kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Beyoğlu’ndaki bir korsan DVD dükkânına sızan Zizek, eşi için umutsuzca Desperate Housewives (Umutsuz Ev Kadınları) dizisinin yeni sezonunu aradı.

Daha iyisi kestane kebaptı Filozof Zizek (Jijek okunur.) onu da yaptı

Evrim ALTUĞ
Slavoj Zizek, üç günlük dünyayı anlatmak için iki günlüğüne uğradığı İstanbul'da fırtına gibi esti. Konferanslarının arasına, ailesinin sipariş ettiği DVD'leri aramayı ve klasik filmleri yorumlamayı sıkıştırdı. Hatta elinde bir avuç da kestane vardı..
Beyoğlu'nun arka sokaklarındaki insanlar için, hafta ortasının o tipik mesai çıkışı telaşı... Yanınızdan koca bir çevik kuvvet minibüsü ya da Derviş Zaim'in bile geçebileceği kadar gürültülü bir kalabalıkta, kestane kebap kokulu, döner esintili, yağmur çisentili, izmarit zengini bir İstiklal akşamı. Geçen hafta iki konferans vermek için İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin konuğu olarak Türkiye'ye uğrayan Sloven asıllı filozof Slavoj Zizek, kendini bu koşullar altında Beyoğlu'na bırakıyor. Derdi, Türkçe'de basılmış kitaplarını evine götürebilmek. Caddeden 8 YTL'ye aldığı kestanelerini afiyetle yiyen diyabetik Zizek'in umutla girdiği Pandora Kitabevi'ndekiler, onu derhal tanıyor. Bilgisayardan Zizek sorgusu çıkarılıyor: Kitapları tükenmiş. Bu bir senaryo değil. 'PR' çalışması da. Tatlı sert bir müjdeyle, gezisinde ona eşlik eden Tolkien uzmanı iletişimci Bülent Somay "You're sold out!" (Çok satıyorsunuz) diyor. Zizek, kitaplarına erişemeyeceğini öğrenince somurtuyor. O zaman istikamet Robinson Crusoe Kitabevi, orada bulamazsa Homer Kitabevi'ne ya da Mephisto'ya...

AYAKLANAN FELSEFE
Henüz sonuna gelmediğimiz, hatta sonunun gelip gelmeyeceği bile belli olmayan 21. yüzyılda, 'yüzyılın filozofu' olarak gösterilen bu hiperaktif, mavi şehla gözlü, sakallı adamı izlemeye devam ediyoruz. Şam fıstığı yeşili, gösterişsiz çizgili tişörtünün üzerine sıradan bir ceket geçirmiş. Her zamanki gibi doğal bir telaş içinde. Kendisine Somay tarafından gösterilen hanın merdivenlerini merakla çıkıyor. Elinde, şimdiki yayınevi Metis'ten edindiği, kendi kitaplarından oluşan kırmızı bir torbası var. Yorgun argın ama dükkân kapanacak diye heyecanla tırmandığı basamakların sonunda Zizek'i korsan DVD'lerin satıldığı gizli bir oda karşılıyor. Girdiği kumarhaneyi polis basacakmışçasına telaşlanan filozof Slavoj Zizek, bir yandan küçük oğlu için uzun metrajlı çizgi filmlerin olup olmadığını soruyor. Diğer yandan Arjantin kökenli bir model olan ikinci eşinin favori dizisi Umutsuz Ev Kadınları'nın yeni sezon korsan DVD'sini alma telaşı içinde... Bu arada, Zizek'in o telaş içinde seçtiği altı yedi filme de bakmak gerek: Woody Allen'ın Aşk ve Ölüm'ü, Juliette Binoche ve John Turturro'nun oynadıkları, 11 Eylül sonrası çekilmiş Eylül'de Birkaç Gün isimli bir ajan dramasının yanı sıra Karajan'ın bir konser DVD'sini de alıyor. Aslında Zizek'in İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde söyledikleri, kimilerine ninni, kimilerine felsefeyi ayağa kaldıran bir 'stand-up' gösterisi, kimilerine ise felsefenin 'rock konseri' gibi geldi. Sosyolog Ali Akay ise Zizek'in santralistanbul'daki ilk konuşmasının Centre Georges Pompidou'dakiyle aynı olduğuna dikkat çekti. Yine de filozofun her iki konuşmasının da oldukça renkli geçtiğini söylemek mümkün. Öyle ki konuşmaların sonunda bir grup 'Zizleyici', her daim filozofun yanına üşüşerek kitaplarını imzalatıp, hatıra fotoğrafı çektirdi. Ama iyi çıkmadığı için fotoğraf çektirmeyi sevmiyor Zizek.

KÜRESEL RANT KAYNAĞI
Aslında Zizek biraz Woody Allen'ı andırıyor. Biçimde değil, ama içerikte. Altyazı dergisi içerik koordinatörü ve sinema yazarı Senem Aytaç'ın evine, birtakım filmlerin gelişigüzel sahnelerini 'İzli-yorum' köşesi için analiz etmeye gittiğinde göründüğü kadar asabi biri. Aynı zamanda bizden biri hissi de uyandırıyor. Woody Allen'ı tarif ederken, çaktırmadan kendini de özetliyor: "Woody Allen'ı seviyorum. Çünkü o yüzünde kendisine ait bir maskeyle geziyor. Ama maskedeki yüz de gerçek ve kendisinden daha da kendisi." Zizek'in üniversitedeki konuşmaları, son kertede karşıütopyacı film Son Umut'ta yer alan mesajları tekrar ediyor. Slavoj Zizek, solun melankoli içinde bekleşip durduğu devrimin, ister istemez, ömrünün son dönemecine giren tabiat tarafından insanlığa, daha doğrusu küresel kapitalizme bir biçimde 'dayatılacağı' iddiasında. Ancak Zizek, kapitalizmin de bu koşullar altında bile 'küresel ısınma'yı kendine mazeret alarak dönüştürebildiği ve kendisine yeni rant alanları sağladığı için çok öfkeli. 'Medeniyetler ittifakı'nın palavra olduğuna inanan Zizek'e göre asıl cesaret gerektiren, devrimci dayanışmanın zemini olabilecek bir tavır. Bu tavır da karşılıklı riyakâr hoşgörüye değil, hoşgörüsüzlüklerin dürüstçe paylaşılabilmesinde yatıyor. Taksim'de art arda film parçaları yorumlayan Zizek, bir ara beğenmediği film ve kitapların başını ve sonunu okuyarak da aynı tatmin edici izlenimi edindiğini belirtmekte sakınca görmüyor. Bu anlamda Zizek'in dünyayı, bir televizyonu zaplarcasına, bir derbi maçını sarhoşça eleştirircesine samimiyetle yorumlayışındaki 'fütursuzluk' da öne çıkıyor. Bu koşullar altında Zizek, felsefenin seksten daha zevk verici olduğunu da iddia ediyor. Zizek'in İstanbul macerasını kaçıranlara bir de müjdemiz var: Zizek'in İstanbul günlüğü ve konferans metinlerinin dökümü, Bülent Somay'ın yaptığı özel bir söyleşi eşliğinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından birkaç ay içinde yayımlanacak.
Haberin fotoğrafları