kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Ertuğrul Sağlam doğru isim mi? Muhtar: "Ben böyle bir dönemde ne futbolcuya, ne teknik adama sorumluluk yüklemek istemiyorum. Çünkü Beşiktaş'ta dört senede her şey değişti, a'dan z'ye. Demek ki bu sadece teknik adam ve futbolcu meselesi değil..."

Reha Muhtar: Beşiktaş markası hak ettiği gibi yönetilmiyor

Şirin SEVER
Önce FB yenilgisiyle yapılan "PAF takımıyla maça çıkacağız," açıklaması, sonra tarihi Liverpool yenilgisi Beşiktaş'ı iyice karıştırdı. "Yönetim istifa!" sesleri ayyuka çıktı. Eski yönetim kurulu üyesi Reha Muhtar, zor günler geçiren Kara Kartal'ı masaya yatırdı..
- Son günlerin moda deyimiyle Beşiktaş için sözün bittiği yer mi?
- Bunu hiçbir zaman kabul etmem; Beşiktaş Türkiye'nin en eski kulübüdür, dolayısıyla Beşiktaş için sözün bittiği yer yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devleti devam ettikçe Beşiktaş sözün bittiği bir yere gitmez ama bunlar Beşiktaş için zor günler gerçekten. Üstelik bu, dört senedir devam ediyor. 100. yıldan bu yana bir türlü o girdaptan kurtulamadık.

- Önce 8-0'lık skoru konuşalım. Her şeyi bir tarafa bırakın, bir taraftar olarak ne hissettiniz?
- Çok ağır bir demoralizasyon ama bu maç 8-0 değil, 3-0 bitebilirdi, Liverpool rövanşını fazlasıyla alabilirdi. Bunun 8'e gitmesindeki neden; camianın ve kulübün çok istikrarsız bir dönemden geçiyor olması. Bir taraftan federasyon ve hakemlerle mücadele var, bir taraftan 'PAF takımıyla maça çıkacağız' psikolojisi... Yani bir camia bu kadar zikzak çizmemeli.

- Sorun genel olarak Türk futbolunda mı, yöneticilerde mi, yoksa futbolcularda mı?
- Sorun maddi ve manevi gücü olan, akBeşiktaşlılar'ın bu kulübün düzlüğe çıkartılması konusunda taşın altına ellerini koymamasıdır!

- Neden kimse tepki vermiyor?
- Herkesin kendine göre nedeni var; herkes uzaklaşmış durumda. Hakikaten zaaf içerisinde Beşiktaş.

- Bu zaaf neden kaynaklanıyor?
- Yönetim kurulundaki herkes, başkan da dahil benim arkadaşım. Üstelik ben o başkanla yönetim kuruluna girdim ama bazı gerçekler var, bunları söylemek zorundayım: Yönetim kurulu hiçbir şekilde güçlü bir yönetim kurulu değil!

- Nasıl bir güç bahsettiğiniz?
- Yönetim kurulunda dört kişinin Demirören şirketler grubunda çalıştığını, oradan da maaş aldığını biliyorum. Yönetim kurulu dediğimiz kişilerin ekonomik olarak bağımsız ve güçlü olmaları gerekir ki, farklı fikirler çıksın, bir sinerji oluşsun. Başkanla ticari, akçesel konularda ilişkisi olan kişiler yönetici olmamalı. Orada bir fikirler tartışması olmaz ki! Farklı fikirler yeşermeden, önemli kararlar almaya başlarsınız. Mesela PAF kararı! Evde yapılan bir toplantıyla çok acele alınmış bir karar...

- Duygusal kararlar mı veriliyor?
- Daha çok düşünülüp verilecek kararlardır bunlar. 15-20 milyon seyirci kitlesi olan Beşiktaş gibi büyük kulüpler böyle kararlar alırken ince eleyip sık dokumalı. Gerekirse 'Çok yavaş davranıyorsun' diye eleştirsinler seni ama bu kadar zikzak çizdin diye eleştirmesinler!

- Bir diktatörlük mü var yani?
- Ben diktatörlük kelimesini kullanmam ama Beşiktaş'ta yukarıdan aşağıya bir zaaf var. O zaaf da şudur; güçlü, farklı fikirlerde yönetici kadrosu yok. Mesela futbol şubesinin çok daha farklı boyutta olması gerekir. Bugün Türkiye'de çok önemli isimler Beşiktaşlı'dır; Hüsnü Özyeğin, Tuncay Özilhan mesela... Bu kadar güçlü isimlerin olduğu Beşiktaş böyle zayıf bir düzenle yürümemeli, Fenerbahçe ve Galatasaray'la bu şekilde mücadele etmemeli. Beşiktaş bir markadır ama hak ettiği şekilde yönetilmiyor.