kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL

Güneydoğu fotoğrafı

Son haftalarda yaşanan gelişmeler aslında birbirinden bağımsız gerçekleşmiş olabilir. Bu nedenle aralarında bağlantı kurarak ya da mantık yürüterek sonuçlara varmakta acele etmemek gerekir.
Ancak bir ay önceye göre Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde daha net bir tablo ortaya çıktı. Benzer şekilde, üstelik seçkinler düzeyinde Kürt meselesi ve Türkiye'nin Irak Kürtleriyle nasıl bir ilişki içine girmesi gerektiği konularında da bayatlamış tezlerin ötesine gidilmeye başlandı. Bu sonuncu gelişmede belki de Kerkük konusunda Iraklı Kürtlerin önlerinin sanıldığı kadar açık olmadığının anlaşılmasının da payı vardı.
Bu bağlamda Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush ile yaptığı görüşmenin Amerikan tutumunda ciddi sayılacak bir değişikliği tetiklediği söylenebilir. En azından Türkiye kendi bakış açısından gerekli gördüğü operasyonları yapabilecek ve ABD'den de destek alabilecektir. Taraf gazetesinde Yasemin Çongar'ın ABD'li kaynaklarına dayanarak aktardığı gibi yönetim Başkan'ın şahsında PKK konusundaki kararsızlığı bırakmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin siyasi ağırlığının bir kez daha teyit edildiği söylenmeli.Teşhis doğru konulmalı.
İşin bundan sonrası doğru yönetilebildiği taktirde Türkiye'nin Kürt meselesinde yeni açılımlar yapılabilecektir. Bunun için de Kürt meselesi, Kürtçülük ve terör meseleleri de birbirinden ayrı değerlendirilecektir. Sorunun teşhisinin doğru yapılması eldeki verilerin sağlıklı olmasına bağlıdır.
Böylesi bir ortamda siyaset çarklarının dönmesini engelleyecek, şiddet eğilimlerini besleyecek en uygun adım ise DTP'nin kapatılması, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması olacaktır. Daha önce bu yoldan geçen Türkiye aynı akılsızlığı herhalde tekrarlamayacaktır. Bu şekilde DTP'nin siyaseti dışlayan şiddete prim veren duruşu kendi kamuoyu indinde de tecrit edilecektir.
Nitekim Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar adlı kurumun gerçekleştirdiği "Terör ve Kürt sorununa sosyolojik bakış" başlıklı araştırmada bölge halkının duruşu ve tercihleri hakkında önemli saptamalar var. Bu ay araştırmasını Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan 14 ilde yapan Metropoll'un bulguları öncelikle bölgenin nüfus yapısının özelliklerini ortaya çıkarıyor. Bölge halkının yüzde 52,8'i Kürtçe, 13,5'i Arapça ve 7,4'ü de Zazaca konuşmakta. Evde yalnız Türkçe konuşanların oranı yüzde 33,2 dir. Kürtler devlet fikrine soğuk.
"Araştırma grubunun yarısından fazlası DTP'nin PKK'yı terör örgütü ilan etmesi gerektiği görüşündedir. Bu konuda DTP'yle benzer görüşe sahip olanların oranı ise 1/3'den azdır."
İlginç bulgulardan birisi bölge halkının yüzde 64,5lik bir çoğunluğunun Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti fikrine sıcak bakmaması. Devlet kurulması halinde yalnızca yüzde 1 güneye göç edeceğini söylerken yüzde 95,2'lik bir kesim Türkiye'de kalmayı tercih edeceğini söylemiş.
"Terörün yaygın olarak yaşandığı bölge halkına göre PKK'ya katılımların önlenememesindeki en önemli neden işsizlik ve yoksulluk (% 16,9) ile eğitimsizlik (% 10,5) dir. PKK'ya katılımda etkili olduğu düşünülen faktörler içerisinde Kürtlere ayrımcılık yapıldığı görüşü ve demokratik ortam eksikliği nedeni yalnızca yüzde 2,9'dur."
En ciddi risk ise Kuzey Irak'a yapılacak bir operasyonun yol açabileceği sonuçlarda ortaya çıkıyor. "Bir operasyonun Türkiye'de yaşayan Türk ve Kürt vatandaşlar arasında bir çatışmaya neden olacağını düşünen bölge halkının oranı yüzde 25,5 iken yavaş o yöne kayacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 14,2'dir. Böyle bir çatışmanın hiçbir zaman olmayacağını düşünenler ise yüzde 49,2'dir".
Metropoll bulguları Kürt meselesinin aşılmasında siyaseten ne kadar çok yapılacak iş olduğunu gösteriyor.