. Ancak, ortaya bir netice çıkar ve bunu hepimiz sahipleniriz" diye konuştu.

Beş yıldır sürdürülen mali disiplini, hükümetin ortaya koyduğu samimi iradeye bağlayan Erdoğan, "Bu aynı şekilde devam edecektir. Merkez Bankası özerk bir kuruluştur. Buralara müdahalemiz söz konusu olamaz. İlgili bakan arkadaşlarımız, hükümetin düşüncelerini dile getirir, önerilerini sunar ve gereken adımlar atılır" şeklinde konuştu.

Erdoğan, Çağdaş Sanatlar Merkez ile ilgili soru üzerine de hedeflerinin yıl sonuna kadar inşaatı bitirmek olduğunu aktardı. Erdoğan, "10 bin metrekarelik alan fonksiyonel ve çok amaçlı bir mekana sahip olacak. Türkiye'de 10-15 yıl önce başlanan ciddi yatırımlar var. Bunların üzerinde duracağız, çalışmaları hızlandıracağız" dedi.

AJANSLAR