kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ocak 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Türkiye'de yakılan ilk araba..

TÜRKİYE'DE ilk yakılan, yakılması da efsane olan arabadan bugüne 39 yıl geçmiş..
Bugün özellikle İstanbul'da araba yakma moda halinde. Hemen her gece bir yerlerde arabalar yakılıyor. Akşam yazarı Rıza Zelyut bu iki olayı birleştiren bir yazı yazdı. Okudum. O günkü olayı anlatımında yanlışlar var. Öyle olunca bugünkü yorumunda daha büyük yanlışlar olmuş.
6 Ocak 1969'da ODTÜ'de Amerikan Büyükelçisi Robert William Komer'in (Commer, Kommer diye yazanlar da var) otomobilini yakanların içinde, hatta başında olanlardan biri bizim Ünal'dı.. O gün önce parçalanıp sonra yakılan Cadillac'ın küçük parçalarını hâlâ saklayan Ünal Özüak..
Yazıyı önüne koydum. "Şunu oku, sonra da aslını anlat" dedim.
"Anlatayım" dedi.
Yıl 1969.. 6 Ocak.. Öğle üzeri.. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kampusu Rektörlük binası önü.
"Küçük Amerika" diye kafamıza sürekli kaktıkları okula, Cadillac makam arabasına forsunu çekmiş, Amerikan Büyükelçisi gelmiş. Herhangi bir adam da değil.. Alev lambası lakaplı, Güney Vietnam'ın pasifize edilerek Amerika'nın yanına çekilmesinin şahini, CIA üst düzey görevlisi, Robert William Komer.
Ben ki, o zaman iddia edildiği gibi Sovyet ajanlarınca filan değil bizzat Vietnam Savaşı'ndan kaçıp Barış Gönüllüsü olmuş Amerikan entelektüelleri hocalarımdan lisede Yankee emperyalizmine karşı bilinçlendirilmiş, Graham Green'in Sessiz Amerikalı'sını ders kitabı olarak okumuşum.. Komer'in adını duyar duymaz ODTÜ'lü arkadaşlarla ülkemize ayak bastığı anda karşılayıp, Esenboğa Havaalanı'nda "Yankee go home" çektik bir fasıl.
Marlon Brando'nun Çirkin Amerikalısı gibiydi bize göre Komer. Adama bakar mısınız? Hiç bizi iplememiş " Buralar bizim der " gibi, meydan okurcasına üniversitemize gelmiş üstelik.
Duyan, Rektörlük önüne koştu.. Ve "Yankee go home" çığlıkları anında yükseldi. Pazar günleri beraber basket oynadığımız Sevgili Rektörümüz Kemal Kurdaş balkona çıkıp "Kendisi misafirimizdir" filan dediyse de; tırmanan öfkemizin önünü alamadı.
Cadillac, öfkeli genç yığının ortasında kalmıştı bir kere. Üstünde tepinen yumruklar tekmeye dönüştü. Toplum heyecanı içinde manivela olarak kullanılan bir uzun sırık yardımıyla araba devrildi. Kırmalar, parça koparmalar sürerken, sonradan Taylan Özgür olduğu iddia edilen bir arkadaş (evet o an oradakilerin hepsi yoldaş filan değil arkadaştı) boyun atkısını benzin kapağından içeri sallandırarak ateşledi. Koca Cadillac anında molotof kokteyline dönüşüp infilak ederek alevler içinde kaldı.
Hiroşima mantarı gibi yükselen dumanlar ODTÜ'lü bilincinin ortak vatansever refleksini simgeliyordu. Önceden planlanmış değil, o an, orada oluşmuş bir ortak tepkiydi bu. Altını dikkatle çizelim.
Tarihi yanlışlar, kulaktan dolma bilgiler içeren yazısının sonunu "Komer'in arabasının yakılması 12 Mart'ı getirdi. PKK'lılar ne yapmak istiyor acaba ?" diye bitirmiş Zelyut.
MOBESE kameralarının olmadığı yerlerde pusu kurup araba yakmakla, bizim milat düşen "Vatansever gençlik heyecanı ODTÜ ateşi"nin hiç ama hiç benzer yanı yoktur.
PKK memleketimizi bölmek istiyor, biz ise Amerikan emperyalizmine karşı çıkıyorduk..