kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Yusuf Günay

'Bankalar gibi yapmayın şirketini satan kaybeder'

HACER GEMİCİ
EPDK Başkanı Günay, enerji alanında yabancıların yoğun ilgisi olduğuna işaret ederek yerli oyuncuları, "Bugün satan kaybeder" diye uyardı..
Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (EPDK) ilk ve kurucu başkanı Yusuf Günay'ın görev süresi pazartesi günü doluyor. Altı yıldır EPDK'nın başında olan ve yaklaşık 100 milyar dolarlık bir piyasayı düzenlemek ve denetlemekle görevli olan Günay'la EPDK defterini kapatmadan önce konuştuk. Salı günü yeni bir hayata başlayacağını ve kamuda artık görev yapmayı düşünmediğini söyleyen Günay, "Tabi salı sabahı uyandığımda bir şok olacaktır. 11-12 yıldır yoğun bir tempoda çalışıyorum" derken, sayıları 20'yi aşan özel sektörden gelen tekliflere ise "etik değil" diyerek şimdiden kapıları kapatmış durumda. Bir danışmanlık şirketi kurabileceği, sektörle ilgili raporlamalara imza atacağı sinyali veren Günay, SABAH'a verdiği demecinde enerji sektöründe çalışan yerli şirketlere, 'finanas' sektörünü örnek göstererek uyardı. Türkiye'nin enerji alanında çok kârlı bir ülke olacağına işaret eden Günay, "Bankalardaki gibi bu dönemde satan kaybeder. Bugün için çok güzel bir rakama şirketimi sattım derken, çok değil altı ay sonra o fiyat makul, hatta çok ucuz kalmış olabilir. Bu nedenle ben yerli şirketlerin birleşmesini öneriyorum" değerlendirmesinde bulundu. Döneminde Uzan Grubu'na ait ÇEAŞ ve Kepez Elektrik'e el konan, akaryakıtta ulusal marker sürecini başlatan, akaryakıt dağıtım şirketlerine rekor cezaya imza atan, yerli kaynaklarda enerji üretmek için rekor başvurulara tanıklık eden ve yaklaşık 50 ilde doğalgaz dağıtım ihaleleri düzenleyen EPDK Başkanı Yusuf Günay son altı yılı SABAH'a şöyle değerlendirdi:

HEP ÖTEKİ ÇOCUK OLDUM

* Geriye dönük baktığınızda başaramadık, yapamadık dediğiniz neler var?
Ne yazık ki elektrikte özelleştirmeler yapılamadı. Bu bizim dışımızda gelişti. Bu yapılmadığı müddetçe güvenli bir elektrik piyasasının olamayacağını biz her ortamda söyledik. Elektrikte serbest piyasa oluşmadı.

* Yasa 'çapraz sübvansiyon olma' diyor, ama kamunun elektrik dağıtım şirketlerinden gelen tarifelerde böyle bir durum olduğu halde neden onay verildi? Evet gerçek maliyeti yansıtan bir fiyat öngördük ama uygulayamadık. Çünkü bizim yasaya göre tarife belirleme yetkimiz yok. Dağıtım şirketleri kendi maliyetlerini koyup bize tekliflerini getirecekler, biz de ya hayır diyecektik ya da onay verecektik. Ama bu hiçbir zaman gelmedi. Ankara'da dağıtım yapan ile kaçağın yüzde 80'i bulduğu bölgelerden gelen tarife aynı. Adam muhasebe hesaplarını gösterip, 'ben kâr edeceğim' diyor. Bunu dedikten sonra benim yapabileceğim bir şey yok. Zaten son olarak tarife değişikliğine onay yetkisi Bakanlar Kurulu'na verildi. Bu anlaşılır bir şey değil. 70-80 yıl önce bile böyle bir şey yoktu.

* Daha önceki röportajınızda her zaman 'öteki çocuk' olduğunuzun hissettirildiğini söylediniz. Sürekli bir çekişme mi vardı? Başka bir hükümet döneminde atandığınız için dışarıda tutuluyorsunuz. Bunu her zaman hissettim. Enerji Bakanı oldukça nazik, kibar bir insan. Ama zaman zaman yanlış anlaşılmalar oldu. Yasanın bana verdiği görevleri yerine getirirken, ister istemez bir takım çatışmalar yaşandı. Sayın Bakan'ı hariç tutuyorum ama bakanlıktaki arkadaşlar 'uyumlu çalışmaya imkan verdiler' diyemem.

* Türkiye'de elektrik üretim ve dağıtımında yer almak isteyen çok sayıda yabancı şirket var. Bu yerli şirketleri nasıl etkileyecektir? Ben bu konuyu çok önemsiyorum. En azından yerli kaynaklarımızın hak ettiği değerden el değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bankalarda olduğu gibi bugün satan kaybeder. Bu rakam çok güzel dediğimiz noktadan altı ay sonra aynı rakam makul veya çok ucuz kalmış olabilir.