kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Temmuz 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Viagra için henüz gencim!

ŞİRİN SEVER
İki ay önce sekizinci çocuğunu kucağına alan, dünya kadınlarının idolü, 63 yaşındaki Julio Iglesias: Viagra bence 75 yaşından sonraki insanlar için harika. Viagra'yı kulaklarınıza koyduğunuzda beyne yakın olduğu için daha etkili..
Dünyanın her köşesindeki, her kuşaktan kadın için karizmatik, yakışıklı ve çok hoş bir adam o. Benim de merak ettiğim yegane adamlardan biriydi... Konserinden bir gün önce; kaldığı Les Ottomans Hotel'de önce bir basın toplantısı yaptı. Bütün sevimliliğiyle girdi salona; espri üstüne espri yaptı, 'Bana her şeyi sorabilirsiniz' dedi ama önce kemaraları ve fotoğraf makinelerini hizaya soktu. 'Hah tamam' dedim, 'Profilden fotoğraf vermeme takıntısı' şehir efsanesi değilmiş! Çok yaşlanmış, fotoğraflarından çok başkalaşmış tabii ama olur o kadar! Salonda herkesi kırıp geçirdikten sonra toplantıyı bitirdi. Ayakta poz vermeyi ise reddetti! Ben otelin alt katında röportaj için ayrılan salona geçtim, gelmesini bekliyorum. İçeri girer girmez ilk espriyi patlattı: Gel bana sarıl tatlım! İkinci lafı da şu: Bacaklarını çok sevdim! Karşılıklı kahkahaların ardından önce oturacağı yere karar veremiyor, sonra foto muhabirimizi hizaya sokuyor, menajerini ve korumaları dışarı çıkartırıyor, ilk soruyu da kendisi soruyor: "Evli misin?" Hayır! "Erkek arkadaşın var mı?" Hayır! "O zaman akşam yedideki yemeğe gelebilirsin" diyor ve kahkahayı basıyor. Aslında onun hikayesini herkes biliyor. Real Madrid'de başarılı bir kaleciyken trafik kazası geçiriyor. Felç olup iki sene yatağa bağlı yaşıyor. Ellerini çalıştırması için ona hediye edilen bir gitarla melodiler besteliyor ve ailesinin de desteğiyle ayağa kalkmayı başarıyor. Futbol kariyerine devam edemeyince hukuk okuyor. Ancak bestelerini bir müzik firmasına götürdüğünde 'Neden kendin söylemiyorsun?' teklifiyle hikayesi başlıyor. Grammy ödülleri, 'en çok dilde en çok albüm satan sanatçı unvanı' ile Guinnes Rekorlar Kitabı'na giriş derken dünyanın en etkileyici müzik kariyerlerinden birini yapıyor. Ve bu özel adam bu gece İstanbul Arena'da Türk izleyicileri ile buluşmaya hazırlanıyor.
* Röportaj vermeyi hiç sevmiyormuşsunuz, doğru mu bu? Evet, çünkü yıllardır bu işin içindeyim bütün önemli dergilerde hep ön planda oldum, kapak oldum, her şeyi söyledim. Söylenecek pek fazla şey de kalmadı artık. Tüm dünya artık benim nereden geldiğimi, benim öykümü çok iyi biliyor. 40 yıldır bu işi yapıyorum hatta sen bile doğmamıştın daha!
* Trafik kazası geçirip felç olduktan sonra müziğe yöneldiniz. Yani doğuştan bu işe merakı ve ilgisi olmayan biri olarak geldiğiniz nokta sürpriz oldu mu? Ben şarkıcı olmak için doğmadım, kazadan sonra ellerimi hareket ettiremiyordum, gitar çaldım ve kendimi geliştirerek bu noktaya geldim.
* Sizi müziğe yönelttiği için ve dünyanın en iyi şarkıcılarından biri yaptığı için bu talihsiz kazaya zaman zaman şükrettiğiniz oluyor mu? ben dünyanın en iyi şarkıcılarından biri değilim! Hayat tesadüflerle dolu. Ben determinizme inanıyorum, kaderci biri değilim, insan kendi hayatıyla ilgili şeyleri kendisi yapar. Hayat sırlarla dolu ve hayatın bu sırları benim için kullandığını da biliyorum.
* Şarkı söylemeseniz ne yapardınız? Bunu gerçekten tam olarak bilmiyorum; bu kaza olmasa hayatım nasıl olurdu hiçbir fikrim yok. İyi bir avukat ya da iyi bir futbolcu olmak için de kendimi çok şartlamadım, bence hayat sizi ait olduğunuz doğru yere koyuyor zaten... HARİKA

HOMOSEKSÜEL OLURDUM

* Paris Match dergisinde bir röportajınız vardı; orada "Muhteşem bir sesim yok ama elektriğimle insanları çarpıyorum" diyorsunuz. Kendinizi iyi bir şarkıcı, iyi bir ses olmaktan daha çok karizmatik mi buluyorsunuz? Hayır böyle düşünmüyorum. En iyi şarkıcı olmak için insanların duygularına dokunmak gerek. Frank Sinatra, Nat King Cole, Elvis Presley bence dünyanın en iyi şarkıcıları değillerdi ama insanların duygularına ve ruhlarına dokunurlardı. Önemli olan kalbinizle insanlara dokunmanız, iletişim kurmanız... Okulda en iyi olmanız, erkekler arasında en etkileyici olacağınız anlamına gelmez mesela! (kahkahalar)
*
"Etkileyici konuşmayı, iletişim kurmayı ve insanları ikna etmeyi biliyorsanız değil şarkıcı cumhurbaşkanı bile olursunuz" demişsiniz. Yani Julio Iglesias'ın çapkınlığının sırrı bu mu? Kadınları seviyorum... Doğal olarak! Ama homoseksüel olsaydım harika bir homoseksüel olurdum orası da ayrı (gülüyor) Kadınları seviyorum, kadınlardan çok şey öğrendim, onlara saygı duyuyorum ve onlara bağlıyım.
* Kadınlardan ne öğreniyorsunuz mesela? Hayatla ilgili çok şey... Kadınlar anne olmak için tasarlanmış; hamile kalıyorlar ve çocuk sahibi olmalarıyla hayatları çok değişiyor. Kendim de çocuk sahibi olduğum için (İki ay önce sekizinci çocuğu doğdu.) kadınların yaşadığı bu deneyimden çok şey öğrendim ve bu durumdan dolayı onlara duyduğum saygı daha da artıyor. Erkeklere oranla her zaman kadınlardan daha fazla şey öğrendim ve öğreniyorum.

KADINLARI BEN TAVLARIM
* Daha çok kadınlar mı sizi tavladı? Ben onları tavladım tabii ki! Ben aktif bir adamım pasif değil! (kahkahalar)
*
Kadınlar çok kur yapmadı mı size? Hayır! Medyayla çok içiçe olduğunuz için doğal bir ilgi var ama bu ilgi beni rahatsız edecek boyuta gelmedi. Kadınlarla gözlerimizle iletişim kuruyoruz, gözler kişiliklerin önüne geçiyor. Bir kişinin ruhuna dokunmak için onun gözlerine bakmanız yetiyor.
* Bu kadar dayanılmaz bir adam için iki evlilik az değil mi? Ben iki kez evlenmedim sadece bir kez evlendim. İlk evliliğimi 23 yaşındayken yaptım; eşim de henüz 18 yaşındaydı ve ondan Ricky, Julio ve Elizabeth'i dünyaya getirdik. İkinci aşkımla yani hayatımın aşkıyla 18 yıl önce Endonezya'da karşılaştım. 5 çocuk yaptık. O çok inanılmaz ve harika bir kadın. Evet, hayatım boyunca flört eden bir erkek oldum. Hayatla flört etmek için her fırsatı değerlendirdim. Ben tüm dünyada Hollanda'dan Çin'e kadar 17'sinden 75'ine kadar her kuşaktan ve her yaştan insana ulaşabilen bir insan olduğum için kendimi çok şanslı görüyorum. Bugün İstanbul'dayım; önümüzdeki altı ay içinde Güney Afrika'ya, Kenya'ya ve Çin'e, Malezya ve Endonezya'ya gideceğim. Hayatta başıma gelen her şeyden dolayı çok mutluluk duyuyorum ve hayatımdan çok keyif alıyorum çünkü bu eşsiz bir durum. Bugün dünyanın her yerinde bir hava alanına gittiğimde insanların bana baktığını görüyorum, beni öpüyorlar, polisler bile öpüyor düşünün (gülüyor)
*
Türkiye'de en çok sevdiğiniz şey nedir? Osmanlı İmparatorluğu'nun kültürü beni çok etkiliyor. O kültüre ait yerlerden çok etkileniyorum. Osmanlılar'ın çok güçlü insanlar olduğuna inanıyorum. Sizin harika bir kültürünüz var...