kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Kökeninin Saray'a dayandığını hiç vurgulamadı

İLİŞKİLİ HABERLER
Kökeninin Saray'a dayandığını hiç vurgulamadı
"Halkçı Ecevit" sloganıyla zihinlere kazınan Bülent Ecevit'in kökeni Osmanlı Sarayı'na dayanıyordu. Ama Ecevit, halkının kendisine verdiği payeden öylesine memnundu ki, aktif siyasetten ayrılana kadar sarayla bağlantısını vurgulamamaya özen gösterdi. DSP Genel Başkanlığı'nı bıraktıktan sonra bir gün önemli bir haber aldı. Mekke'de dedesinden kalan mallarla ilgili dava sonuçlanmıştı. Ecevit, kendisine kalan büyük arazileri Türk hacılarının hizmetinde kullanılmak üzere Diyanet'e bağışlarken, Osmanlı Sarayı ile bağlantısını da açıkladı: "Büyük dedem, Ali Kırat Paşa, Libya'da yerleşmiş bir Türk ailesinden. Daha sonra Abdülhamit'in sarayına getirilmiş. Orada padişahın yaveri olarak görev yapmış. Yine anneannemin eşi, Şeyh-ül Haremeyn Hacı Emin Paşa'ydı. Suudi Arabistan'daki kutsal toprakları korumakla görevliydi. Salih Paşa da anne tarafından akrabamızdı. O dönemin devlet adamları arasında bildiğim Sadrazam Tevfik Paşa'ydı. Oğlu İsmail Hakkı benim eniştem oluyor. İsmail Hakkı önce padişahın (Vahdettin) damadıymış. Fakat Kurtuluş Savaşı başlayınca Anadolu'ya gitmiş. Padişahın kızı ayrılmış ondan. Ve de benim teyzem Ferhunde Hanım ile evlenmiş. Sadrazam Tevfik Paşayı görmüştüm. Babam onların evine götürürdü beni. Çok tatlı, çok sıcak kanlı bir insandı." Ecevit'in ömür boyu yanından ayırmadığı o ünlü Erika marka daktiloyu, ona "enişte"si İsmail Hakkı Oktay hediye etmişti. Ecevit'in dedesi; Kastamonu-Dadaylı Mustafa Şükrü Efendi, Abdulhamit'in çok güvendiği ünlü bir din bilginiydi. Padişahın fermanıyla "İslam dinini yaymak üzere" Çin'e gönderilen "Heyet-i nasıha"nın içinde yer almıştı. İslam'da "misyonerlik" yoktu ama fiili olarak bu görevi üstlenmişti Ecevit'in dedesi...